Cumhuriyetimiz 95 Yaşında

 

Cumhuriyet aydınlanma devriminin hareket noktasıdır. Cumhuriyet, cumhurun kendi seçtikleriyle kendini yönettirdiği bir devlet biçimidir.

 

Cumhuriyet ülkemiz için bir milattır. Bir yaşama biçiminin başlangıç şeklidir. Aksi halde Türk ulusunu 95 yılla sınırlamış, öncesi şanlı tarihimizi inkâr etmiş olursunuz. Bugün aynı zamanda koca çınarın, cihan devletinin batıl şerriyle yıkılış günüdür. Bugün işgal yıllarından kurtuluş, özgürlüğe ve demokrasiye doğuş günüdür.

 

Batı da 400 yılda tamamlanmış Rönesans, (yeniden yapılaşma) Atatürk’ün kararlı girişimleriyle çok kısa bir süreçte hayata geçirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk’ün kararlılığı ve azimli çalışmasıyla ortaya çıktı. 

 

Türkiye devletinin üzerine Cumhuriyet çatısı kuran Atatürk, bu çatıyı ayakta tutacak sütunlarını laiklik ve demokrasiden oluşturdu. Bu iki sütun tahrip edilirse çatı çöker, hepimiz altında kalırız. Dış güçler bugün bu çatının çökmesi için uğraş vermiyor mu? Atatürk dış güçlerin çıkarlarına da set çekmiş bir liderdi. 

 

Eski alışkanlıkları kolay üzerlerinden atamayan, okuma düzeyi az olan bir toplumun, her şeye kuşkuyla baktığı bir ortamda, Atatürk, cesaretiyle yenilikler yaparak, ülkemizi tam bağımsızlık çerçevesi içinde aydınlığa kavuşturdu. Yaptığı yeniliklerin benimsenmesi için, Anadoluyu karış karış gezerek bizzat yerinde denetledi. Köylüyle, kentliyle içice oldu. Fakirin sofrasına oturdu. "Köylü Milletin Efendisidir" diyerek, kendi ürünlerimizin üretimini destekledi.

Atatürk dış güçlerce yıpratılmış bir milletin tekrar toparlanıp; başı dik, gözü ilerler de olarak kalkınması için gerekli olan ne varsa seferber eyledi. 

 

Atatürk Türk Milletine önem vermiştir. “Yönetilen değil, yöneten olun” demiştir. Cumhuriyet millete verilen, insana gösterilen değerden dolayı kurulmuştur. 

 

İnsan önce kendisinin değerli olduğunu bilirse, Cumhuriyet’in de değerini daha kolay kavrar ve onun bilincinde olarak yaşar.  Cumhuriyet’in özünü bilerek yaşamak kutlamaktan daha anlamlıdır zira..

 

Biz işte bunların bilincinde olarak, Cumhuriyetimizi kutlamaktan öte yaşamasını bilmeliyiz. Cumhuriyet kutlanmaz, sahip olunur ve yaşanır. Yaşarken de zaten her gün kutlama yapıyormuş gibi coşkulu olur insan.

 

Atatürk benim baş öğretmenim 

Ne öğrendiysem ondan öğrendim. 

Baktım ki asker bende askerim. 

 

Elimde silah nöbet beklerim. 

Baktım ki öğretmen bende öğretmenim, 

elimde tebeşir kara tahtada harf öğretirim.

 

Üst satırlardaki şiir, bir cumhuriyet bayramında ilkokul üçüncü sınıfta protokol karşısında okuduğum bir şiirdi. 2. Kıtasını heyecandan unutmuş, doğaçlama yapmıştım. "Elimde silah nöbet beklerim. Baktım ki öğretmen ben de öğretmenim, elimde tebeşir kara tahtada harf öğretirim. (Susup kalmadığım, şiire doğaçlamayla devam ettiğim için alkış almıştım.)

"Öğretmen olup öğrencilere harf öğretemedim, ama kalem sahibi olup, halkın hakkını cumhuriyet çerçevesinde hep savundum. Ne mutlu bu vatanın evladı olan bana. Ne mutlu bu güzel vatanda yaşayanlara. 

 

Vatanımız hep var olsun. Cumhuriyetimiz kutlu olsun.

 

Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com