Darwin yaşamış mıydı?

Yıllarca ilgiyle okuduğum Tübitak’ın Bilim ve Teknik Dergisi Darwin’in 200. doğum yıldönümünde adına uygun bir çalışma yapmış. Yayın yönetmeni evrim mimarı Darwin’i kapak yapınca görevinden alınmış. Kapak konusu Darwin olunca içerik de Darwin’le ilgili yazılar olmuş. Ama bu yazılar da Mart 2009 sayısından çıkarılmış ve kapak da değiştirilmiş. Bilim adamları konu ile ilgili görüşlerini değişik yayın organlarında belirtmiş. Ama bir kısmı ise bu konuya yanıt vermemişler.

Yanıt vermeyenler
“Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, konuya ilişkin Milliyet’in sorularına yanıt vermedi. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kadri Özçaldıran, bu konuyla ilgili görüş bildirecek zamanı olmadığını belirtti.( 12.03.2009 –Milliyet Gazetesi)”

Bu tartışma beni yıllar öncesine götürdü. 1968 yıllarıydı. Öğretmenliğe yeni başlamıştım. Lisede matematik ders sayısı az olduğu için okulun yanındaki bahçelerimiz komşu olan ortaokulda öğretmeni olmadığı için boş geçen resim ve tarım derslerine giriyorum. Okul sabah ilkokul öğleden sonra ise ortaokul olarak eğitim ve öğretim veriyordu.

İlkokulda beşinci sınıfı okutan çok değerli bir öğretmen ablamız Birsen Hanım usuma düşüverdi ansızın. Birsen ablamız bir gün hışımla girdi öğretmenler odasın; “Bu adam beni öldürecek nereden buluyor bütün bunları. Anlaşılır gibi değil. Nereye atansam arkamdan o da oraya atanıyor ve gelip beni buluyor. Çıldıracağım.” Hepimiz şaşkınlıkla ona baktık. Onu hiç böyle kızgın görmemiştik. Her zaman sakin, anlayışlı, hoş görülü, giyimiyle ve tüm davranışlarıyla bize örnek bir öğretmendi. Hemen yanına gittik ne olduğunu sorduk.

Derin bir nefes aldı, arkasına yaslandı, o güzel saçlarını elleriyle düzeltti; “Ben daha önce başka yerlerde de çalıştım. Her gittiğim yerde başıma dert olan bir ilköğretim müfettişi beni sanki takip ediyor. Şimdi de buraya gelmiş. Sabah derse girdim. Arkamdan o da girdi sınıfa.

Dersimiz sosyal bilgilerdi. Biz de dünyamızı inceliyorduk.

Sınıfta üç kız öğrenci var. Aileleri ‘aman Birsen Hanımcığım bu çocuklara ilkokulu bitirttirelim. Okutmayacağız. Aman bir ilkokul bitirme diploması alsınlar’ diye yalvarıyorlar.

Gitti bizim müfettiş o kızların yanına oturdu. Bana da ‘siz dersinize devam ediniz’ dedi.

Ders bitti. Ben de müfettişe döndüm, ‘bir sorunuz var mı?’ diye sordum. O da bana; ‘Teşekkür ederim. Size değil ama çocuklara bir soru soracağım’.

Döndü yanında oturan kızlardan birine; ‘Dünya nerededir?’

Kız nefes alamadan; ‘kara öküzün boynuzundadır.’

İkinciye döndü aynı soruyu ona da sordu. O da ‘sarı öküzün boynuzundadır.’

Bana şöyle bir baktı üçüncüye döndü; ‘sen söyle bakayım dünya nerdedir?’ Üçüncü kız biraz düşündü ve yanıt verdi; ‘siyah öküzün boynuzundadır.’

Müfettiş çantasını aldı ve sınıftan çıktı.

Şimdi ben ne yapayım?

Çocuklara döndüm, dışarı çıkın dedim. Üçüncü kıza sen otur dedim ve yanına oturdum; ‘ Benim güzel kızım ilk iki arkadaşın biri kara öküz, diğeri sarı öküzün boynuzunda dedi sen neden siyah öküzün boynuzunda dedin? Korkarak bana baktı; ‘Yanımdaki arkadaşım dürttü kara deme kaba olur siyah de, dedi.’ Şimdi ben ne yapayım? Bu çocukları en azından okuma yazma öğrendikleri için mezun edeceğim.”

Birsen Hanım o çocukları mezun etti ama müfettişle de bayağı mücadele etti.

Tübitak’ın yayımladığı Bilim ve Teknik Dergisini yıllarca ilgiyle takip etmiştim geçmişte. Sonra yayım ilkeleri değişince okumamaya başladım.

Darwin’e yapılan haksızlıktan sonra haklı olduğumu düşünerek üzüldüm.

Ne acıdır ki 21. yüzyılda bilime önem veren kurumlarımız yok, bilimsel içerikli yayınlarımız ise yok denecek kadar az.

Darwin yaşamış mıydı? Sanırım yaşamamıştı. Yaşasaydı 12 Eylül 1980 den sonra okullara Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir genelge gönderilip de; “Yaratılışa mı, evrimleşmeye mi inanıyorsunuz?” diye sorulmazdı.

Eğer Darwin yaşamış olsaydı gencecik bir sosyal bilgiler öğretmeni; “Yok ya maymundan geldiğimiz yalan, bize bak bir de maymunlara bak, ne kadar çirkinler” demezdi.

Darwin yaşamış olsaydı, bir biyoloji öğretmeni kurbağanın vücudunu incelediği için linç edilmeye kalkılmazdı.

Aslında Darwin de yaşamadı, Galilei de yaşamadı, Kopernic de yaşamadı ve diğerleri de yaşamadı.

Dünya düz ve öküzün boynuzunda, öküz boynuzlarını salladıkça fırtınalar, depremler oluşuyor diyeceğim de öyle değil aslında kadınlar çıplaklaştıkça depremler, afetler oluyor.

Gökyüzünde asılı duranlar ise yıldız değil, nur onlar. Dünyamız sabit güneş onun etrafında dönüyor.

Darwin marwin hezeyan halinde çıldırmış bir takım insanlar. Onlara mı inanacağız. Bizi kandıramazlar evrim mevrim diye…

Ha sahi kimdi Darwin?

Ne dağıtıyormuş?

Gidip biz de alalım.

Geç kalmayalım.

Neme lazım biter miter de…