Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Nisan '12

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Darbelerin faturasını öde öde bitmiyor

Darbelerin faturasını öde öde bitmiyor
 

Bu toplumun iki yakası halen bir araya gelmiyorsa yegane sebebi her on yılda bir darbelerle içi boşaltılan Türkiye ekonomisidir.

Bugün halen gelirimizle orantısız vergiler ödeyerek, kendimiz aç yatarken, devleti ayakta tutmaya çalışıyorsak, darbelerden asıl hesap sorması ve müdahil olması gereken bizleriz.   

Darbeler siyasi ve sosyolojik etkilerinin yanı sıra her seferinde ekonomiyi de akamete uğratarak tabiri caizse bu milleti dumura uğratarak mağdurun mağduru haline getirmiştir.

Bir gecede servetler el değiştirmiş, gelir dağılımındaki adaletsizlikler had safhaya ulaşmıştır.

Düşünün ki ödediğimiz vergilerin % 70’i dolaylı yani satın aldığımız hizmet veya ürünün içine yerleştirilmiş şekilde, geri kalanı görünür yani direk vergi olarak ödediklerimiz. Normal bir ekonomide bu oranın tam tersi olması gerekiyor.

Ekonomi bir türlü rayına oturmuyor, işsizlik yıllar yılı yapısal sorun olmaya devam ediyorsa, büyüme bir türlü yatırıma ve üretime kanalize edilemiyorsa nedeni kesintili darbe ekonomileridir.

İşte birkaç sayısal örnek;

27 mayıs 1960 darbesinde hazineden bir anda 76 ton altın yok olmuş, meclisin üzerinde demoklesin kılıcıgibi duran senato ve bazı kurumlar ekonomiye ilişkin her hangi bir kanunun çıkmasına kolay kolay izin vermemiştir. Askeri harcamaların sorgulanamazlığı ve hızla artması da bu darbe döneminin eseridir.

12 Eylül 1980 darbesinde hazineden 170 ton altın buhar olmuştur. Bu darbeden sonra ortaya çıkan PKK terörü için 30 yılda harcanan para yaklaşık 400 milyar dolar. Bu rakam bile tek başına, ekonominin alt üst olması için yeterli. Bu para eğer ki yatırıma dönüştürülmüş olsa idi şu anda Türkiye’de işsizlik diye bir problem olmayacaktı.

Gelir dağılımındaki bozukluğun en çok belirginleştiği dönem 12 Eylül darbesi sonrasıdır. Sendikal hakların elden alınması, sendikaların kapatılması, işçi ve memur maaşlarındaki düşüşler, aşırı enflasyonla ezilen geniş halk kesimleri 12 Eylül’ün mağduriyetini en çok hissedenlerdir.     

28 şubat 1997 post-modern darbesi ise başlı başına ekonomiye indirilen bir baltadır. 293 milyar dolar buhar olmuş, faiz lobisi “irtica geliyor” diye korku salarak Türkiye'yi soymuşlardır. Anadolu sermayesinin önüne geçmek, üretim yapmasına engel olmak için pek çok şirket sahibi irticacı diye fişlenmiş, iş yapamaz hale getirilmiştir. Çoğu bu post-modern darbenin ardından iflas etmiştir.   
Yüksek faizlerle bütçe giderlerinin şişmesi, banka kurma kolaylığı,  paradan kolaylıkla para kazanan bir kesimin türemesi, bir gecede içi boşaltılarak hortumlanan bankalar ki sadece bunlar 50 milyar dolardır ve ekonomide yaşanan kaos 28 Şubat post-modern darbesinin eseridir. 2001 ekonomik krizinin de hazırlayıcısıdır.

2001 krizinden sonra ipler zaten iyice koptu. Bugün ödediğimiz yüksek oranda dolaylı vergiler halen o dönemden gelen sıkıntıların sonucudur. Devletin bütçesi 10 yıl sonra ancak kendine gelmeye başladı.

Bu ülkede ekonominin kötüye gitmesini ve halkın fakirleşmesini, yoksullaşmasını isteyen birileri hep var oldu. Ekonominin kötüye gidişinden ellerini avuçlarını yoğuranlar oldu. Ekonominin kötüye gitmesi için darbeleri alkışlayanlar, postalları yalayanlar oldu.

Ve hatta ekonomiyi kendi çıkarları uğruna kullanmak için darbelere ortam hazırlayanlar oldu!

Daha hala iyi darbe kötü darbe ayrımı yapanlar var ve ben bunlara hayret ediyorum…Darbelerin faturası sen, ben cebimizden ödüyoruz başka kimse değil...öde öde bitmiyor!  

 

 
Toplam blog
: 476
: 2331
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

Çok eskidendi ..