Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Dar açı düşünceler

Dar açı düşünceler
 

Erkeklerin sevişme sonrası yaşadığı fiziksel değişimi illa da ben anlamam kardeşim deyip, konuya ayak direten, “işi bitince arkasını dönüp uyuyor bu ya” diye yakınan ilgi arsızı bayanlara duyurulur. Acilen yatağın sağ tarafına siz konuşlanın, sağınıza yatarak adama sırtınızı dönün ve uykuya önce siz geçin. Böylece işi bitmiş de arkasını dönmüş gamsız sıfatına siz sahip olun, hem de sağa yatmanın faydaları eşliğinde benimle ilgilenmedi kuruntularından kurtulun.

Çünkü “uzmanlara göre sağ tarafa yatarak uyumak çok daha sağlıklıymış. Sağ tarafa yatılması durumunda, sağ burun deliği tıkanıyor, sol burun deliği açılıyormuş. Sol burundan yapılan nefes alma ile sağ beyin lobu aktivitesi artıyormuş. Sağ beyin lobunun uyarılması, parasempatik sinir sistemimizin faaliyetlerini artırmasına, kalp hızımızın yavaşlamasına, tansiyonumuzun düşmesine ve mide-bağırsak faaliyetlerimizin yavaşlamasına vesile oluyormuş.”

Daha ne desin uzman bildiğin keza kadın dergileri yıllardır her jenerasyona “erkekler sevişme sonrası uyur, üzülme” kıvamımda aynı yazıları döndürüyor ama yine de kimse anlamıyor. Sağa yatma vesilesi ile alın işte dezavantaj diye düşündüğünüz şeyi avantaja çevirin. Gevşeyin!

***

Gevşek değil ruhlar hep sıkışık yaşıyor bana göre. Daha buna benzer bir sürü kalıplaşmış düşünce ile rutine takılıp yaşam süresince beden ve ruhlar terbiye edilip, duruyor. Düşünce kalıplarını geçtim, kanunmuş gibi uygulanan davranış kalıplarına şaşkınım.

Sabah akşam dişimi fırçalarım, her hafta sonu mutlaka manikür pedikür yaptırırım, duş almadan yastığa kafamı koymam, gece yatmadan önce mutlaka kitap okurum. Soğan, sarımsak yemem. Öyle de iş mi olur? Bundan aş mı olur, mümkün değil o şekilde yaşayamam gibi takıntılar gözlemliyorum.

Kendini prangaya vurmak gibi bir şey böyle kısıtlı yaşamak… Kendi kendine sıkıcı olmamak için bu tip örnekleri dinledikçe aykırı bir hal alası geliyor insanın.

Sırf bu yüzden yalnızlığımı severim bazen. Özgürce istediğim her şeyi yapabildiğim için. İstediğim gece pis giriveririm yatağa kimse bilmez… Bedenim kirlenmiş, ruhum da kirlensin. Sabah yaparım duşumu ne olacak, bir kere de tüm kirler arınıp gider.

İstediğim zaman soğan yerim, ( bir rahatsızlığı olmadığı sürece ) ortama uymayıp da aman ben yemem diyeni asıl ben sevmem. Sırf bu nedenden ötürü aşkından ölsem birini belki de çekmem. İster beş kitap üst üste okur, istersem de altı ay hiçbir şey okumam. İlla da okumuş olmak için suni entelektüellik yakıştırmam üstüme, sonuçta herkesin bildiği kendine… Dişini bir gece fırçalamayı unutsan bir şey olmaz, mevzu tükürük salgında. Yoksa istediğin kadar fırçala; çürür o diş, ah bugünü atlamadı sağ olsun diye düşünmez.

Formal yaşar gibi görünenler yalnız kaldığında iç organları çalışıyorsa hiç mi atık maddeleri ile vedalaşmıyor Allah aşkına? İlla burnunu eller insan, ellemem diyene inanmam. Ortalıkta kendinden geçmemeni takdir ederim de, kendini heykel gibi göstermenin alemi ne?

Hepimizi biz yapan özelliklerimiz olmalı elbette ama kimliklerimizi şekillendirip, kalıplara sokacak kadar “olmazsa olmazlar” olmamalı insanın hayatında bence…

İpleri biraz rahat bırakmalı, insan olmazları da denemeli. Kendini şekillendirmeden sevmeli. Ömür dediğin, olduğun gibi yaşabildiğin sürece değerli… Kısıtlamayın, kısıtlanmayın, özgürleşin, özgürleştirin. Gevşeyin!


 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..