Cumhuriyeti, laikliği ve Çankaya'yı kurtarmak

Cumhuriyet, laiklik ve Çankaya... Bunlardan ilk ikisi bildim bileli birbiriyle bağlantılı kavramlar olarak anılır. Son bir yıldır buna Çankaya da ilave edildi. Bugün , Çağlayan meydanında toplanan çok büyük kalabalığın sözcülerinden biri, "cumhuriyeti ve laikliği korumak; karanlıkları aydınlatmak için" burada toplandıklarını söylüyor. Peki cumhuriyet, laiklik ve Çankaya nasıl kurtarılır ve korunur?

Kurtarma ve korumanın somut bir yöntemi olduğunu söylemek zor. Çünkü bu zincirle, takozla, can yeleğiyle , ilk yardımla, çekiciyle, kurtarma aracıyla, uyarı levhasıyla yapılacak bir etkinlik ve koruma değil. Karşımızda elle tutulup gözle görülen bir vaka yok. Birtehlike olduğunu farzediş var. Bir zannediş var. Yıllardır birlikte yaşadığımız hatta ülkeyi yönetmesine onay verdiğimiz insanların birden tehlike arzeder hale geldiğini kabul ediş var. Bir kısım insanın, bir şeylerin ayaklarının altından kayıp gideceğine dair oluşturdukları korkuları var. Tabi bütün bu endişe ve korkuları büyüterek topluma yansıtan; tedirgin insanları birer kurtarma elemanı olarak meydanlara çeken, örgütler ve yayınlar da var. Ortam sürekli esnetilerek gerilmeye çalışılıyor. İpler iyice gerilip kopma noktasına geldiğinde ise gerilim çıkaranların "karşı taraf" olarak tescil edileceğine dair kanaatimi de geçmiş tecrübelerimden edindiğimi söyleyebilirim.

Cumhuriyetin, laikliğin ve Çankaya'nın tehlikede olduğu ne zaman anlaşılıyor? İmam-Hatipler ve başörtülüler üniversiteye girmek istediği zaman. Kutlu doğum haftaları, Kur'an okuma yarışmaları düzenlendiği ve buralarda, başörtülü küçük kızlar ilahiler okuduğu zaman. Sokaklarda çarşaflı, cübbeli insanların görülme sıklığı arttığı zaman. Milletvekili ve İçişleri Bakanı olan bir insan, cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman. Peki insanların bireysel tasarruflarına, inanış ve tercihlerine, bin yıllık kültür değerlerine "aykırı" bakan bir cumhuiyet, laiklik ve Çankaya tasavvuru ile demokrasiyi nasıl sağlayacağız?

Mesela, çarşaf ve cübbe sistemin bir yerlerine zarar veriyor da, belinin bir karış üstünde tişört, kaba etinin altında pantolon giyerek k..ç yarığını gösteren biri niye zarar vermiyor? Bunlardan biri çağdışı kabul edilirken öteki niye çağdaş kabul ediliyor. Eğer çağdaşlık diye bir şey varsa, çağdaş olması gereken insan mıdır, giysi midir? Çağdaş bir giysi, sizin için ne yapabilir?

Aslında bu direnmenin özeti şudur: Herkes bizim gibi düşündüğünde, bizim gibi giyindiğinde, bizim gibi inandığında, hayatı bizim gibi algıladığında cumhuriyet, laiklik ve Çankaya kurtulmuş ve korunmuş olacaktır. Farklı düşünenler olduğu sürece bu tehlike devam edecektir. Kendi kadim geleneğini inkarın, ona sırt dönmenin matah kabul edildiği bir ülkede tartışma bitmez.