Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ağustos '08

 
Kategori
İlişkiler
 

Dondurulmuş duygular

Dondurulmuş duygular
 

Gece yarısı mesaj geliyor eski sevgilisinden adama. “Doğum günün kutlu olsun.” İçini çekiyor adam hangi sebepten kendinden başka kimse bilmiyor ve cevap yazıyor. “Teşekkürler…”

Nasıl oluyor da uğruna dağlar bile delinen sevgili için bir gün geliyor da duygular hiçbir şey olmamış gibi, hatta birbirini hiç tanımamış gibi bitiveriyor? Boşanmaların, ayrılıkların arkasından bir dönem aşkından yandığın insan ile araya nasıl bir buz dağı girebiliyor?

Binlerce sebep uydurulabilir bir ilişkinin bitmesi için de insan çok sevdiğini bildiği biri ile nasıl yabancılaşma noktasına gelir inanılmaz geliyor. O yabancılaştığı noktadan sonra zaten biri diğerine ne yaparsa yapsın ( şiddet hariç! ) yapmıştır diyorum, bitmiş çünkü… Bir daha aynı olmaz o ilişki…

Bittiği noktada ne aynı içten bakış kalıyor, ne her an sarılma hissi, ne bir söz, ne de ten çekimi… Daha altı ay önce kim kime kıyamazdı da bakışından anlardı ne istediğini, nereye gitti o dip dibe oturmalar, sabaha kadar lakırdamalar, tutkuyla sevişen o iki insan nerede diye düşüyorum böyle ayrılıkların ardından.

Her yerine kilit vurulmuş kale gibi oluyor, geçilemiyor insan sevgisi bittiğinde. Hatta öyle oluyor ki, yabancılaşıyor, donuyor. Ne sebepten atıldıysa buzluğa bilinmez donan duyguları öyle kolay çözülmüyor da, taşlaşmış kaskatı haliyle kalıyor.

O kadar donanı var ki; iki kaşık suda birbirini boğası geliyor gördüğü an. Eski şehvetli öpüşmeler, zoraki bir merhabaya dönüyor. Yabancılaştığı yetmemiş gibi insan vahşileşiyor, düşmanlaşıyor. Canına can katmak için gösterdiği çaba, geçen sürede terse işleyip canını yakmaya dönüşüyor. Sevgisinin bittiği gün insan, en güzel günlerimizdi deyip de kare kare fotoğrafladığı ilk randevusunu, tatilini, evliliğini, belki de çocuğunun doğum anını bile alıp mazi dediği çekmeceye yerleştiriyor.

Sevdiğinden kalbi vazgeçmiyor bence insanın, kalp hassas ya ne yapsan vazgeçemiyor aslında. Beyin öldürüyor karşısındakini. Bir anda kalbin görmediği ne kadar kötü tarafı kodlamışsa kendine, bittiği anı fırsat bilip, tutamıyor eteğinde ne varsa saçıveriyor ortaya. Zorla da olsa vazgeçiriyor, gözyaşını da yanına süs yapıyor. Kalp, kan değil aşk pompalasa bu durumda yetmiyor. Gönül beyniyle savaşa savaşa istemese de vazgeçiyor.

Mağlubiyetini edepsizlik yaparak unutmaya çalışıyor kalp, kendini ataklarla hatırlatıyor. Kavga dövüş ayrıldığın sevgilinin hatıra gelip de kalp acıtması, burnunun direğini sızlatması, en uyduruk sebepten gözlerinin dolması, iç çekmeler belki de sırf bu yüzden oluyor…

 
Toplam blog
: 118
: 1607
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Bir fikirden bir başka fikre, gerçeği bulana kadar bir halden başka bir hale geçip duruyorum. İncede..