- Kategori
- Şiir
DADAŞIM
Sucu Ziya’yı bilir tüm Erzurum,
Palandöken’de, Aziziye Tabyasında,
Allah, Allah, nidaları ile haykıran,
Yiğit, kahraman ecdadımın sönmeyen alevi.
Yiğitlik örneği, cansın dadaşım,
Sucu Ziya’yı bilir misin gardaşım
Bir türkü tuttururdu kop dağında,
Erzurum tarihinin şanlı sayfalarında.
Yalın kılıç elinde, siyah kalpak başında,
Kaytan bıyıklar burulmuş, nasıl da yakışıklı,
Eğilmedi, bükülmedi başı,
Doğunun dadaşı, Erzurum’un ateşi…
Bar başında beyaz mendil elinde,
Hançer barı oynardı, kızlar hayran,
Bahçesinde kazan , kazan yemekler,
Kaynardı fokur, fokur semaverler…
Biçareler, naçarlar o bahçede doyardı,
Mertliğin, yiğitliğin örneğiydi dadaşım,
Elmas gibi nadirdi, bulunmazdı eşi,
Erzurum’un gururu, eşsiz gardaşı.
Bacalardan, pencerelerden, kadın, erkek,
Çocuklar dualarla uğurladı cepheye
Ateşlere atıldı coştu, coştu haykırdı:
“Boyun eğmeyin vurun kahpe düşmana”
Vatan uğruna, ana-baba, yar uğruna,
Vurdu düşmana , vurdu düşmana.
Arkadaşı Ali’nin cansız bedeni ellerinde,
Pusuya düştü, çabaladı, kükredi aslan gibi.
Yakaladı düşman askerleri, ite kaka,
Getirdiler Erzurum’a elleri arkadan bağlı,
İstasyon köprüsünde gün doğarken vurdular,
Sorulmaz mıydı kahpeliğin hesabı…
Nice Ziyalar bağrında Anadolu’mun
Ninem anlattı : büyük, büyük dedemsin.
Bir efsanesin, atamız, onurumuz,
Al kanın bayrakta, anlatılır destanınız..
NAHİDE ÇELEBİ 12 Mart 200 Ankara
(Duygu Pınarı isimli kitabımdan alındı)