- Kategori
- İlişkiler
Davranış öğütleri -B-
benden
Bir de şöyle kısa kısa geçelim bakalım:
Eğer yatırım için harcamıyorsan, her zaman gelirinden daha az harcamalısın.
Bol bol gülümse. Bulaşıcıdır; kendinle birlikte başkasını da mutlu olmaya dürter.
Söz vermekten korkma, ama yerine de getirme endişesi duy.
Sözlerinde ve beden dilinde zarif ol. Kimseyi sen istemeden kendinden soğutma.
Hiç kimsenin sözünü zınk diye kesme. Hasta değilsen eğer, seni ziyarete gelenleri ayakta karşıla.
İki kişi arasındaki bir soruna tek tarafı memnun edecek hiçbir çözüme aracılık etme.
Sevdiğine, “seni bugün daha çok seviyorum” diyebilmek için bahane yarat.
Yaşama keyfi veren önceliklerini iyi belirle. Kimse ölürken daha fazla işe ve paraya ihtiyaç duymaz. İş ve para geleceğin tümünü satın almak için değil, ölmeden önce keyifli yaşantılar satın alabilmek içindir.
Güzel giyinmek için çok uğraştığını bildiğin birine en azından, “bugün daha güzel görünüyorsun” demelisin.
“Keşke yapsaydım, yapmasaydım”, demek yerine, “bir dahaki sefere yapacağım, ya da bir daha asla yapmam” demelisin.
İş bitmeden önce asla ödemenin tamamını yapma.
Unutma bir insanı vefalı yapan en derin duygusal dürtü, takdir edildiğini hissetmesidir.
Kulakların dinlemeye hassas olmalı; çünkü, bazı fırsatlar kapıyı pek hafif tıklatır.
“Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma” diyerek, insanlara verdiğin öğütlerin tersi davranışlarına kılıf uydurma.
Azarlar gibi, bozuk bir kafanın sesiyle açma telefonu; belki de arayan kaynanandır…
Geniş ol. Rahat ol. Dünyada acı çeken ya da çekecek olan bir sen kalmadın. Ölüm-kalım durumları dışında hiçbir şey göründüğü kadar üzücü ve korkunç değildir.
Bir işe başlamadan önce, o işin başarıyla bitirilebilmesi için gerekenleri ayrıntılarıyla araştır.
Her sabah aynı vakitte güne başlamayı gelenek yap.
Vaktin dar değilse, ayaklarının götürebileceği yere yaya git.
Her sabah doğan güne şükret. Yağmur, çamur, kar fırtına olsa da şükret. Şunun şurasında daha kaç güne kalkabileceğini kim bilir? Bu yüzden eldeki güne somurtma, şükret….
**
Hayat maskesiz oynanmaz. Çünkü hiçbirimiz doğduğumuz kimlikle ölemeyiz. Ancak kendi hayatını oynadığının farkında ve keyfinde olan maskesini kendi yapar kendi takar. Bu yüzden takındığı maske onun kandırmacası değil, gerçekliği olur.
Şimdi çıkartın tüm maskelerinizi ve geçin bakalım aynanın karşısına. Şunları sormadan kendinize, sakın çıkmayın yaşamaya... Aslında öğüdün peygamberi insanın kendini sorguya çekmesidir. Vicdanınız hâkim, sağduyunuz savcı, avukatınız akıl olsun; kapısı kırık bir gönül evi de ceza hücreniz olsun…
-AYNA AYNA SÖYLE BANA!!
Zaman akıp gidiyor , nereye gittiğini bilir misin?
Elimdekilerin kıymetini kaybetmeden anlayamıyorum, nedendir?
Neden evden çıkarken, " seni dünden daha çok seviyorum " diyerek karımı kucaklamıyorum?
Neden, " ben yanılmışım " diyerek özür dilemek ağrıma gidiyor ki?
Neden bugün annemi arayıp, elini öpmeye gidemiyorum?
Neden, " seni seviyorum " demek için önce sevildiğimden emin olmak istiyorum ki?
Neden kendimi kandırıp duruyorum ki? Neden, "hayır " derim aslında evetlere, " evet " derim aslında hayırlara…?
Neden sadece işime gelene aklımı basarım da gerisini önemsemem?
Neden hep bir şeye geç kalmışım gibi saatlere bakıyorum ki?
Neden sevdiklerime zaman ayırmayı hep ertelerim de, cenazelerine koşa koşa giderim?
AYNA AYNA SÖYLE BANA!! Var mı bugün benden güzelini yaşayacak?
Muharrem Soyek
***