Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ekim '06

 
Kategori
Tarih
 

Cumhuriyeti biz kurduk sizler yaşatacaksınız..

Cumhuriyeti biz kurduk sizler yaşatacaksınız..
 

Sabaha erdi gece. Tanyeri ağarmaya başladı. Laleler, zambaklar, yaban çiçekleri her yanda. Nefis bir sabah doğmak üzere heyecandaydı. Doğum öncesi sessizliği vardı her yerde. Böcekler, kuşlar, ağaçlar dikkat kesmiş; her yanda harika bir kızıllık vardı.

Ayağına bir kat bez daha sardı Sadri onbaşı. Birazdan Büyük taarruz başlayacaktı. ''Size verecek ayakkabılarımız yok evlatlarım'' demişti Yüzbaşı. '' Lakin sizin yüreğiniz, bütün siperlerin üstünden atlayacak olan ayaklarınızdır'' demişti. Parmaklarını içeri aldı, bezi iyice sağlamlaştırdı Sadri onbaşı. Son karavana yendi az önce. Karavana dediğim herkese bir kap çorba dağıtılmıştı. Binlerce can hep birlikte içti çorbayı. Böyle bir ahenk bu ovada hiç yaşanmamıştı.

Yunan Karagahında General Trikopis keyifli keyifli anlatıyordu. '' Merak etmeyin dedi. Biz bu siperleri bir yılda yaptık. Ama bu Türkler bir yılda geçemezler bile'' Diğer komutanlarda gevrek gevrek güldü . Birer kahve daha söylediler muhabbetin zevkinden.

Şimdi artık herşey tek bir şey içindi. Süngüler parlatıldı, mermiler sürüldü, mataraya su kondu. Şimdi yaşamak yaşamamak mesele değildi. Şimdi artık herşey zafer içindi. Köyünü düşündü Sadri onbaşı. Anasını, kardeşini, babasını düşündü. Dönebilirse evlenmeyi düşündüğü kınalı zeynebini düşündü. Onun, çeşme başında güğümü devirdiği gün kendisine bakarken nasıl kızardığını düşündü . Sigarası, parmaklarının ucunu yaktı düşünürken . Sigarasının ucunu içti son kez, gözlerinde mutlu bir ıslaklık vardı.

Telefonu kapattı Mustafa Kemal. Telefonda '' Taarruz başlasın, gazanız mübarek olsun'' demişti. Binlerce süngü aynı anda kalktı. Bütün ova, Dağlar , tüm Dünya '' Allah Allah'' diye çınladı. Ağaçlar, çiçekler, ağır ağır akan dere eşlik etti Türklere'' Allah, Allah ,Allah''

Her yer topçu ateşi, her yer bomba, her yer de mermi kokusu. Ölüme şarkı söyleyip, kanatlanıp uçarak giden bu insanlar Türk'tü. Ve onlara mevzilerinden bakan Yunan askerleri bu cesaretten mi ? yoksa ölümden mi ? bilinmez müthiş bir korkuyla ürktü. Ayaklarında ayakkabısı bile olmayan bu mucizevi insanlar; üç metrelik telleri, siperleri üstüne basa basa geçti . Dikenli, iğrenç teller bu mübarek ayaklar altında sanki bir güldü. Binlerce şanlı sancak, binlerce şanlı al bayrak yokuş yukarı son sürat uçarak yol alıyordu. Alın yazısı ;ya zafere ya ölüme dönüşüyordu tepelerde.

O gün ne oldu diye sorarsanız, 30 Ağustos'da Zafere ve Kurtuluşa eriştik. Sadri onbaşı'yı sorarsanız binlerce canım vatan evladı gibi şehit oldu. Öldüklerinde villaları, yatları, dubleks katları yoktu. Ne midelerinde yiyecek birşey ne de kursaklarında haram vardı. Onlar, bu toprakların üstüne düşmüş ataları gibi şerefli, şahane insanlardı. Hiç Deniz görmeden, hiç dondurma yemeden, hiç yalan söylemeden öldüler. Onlar belki Dedeniz, belki komşunuz, bin yılda bir gelecek Şanlı kahramanlardı.

Bu yazının başlığını '' Cumhuriyeti biz kurduk Sizler batıracaksınız'' koyacaktım. Sonrada kasdettiğim kesime selamımı yollayacaktım. Reddedilir diye, başlığı içine aldım yazının. Haykırmak isteyip yuttuğum şeyler var. Lütfen! Altımızda jeep'ler, k.zda jean'ler olmasın. Bu kadar rus, bu kadar votka kokusu, bu kadar iğrenç özgürlük olmasın. Vakıflarla, derneklerle, bilmem nelerle oyuyorlar altımızı hiçbirisi olmasın. Atatürk büstü dikerek, Atatürk resmi asarak kandırıyorlar bizi uyanık olalım. Diğer yandan biraz gurur, biraz onur, biraz şuur dağıtabiliriz bazılarına Cumhuriyet bayramlarında.

Mustafa Kemal'i düşünüyorum şimdi. Sarışın bir Kurt gibi camdan dışarı bakıyor. Bir sigara daha yakıyor, düşünüyor sonra bir sigara daha yakıyor. Sabah ışıyor; bir Millet özgürlüğü için, şerefi için , namusu için savaşacak. Bu Cumhuriyet binlerce şehidin omuzlarında yükselip, boy atacak.

Ne demişti Nazım,

''Sarışın bir kurda benziyordu, Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı, Yürüdü uçurumun kenarına kadar, Bıraksalar İnce uzun bacakları üstünde yaylanarak, Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak, Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.''

Cumhuriyetin ne kadar zor kurulduğunu , bilerek çocuklarımıza anlatmayanlar. Vatan toprağını eline alıp yok mu daha fazla veren? diye bağıranlar. Ülkenin madenlerini, ormanlarını, geleceğini satmaya çalışanlar. Sadri onbaşının süngüsü sizi de bulur..

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..