Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

21 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Dağlık Karabağ etrafında kurulan senaryolar

Dağlık Karabağ etrafında kurulan senaryolar
 

Yukarı Karabagın haritası


Dağlık Karabağ etrafında kurulan senaryolar

Orxan Qafarlı

Orhan Qafarlı, Kafkassam Azerbaycan Araştırmaları Merkezi uzmanıdır

I bölüm

Yukarı Karabağ sorununun ayarlanması için 2007 yılından önerilen Madrid İlkeleri etrafında artık 3 yıldır müzakereler gidiyor ve zaman zaman önerilerin güncellenmesi ile ilgili bazı değişiklikler olunuyor. Fakat mesele şu ki, Yukarı Karabağ Sorununun çözümünde, bu sorun katılımçılarından daha çok bölgesel güçlerin çıkarlarının sağlanması ilkesi bekleniyor. Bu da gerçektir ki, bölgesel güçlerin çatışmada katılımcı tarafların çıkarlarını dikkate almadan ilerlemesi mümkün değildir. Sorunun çözümünde katılımcı taraflara baskı yapılması, Güney Kafkas bölgesini daha sıcak çatışma meydanına çevirir. Burada ana katıımcılar Türkiye, ABD, AB ve Rusya'dır. Bölgenin diğer ülkesi olan İran’ın ise ne zamansa Yukarı Karabağ Sorununda etkin tarafa dönüşmesi beklenmiyor. Sorunun nizamlanmasında isimleri belirtilen ülkelerin her birinin belli çıkarlarının olmasını göz önünde bulundurursak, gelecekte fikir birliğinin elde edilmesi ütopik görünüyor. Fakat böyle bir anlaşma mümkün olsa bile, çikarlar uzlaşmadıkça, çatışma yemiden aktifeşe bilir. Uzun vadeli bir barış toplumun ve elitar tabakanın demokratik değerlere yakın olması durumunda sağlana bilir. Çatışma, Azerbaycan ve Ermenistan'da toplumla hâkimiyetin gerçek diyaloqunun olmaması, demokrasi, insan hakları durumunun ağır olmasından haber veriyor. Demokratikleşme süreci ve sorunun çözümü arasındakı bu başarısız ilişki Karabağ meselesinin gelecek taleyinin belirlenmesine temel engellerden biridir.Demokratik standartlara sahip birçok prinsipial mevkilerine rağmen, bu çatışma uluslararası işbirliğinin hiçbir çapında kendi çözümünü bulmayacak. Aynı zamanda, eleştirmen rolünde olan halk kitlesini ve temel siyasi seciçil?ri de status kvonun alternatif değerlerle barışın yararlarına da inandırmak gerekir.

Bazen uzmanlar sorunun çözüm sürecine fikir bildirirken bölgesel çıkarları olan (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) ülkelerin isteğini esas tutuyorlar. Her aktörün (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) bölgede çok ciddi etki araçları olduğunu unutuyorlar. Sonuç itibarı ile belli ki, bölge güçlerinin (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) çikarları uzlaşmayana kadar herhangi barışdan konuşmak gerçek değildir. Diğer çok ilginç, inanılmaz, ama gerçeklikten çok da uzak olmayan senaryo - savaş, barışığa eğilimi olmayan tarafı barışa mecbur etmek için temel kuvvetler tarafından razılaşdırılmış savaş. Böyle savaş uluslararası çatışmanın çözümü için teklif olunan çatışma planının kabul edilmesinden çok sık yekunlaşan bir mesele gibi görünüyor. Bu, büyük olasılıkla ABD ve Rusya tarafından nihai bir çözüm modeli olarak teklif edilebilir. Bu tür çözüm, isimleri belirtilen ülkeler arasında barış sürecinde uzlaşamadıkları koşullarda muhtemeldir.

Madrid İlkeleri uygulamasının ilk aşamasında (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) güçlerin temsil rolü bile çok önemlidir. Temsilçiliyin aparıcı rolünün kime verilmesi ise çatışma taraflarının, yani Azerbaycan ve Ermenistan'ın onayı ile belirlenmelidir. Ve bu nedenle onlara baskılar uygulanıyor gibi görünüyor.Çatışmanın çözümünde her katılımcının yeterince baskı araçlarının olması zaman zaman kendini belirtiyor. Azerbaycan ve Ermenistan'ın razı salınmasından önce ilk aşamada bölgede çıkarları olan güçlerin bir fikir birligine gelmesi lazım. İlkin aşamada güçlerin (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) razılığının olması için Azerbaycan'ın aparacağı manevraların ikinci aşamada Yukarı Karabağ statüsünün belirlenmesi sürecinde başarı elde etmek için çok önemlidir. Dikkate almak gerekir ki, Ermenistan da aynı manevralara sahiptir. Örneğin, Azerbaycan Rusya ile yaklaşmak istediği halde Ermenistan'ın Batı ile alakalarının güçlenmesi Kuzey komşusuna haberdarlık gibi anlam bula bilir. Sorunun nasıl zor ve çok ihtiyatlı manevralarla gitmesi göz önünde. Tarafların tekliflerine rağmen bölge güçlerinin (Türkiye, ABD, AB ve Rusya) barış sürecinde yer payı gibi amiller sürecin çözümünü zorlaşdırır.

Böyle bir fikir vardı ki, kısa vadeli taktik hamle ve meydana gelen olayların önemi, Yukarı Karabağ hakkında hem bölgesel, hem de uluslararası tahminlere gölge düşürüyor. Bu belge, her iki tarafı çıkılmaz duruma düşürmekle, status kvonu, yani mevcut durumu hep riskli ama daha yararlı barış uzlaşmasına tercih yapmalarına neden oluyor.

Madrid İlkeleri paketinde önerilen barış anlaşmasına varmadan önce, belirtmek isterim ki, herhangi bir sonuç çıkarmak için alternatif barış senaryolarının dikkatlice incelenmesi çok önemlidir. Ayrica, belirlenmeli ki, mevcut durum mu veya Madrid İlkelerine dayanan barış imzalanması sonucunda oluşması beklenen durum mu tercih edilendir.

 
Toplam blog
: 12
: 851
Kayıt tarihi
: 21.07.10
 
 

2007 yılında Azerbaycan'da İktisad Devlet Üniversitesi Uluslararası Ekonomil İlişkiler, bölümünde..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara