- Kategori
- Dünya Şehirleri
Dağa kaçtım ~~ Buhara 4

Kolon Camisi
Poyi Kalon Meydanı; Kutsal Buhara’nın dini merkezi
Magoki Attari Camisi’nden Kuzey Batı yönünde ilerleyince önce Şapkacılar Kapalı Çarşısı’na daha sonra da Buhara’nın ruhani atmosferinin en fazla hissedildiği yer olan Poyi Kalon (Büyük Ayak) Meydanı’na ulaşılır. Kuyumcular Çarşısı’ndan Doğu yönünde yüründüğünde ise, dev taç kapılarıyla birbirlerine karşı sanki saygı duruşundaymış izlenimi veren Koş Medreseler karşılar sizi.
Poyi Kalon'a doğru; Kuyumcular ve Şapkacılar Çarşıları
Çarşıda "eski"den kalan...
Karahanlı Arslan Han’ın 12.yy.da yaptırdığı Kalon (Büyük) Minare, 10.000 kişinin aynı anda namaz kılabildiği büyüklükte Büyük Cami, onun karşısında Miri Arap Medresesi ve onun hemen yanında hamamın yer aldığı Poyi Kalon Meydanı, yüzlerce yıldır Kutsal Buhara’nın dini merkezi sayılır.
Poyi Kalon Meydanı; Büyük Minare ve Cuma Camisi
Meydandaki diğer cephe; Miri Arab Medresesi
Kalon Minare, 1127 yılında Karahanlılar tarafından yaptırılan ve Cuma Mescidi olarak işlev gören Kalon Camisi’nden ayrık konumda ve 47 metrelik yüksekliği sahip Buhara’nın sembol yapılarından biridir. Aşağıdan yukarı doğru daralan konik bir forma sahip pişmiş tuğladan örülmüş minare, tepesinde 12 kemerli penceresi ile sonlanan kubbesi ve belirli aralıklarla; kendini asla tekrar etmeyen tuğla örgülü farklı desenlerden oluşmuş kuşaklarıyla öne çıkan benzersiz bir mimariye sahiptir. Minarenin en üstünde yer alan pencereli kubbenin altındaki mukarnaslı kabartmalar ise daralan silindirin bu bölümünü yapının tümünden farklı kılar.
Kalon Minare
Cuma Mescidi ise, 10.000 kişilik kapasitesiyle Buhara’nın en büyük ibadet mekânıdır. Mevcut cami, 15.yy.dan kalma bir yapı olup, Karahanlılar döneminde yapılmış olan ilk Cuma Mescidi’nin; arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilere göre, Moğol işgali sırasında yakılıp yıkıldığı anlaşılmaktadır. Timur döneminde anıtsal yapılar açısından öne çıkan Semerkant’ta Timur’un Moğol eşi Bibi Hatun adına yaptırdığı Cuma Mescidi boyutları ve süslemeleriyle Buhara’daki camiye göre daha öne çıkmaktadır. Ancak, Uluğbey zamanında güçlü ruhban sınıfının etkisiyle Buhara yeniden önem kazanmış ve bölgede cami ve medreselerin yapımı yeniden önem kazanmış olmalıdır. Cami, bugünkü devasa görünümüne Şeybaniler zamanında; 1514 yılında kavuşmuştur.
Kalon Camisi; iç avlu; ortada olmazsa olmaz dut ağacı, kemerli kapının avluya bakan yüzü; en arkada turkuaz kubbeler caminin karşısında yer alan Miri Arab Medresesi'ne ait.
Kalon Camisi'nin avlusunda yer alan şerbet sebilinin önündeyiz.
Kalon Camisi, girişte turkuaz ve lacivert renkli çinilerle kaplı taç kapısı, dört yanı eyvanlarla çevrili dikdörtgen planlı avlusu, avlunun ortasında yer alan ve bayram günleri şerbet dağıtılan şerbet sebili, onun karşısında; yine bir taç kapının ardındaki mihrabı ve onun ardındaki turkuaz rengi dev kubbesiyle göz alıcı bir yapıdır.
