- Kategori
- Eğitim
Dağın Öteki Yüzü
Yazarı: Erendiz Atasü
Kitap Türkiye ’nin toplumsal-politik-ideolojik serüveni içerisinde yer alan somut tarihsel gerçeklerle ben anlatıcının içsel yaşantısı arasında oluşmuş anlam katmanlarında dolaşan çok düzlemli bir kurmaca örüntüsü sergiler. Bu örüntü içinde çeşitli dramatik aşamalardan geçerken Türk toplumunun ekonomik politik ideolojik yaşantısını da etkileyen dünyanın son yüzyılının izdüşümleri de yer alır. Dağın öteki yüzü bir toplumun eksik parçasını tamamlama girişimidir.
Yazar annesinden kalan mektupları derleyerek kitabını oluşturmuştur. Kitap Cumhuriyet yılları, Kore Savaşı yıllarında geçmektedir. Subaylık ve öğretmenlik bu dönemin önemli meslekleridir.
Vicdan Selanik’te 1 910 da doğmuş, savaşların etkisiyle göç etmek zorunda kalmış bir ailenin kızıdır. Önce parasız yatılı okullarda okur, daha sonra açılan burslu sınavı kazanarak İngiltere’ye gönderilir.
Nefise, Vicdan’ın arkadaşıdır. Nefise de burs sınavını kazanarak, Vicdan gibi İngiltere’ye gider. Vicdan girdiği bu yeni ortama uyum sağlamakta zorlanırken, Nefise sorun yaşamaz. İki arkadaş, çok uzun yıllardır çok samimi arkadaştır. Vicdan'ın Nefise’nin hayatını birçok yönden etkiler. Savaş yıllarından sonra Selanik’ten Alaşehir’e gelmeleri, kısa bir süre sonra babasının işkenceler sonucu ölmesi, savaş ortamında yetişmesi, babası vefat ettikten sonra dayısını evine yerleşmesi ve bu evdeki yaşadıkları, O’nu etkileyenler arasındadır. İstanbul’a geldikten sonra üç kardeş Vicdan, Reha ve Burhan yatılı okullara verilir.
Annesi de bu arada ikinci evliliğini yapar. Vicdan’ın bir kardeşi daha olur. Adı, Cumhur’dur. İngiltere’de Nefise ile birlikte zor günler geçirir. Arkadaşlarından biri intihar eder. Nefise, Vicdan’a göre biraz daha rahat ve sorumsuz davranır. Vicdan İngiltere’ye bağlayacak hiçbir karar almamaya, ülkesine dönmeye karar verir. Vicdan İngiltere’de geçirdiği altı yılı bu sorumlulukla tamamlar. Vicdanın milliyetçi yönü ağır basar. Devletin kendisine verdiği bursa hainlik etmek istemez. Onun tek amacı okulu bitirip, vatana hizmet etmektir. Bu, onun için bir borçtur.
Nefise, Vicdan ile aralarındaki soğukluğu gidermek ister. İki arkadaş yine beraberdir. Türkiye’ye gelirler. Nefise görev almak için başvuruda bulunur. Fakat bu başvuruyu, Vicdan’dan gizli tutar. Vicdan’ı kıran olaylardan biri de budur. Nefise, bir sürü mektup yazar. Vicdan, çok kırılmasına rağmen bir barış mektubu gönderir. Arkadaşlıkları sekiz yıl daha devam eder. Her şeyleri ortaktır.
İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi kuralcı bir yapıya sahiptir. Vicdan ve nefise Hıristiyan bir kadının pansiyonunda yatılı kalmışlardı. Türk eğitim sistemi ile farklılıkları, Vicdan’ı derinden etkilemişti. İngiltere’deki kültürel farklılıklar, Nefise’nin ülkesine bağlılığı, Nefise’nin uyum sağlamasını zorlaştırıyordu. Nefise’nin aklı ülkesinde ve ülkesine olan vatan borcundaydı. Nefise en kısa zamanda ülkesine dönüp öğretmen olarak yetiştireceği öğrencilerle bu borcunu kısmen de olsa ödemeliydi.
