Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '12

 
Kategori
Dostluk
 

Dağ gölünün hasreti

Dağ gölünün hasreti
 

fotograf izzett


İlk gençlik çağımızdı, Taksim'in arka sokaklarıydı, İstiklal Caddesi'nin eskimeyen evlerinin boşluklarında yeni yaşamlar yaratmaya çalıştığımız zamanlardı. Neydi sokağın adı;Sofyalı

Çılgınlık demiştim. Sadece çılgınlık. Çılgınlık zamanlarından kalan delilikti ellerimizdeki.

Nerde başladığını bilemedim bu maceranın. Ya da neden başladığını. Sadece başlamıştı işte. Ancak bitmesini hiç istemedim. Zamanını da hiç hatırlamadım.

Uzun yıllar öncesinden tanıdık gelen bir şey vardı duruşunda. Bana beni hatırlatan. Bir çocuk tanımıştım, sevmiştim onu aslında. Ellerimle büyüttüm. Sonra terk ettim. Arkamdan ağladığını hissetim. Dönüp arkama bakamadım. Kulaklarımı kapatmam bile fayda etmedi. Çığlıklarını zaman zaman içimde duydum. Yüreğimi hiç kapatamadım. Aklımın bir köşesinde taşıdım ben onu. Zaman zaman nerde o çocuk diye yaptıklarıma baktım. Hiçbir görmediğim sansam da her yaramazlık yapışımda aslında beni tamamen terk etmediğini anladım.

Bir ben vardım uzun yıllar ardından çılgınlık zamanlarımızdan kalan. Bir de ben zamanın esaretine, teslim olan. Ellerimle ve yüreğimle yaptığımı düşüncelerimle yıkan. O zaman da demiştin bana; bu kadar mantıklı olma.

Birde sen. Uykusuz gecelerin yoldaşı. Ağır konuşmaların, gülmelerin, içmelerin, suskunlukların ortağı. Terk edişler sağanağında can dostum.

Hatırlar mısın? Birbirimizi göremezdik. Ama görecek birisine bırakılan notlarda ben iyiyim merak etme yazar akşamı iple çekerdik. Sadece konuşmak için. O küçük notlarda bir yaşam vardı o yaşam hala o çok sevdiğim defterimin yaprakları arasında. Şiirler, notlar, tarifler sen ben ve diğerleri.

İlk aşkını da anlatmıştın bana ilk terk edilişini de. Yalnızlığı çekerdin fotoğraflarında. Koca İstanbul'da koca ülkede koca Dünya da yalnızlık en güzel senin fotograflarındaydı. O girdaba beni de sokardın. Sonra girdapta ırmağa dönüşür şelalelerle çağıldayarak akardık. Sonra yine girdap olur gecenin koynunda yıldızlara bakardık. İlk gün doğumunda o malum yerde o malum kıyafetlerle güneşle dans edecek yıldızlar gibiydik. Her sabah yenileceğimizi bilir ama yine de her akşamı iple çekerdik. Kör dövüştü bizimkisi.

İlk sen anlatmıştın ölümün sıcak yüzünü bana. Soğuk demişlerdi de gülüp geçmiştin. Ölümün soğukluğunu içten gülüşünle yenmiştin.

Yine ilk sen anlatmıştın dağ gölünün güneşe hasretini bana. Dağ gölünün kendisini susuz bırakacak, ancak denizine ulaşmasını sağlayacak güneşe hasreti idi anlattığın. Dağ gölünden güneşle kopan her damla hala yüreğimin en sıcak yanında.

Sonra gittin koparılmış çiçekler gibi bıraktın beni kurumaya. Sonra gittin çılgın zamanlardan geriye bir çılgın anılar kaldı birde unutulmaya direnen zaman. Bir de sen bir de hala seni bekleyen ben.
  

 
Toplam blog
: 4
: 1231
Kayıt tarihi
: 17.10.12
 
 

Biraz çok lojistikçi, az biraz fotoğraçı, Biraz yazar ama çizmez. Gezmeyi tozmayı sever. teknoloj..