Dağa değil, maça gidin!

İnsanların aynı sosyal ortamlarda bulunup, benzer duygular içinde aynı zevki paylaşmaları kuşkusuz onları birbirlerine yakınlaştırır.

Ekonomik ve kültürel sebeplerden dolayı sosyal yaşama çok fazla katılamayan insanlarımız, futbol maçlarına giderek bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Onlar için futbol maçlarına gitmek bir futbol maçı izlemekten öte, bir ölçüde deşarj oldukları, insanlarla tanışıp kaynaştıkları sosyal bir aktivitedir. Belli bir amaç için bir araya gelmiş bir sürü insanın aynı duygularla bir futbol takımını desteklemeleri onlarda bir topluluğa ait oldukları hissini uyandırır. Bu da kuşkusuz o insanların kendilerini toplum içerisinde yalnız hissetmelerini önler. Aidiyet hissi o kişilere sorumluluklar da yükler, çünkü birey o birlikteliğin içerisinde kalabilmek ve saygı görebilmek için belli davranış biçimlerini benimsemek durumundadır. İnsanların oluşturduğu her birlikteliğin yazılı ya da yazısız bazı kuralları vardır.

O artık bir takımın taraftarıdır!

Bu sosyolojik gerçeğin farkında olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, yıllardır, ilçe ve illerdeki futbol maçları ile yakından ilgilenmektedir. Bu yüzden yüksek rütbeli subayları sık sık tribünlerde görebiliriz. Amaçları bulundukları il ya da ilçelerin futbol takımlarına destek vermek ve insanları maçlara gitmeye teşvik etmektir. Özellikle, emniyet teşkilatının yetersiz kaldığı ilçe ve illerde, Jandarma Genel Komutanlığı stadyumların güvenliği konusunda görevler bile almaktadır.

Bu açıdan bakıldığında Genel Kurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın 7. ordu komutanı iken Diyarbakırspor maçlarını kaçırmadığını ve Diyarbakırspor’u tekrar birinci ligde görmek istediğini söylemesi ordumuzun yıllardır izlediği stratejik bir politikanın devamıdır. Büyükanıt’ın amacı, terör saldırılarından bunalmış yöre insanının dikkatini sosyal aktivitelere çekmektir. Genelkurmay Başkanımıza göre, futbol maçları, Diyarbakır’da yaşayan Türk ve Kürt halklarının aynı duygular ve amaç için bir araya gelebilecekleri en etkili platformlardır. Bu nedenle teröre karşı verilen psikolojik mücadelenin bir parçası olarak düşünülmelidir.

Büyükanıt’ın Diyarbakır da verdiği mesajlar, Silahlı Kuvvetlerimizin terörle silahlı mücadelenin tek başına yeterli olmadığının bilincinde olduğunu göstermektedir. Bu strateji güçlendirilerek devam etmelidir.