Vicdan İngiltere’den geldiğinde göreve daha başlamamıştır. Bu dönemde çok önemli bir şey olur. Gazi, İngiltere’ye gidenler hakkında bilgi alır. Vicdan’ın idealist bir Kemalist olduğunu anlar. Gazi’nin dikkatini çeker. Vicdan’ı hemen Dolmabahçe Sarayı’na davet eder. Onu, küçük yaşta bir kadın olmasına rağmen olgun bir bayanmış gibi karşılar.
Reis-i Cumhur’dan Vicdan’a
“Merhum pederiniz Balkan Muharebesi gazilerindenmiş. İşgal senelerinde hepimiz gibi acı günler gördük. Çok şükür kötü günler bitti. Hayatım boyunca çok muharebeler gördüm, mecbur kalmadıkça savaşmadım. Muharebeler hep acı getirir. Istıraptan güzel şeyler doğar. Güzel Türkiye’miz vatanımız… Kalbimizin ıstırabını, yurt sevgisine inkılap etmek zorundayız, ” der. Vicdan da hayatı boyunca savaşa karşı mücadele eder. Savaşın bir şey getirmeyeceğini ve barışı savunur. Öğrencilerine hep bunu vurgular.
Uzunca bir muhabbetten sonra, Gazi ondan birtakım ricalarda bulunur. Vicdan’dan İngiltere’nin BBC Radyosu’nda Türkiye’nin devrimi olan Kadın Hakları İnkılâbıyla ilgili bir program hazırlamasını istemiştir. Dönüşte ise manevi kızlarına İngilizce dersi vermesini rica eder. Vicdan bu iki teklifi de sevinçle kabul eder. Gazi’nin bu ikinci ricasının amacı, henüz göreve atanmayan Vicdan’a diğer vatandaşlara haksızlık yapmadan görev vermektir. Vicdan, BBC Radyosu’nda Türkiye’deki Kadın Devrimi ile ilgili konuşma yapar. Batı’da ülkesinden ‘Feminist Cumhuriyet’ diye söz edildiğini duyar. İngiltere Dış İşleri Bakanı’yla tanışır. Ciddi bir gazete onunla röportaj yapar. Vicdan hep üstün bir öğrenci olmuştur. Ülkesine önemli bir hizmet sunmuştur. Kendisine yıllarca parasız eğitim veren vatanına bu borcudur. Vicdan haftanın belirli günlerinde resmi otomobille Dolmabahçe Sarayı’na getirilir. Dolgun ücret karşılığında (Vicdan ve ailesi o sıralarda maddi sıkıntı içerisindedir.), Gazi’nin manevi kızlarına ders verir. Gazi, Vicdan’ın İngiltere’deki konuşmasını, yaptığı faaliyetleri takip etmiş, ona tebriklerini aracı yoluyla iletmiştir. Vicdan, bu durumdan çok mutludur.
Vicdan’ın annesi Fitnat Hanım, sürekli olarak Vicdan’a Gazi’den kendilerine yardım etmesini, savaşta kaybettikleri mallarını geri istediklerini söylemesi için baskı yapar. Vicdan ise asla böyle bir şeye yanaşmaz. Gururludur. Kişisel çıkarını, vatan davasına feda edecek kadar idealisttir. Fitnat Hanım, Gazi’nin Vicdan’ı çağırmasını, onun izdivacına talip olmak istemesine yorumlar. Vicdan, annesinin tüm sözlerine rağmen kararlılığını sürdürür.
Vicdan bir süre sonra göreve atanır. Gazi Lisesi ve Eğitim Enstitüsü’nde İngilizce öğretmenliği yapar. Şimdiki Gazi Üniversitesi’nin İngilizce Bölümü’nü kurar. Burada uzunca bir zaman İngiliz Edebiyatı ve Çeviri dersleri verir.