Caminin mihrabı
Kalon Camisi'nin aynı anda 10.000 kişinin namaz kılabildiği büyüklükteki avlusundan bir başka köşe; Şerbet Sebili ve uzun kenar üstünde yer alan eyvan ve taç kapı
Dört bir yanı kubbeler ve sütunlarla çevrili eyvanlar, ibadet mekânlarını oluşturur. Mihrabın önünden caminin geniş avlusu, Miri Arab Medresesi’nin dev kubbeleri ve taç kapının iki yanındaki nişlerle kaplı ön cephesine doğru dakikalarca süren sessiz bir bakışın, arka fondaki Kuran-ı Kerim okuyan hafızın derinlerden gelen sesiyle birlikte oluşturduğu ruhani atmosferi, bu satırlarda anlatmak pek de mümkün değildir. Belki de bizleri binlerce kilometre öteden bu topraklara çeken biraz da bu iklim olmalıdır. Onun için Buhara’da Kalon Camisi’nin avlusunda; bu an, bir akşamüstü vakti sessizce ve yapyalnız; orada yaşanmalıdır.
Miri Arab Medresesi
Kalon Camisi’nin tam karşısında yer alan Miri Arab Medresesi, 16.yy.da Şeybaniler döneminde yapılmış; Buhara’nın en büyük medreselerinden birisi. Karşıdan bakıldığında turkuaz rengi çifte kubbesi, turkuaz-lacivert çinilerle kaplı dev taç kapısı, kapının iki yanında kemerli balkonlarıyla dikkat çeken iki katlı ana yapının ön cephesi gün batımının kızıllığı altında etkileyici bir görünüm sunar ziyaretçilerine. Girişteki dev taç kapının kemerinin iç tavanı yarı-sekizgen görünümü ile ayrıca dikkat çekicidir. (Sekizin Türklerin hayatına ve sanatına yansıyan yerini hatırlatalım.)
Miri Arab Medresesi; ön cephe
Taç kapının açıldığı koridoru takiben ulaşılan iç avluda, şimdi turistlere ellerindeki geleneksel suzani dokumaları ve diğer hediyelik eşyaları satmaya çalışan onlarca Özbek dolanıyor. Avlunun dört yanını çeviren iki katlı eyvanlarda ise, öğrencilerin kaldığı hücreler ve yatakhaneler yer alıyor. Medresenin ismi, yapıldığı dönemde burada hanedan üyelerine ders veren Buharalı Müslümanların ruhani lideri konumundaki Miri Arab’dan (Arapların Prensi anlamında) geliyor.
Taç Kapı'nın içinde yer alan nişler ve çini örnekleri
Avlunun üç köşesinde derslikler var. Kalan dördüncü köşede ise, medreseyi yaptıran Şeybaniler hanedanından Ubeydullah Han ile Şeyh Miri Arab’ın türbeleri bulunuyor. Hanın mezarı, hocaya duyulan saygıdan olsa gerek; Miri Arab’ın ayakucunda yer alıyor.
Şimdi kütüphane olarak kullanılmakta olan Alim Han Medresesi
Koş (Çifte) Medreseler
Koş Medreseler, Furuşhon (Şapkacılar) ve Zargaron (Kuyumcular) Çarşısı’nın biraz ilerisinde; karşı karşıya konumda, ancak yapım tarihleri açısından aralarında tam iki yüzyıllık bir fark bulunan iki ayrı medreseden oluşan bir yapılar kompleksini tanımlar. Bunlardan Uluğbey Medresesi, 1420 yılında Timur’un torunu Uluğbey tarafından onun zamanında yaptırılan ilk medreselerden biri olarak bilinmektedir. Orta Asya’nın geleneksel medrese mimarisine sahip, 4 eyvanlı ve iki katlı her iki medreseden diğeri ise, Şeybaniler zamanında Abdülaziz Han tarafından 1652 yılında yaptırılmıştır. Bu alanın girişinde yer alan Kuyumcular ve Şapkacılar Kapalı Çarşıları’nın; birbirinin üstüne yığılmışcasına küçüklü büyüklü kubbelerinin ve en arkadaki Kalon Minare ve Camisi’nin Koş Medreseler’den görünümü ise tamamen Orta Asya’ya özgü denebilecek düzeyde eşsizdir.
Abdülaziz Han Medresesi
Uluğ Bey Medresesi'nin iç avluya bakan derslikleri
Özbek "doppi"leri (takke)
DEVAM EDECEK
Yazı ve fotoğrafların daha fazlası için tıklayınız
Yazan ve fotoğraflayan: İbrahim Fidanoğlu
Düzenleyen: M.YC