Vicdan mesleğini çok kutsal görür. Karşılığı yok sayar. Görevini, kendini adarcasına sever. Tek amacı, öğrencilerine ulusun savaşla var olmayacağını, kültür ile var olacağını öğretmektir.
Gazi
12 Şubat 1951
Askerimizin kahramanlığı dünyanın en ileri milletleriyle yan yana bulunduğu zaman dahi, onların meziyet ve vasıflarından geri kalmadığını ispat etti.
Kore’de dalgalanan Türk bayrağı her yerde Türk’ün ne olduğunu tanıttı. Hür dünya Türk’ü tanıdı. Cumhur artık savaşı anımsamak istemiyordu. Yalnızca bacağının boş kalan yerindeki sızı değildi, anımsamak istemeyişinin sebebi. Cephedeki dönemle şimdi süren yaşam arasındaki uçurumu aşabilecek köprüyü kurmakta zorlanıyordu.
Vatan, diye yineledi Cumhur Bey… Kızı dönüp baktı, bir fısıltı duymuştu.
Millet diye bağırdı Cumhur Bey. Vatan… Millet… Mustafa… . Kemal… Bayrak… Heceleri birbirine ve usa kenetleyen anlam, kırık hecelerin arasından kayıp gidiyordu.
Başı öne düştü. Vefat etmişti.
Mutlu Bir Evlilik
Vicdan’ın eşi, Raik, Trabzon’un bir taşrasında doğmuştur. O da Vicdan gibi yatılı okullarda okumuş, savaş ortamında büyümüş bir öğretmendir. Yobazlığa ve cehalete karşı hep mücadele etmişler. Vicdan ile Raik’in hem mutlu hem de herkese örnek olacak evlilikleri vardır. Kuşkusuz mutlu bir evlilikti onlarınki. Eşitlikçi bir evlilik. Eşi sigaradan vazgeçmişti, eşi tütün kokusundan hoşlanmıyor, diye. Eşi mesleğinde ilerlemekten, orta eğitimde öğretmenliğe razı oldu, kocasının çalıştığı kente atanabilmek için. Raik Bey Milli Eğitim Müfettişliğinden istifa etti. Vicdan yalnızlıktan korkuyordu.
Kocası Raik ile görev gereği ayrı düşen Vicdan daima sabırlı olmuş, o görevini her şeyden üstün tutmuştur. Ayrı kalacakları için üzülen eşini “vatan millet için değer” diyerek teselli etmiştir. Vicdan ile Raik evlilikleri süresince karşılıklı fedakârlıklarda bulunmuşlardır. Raik, yolculukların uzun sürmesinden ve eşinin yalnızlıktan korktuğunu bilmesinden dolayı Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişliğinden istifa eder. Vicdan yazdığı tüm öykü ve şiirleri kocasından üstün görünmemek için bastırmaz. Raik, sırf eşi tütün kokusunu sevmiyor diye sigarayı bırakır. Vicdan kocasıyla aynı kentte olabilmek için, ortaöğretimde öğretmenliğe razı olur. Raik, tangoyu, tiyatro gibi sanatsal etkinlikleri öğrenir. Vicdan ise eşinin taşralı akrabalarını öğrenir. Vicdan’ın kardeşlerine nazaran çok güzel bir evliliği olmuştur. Vicdan hem vatanına, hem de ailesine sadık kalmıştır. O, ailede tamamen toplayıcı, birleştirici ve bütünleştirici bir rol oynamıştır. Kardeşlerine yol gösterici olmuştur. Reha ve Burhan için, o, ideal bir eştir. Vicdan ile Raik beraberce yaşlanmayı isterler. Bir kızları olur. Raik, kızı ve eşiyle yaşlanamadan bu hayata veda eder…