- Kategori
- Siyaset
Davulun sesi uzaktan kulağa boş gelir

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
Okuduğu şiirden dolayı cezaya çarptırılan, hakkında iri bir gazete tarafından bundan gayri muhtar bile olamayacak şeklinde manşet atılan bir Büyükehir belediye başkanı, hapisten çıktıktan sonra, uzun soluklu yürüyeceği yolda kendisiyle beraber olacak kader arkadaşlarıyla bir araya gelerek parti kurar. Girdiği ilk seçimlerde oldukça yüksek bir oy oranını yakalayarak Türkiye'yi yönetmeye başlar.
Türk Milleti tam tamına 12 yıldır hala aynı parti tarafından yönetiliyor. İktidardaki bu parti, dün olduğu gibi bugünde kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi olmaya devam etmekte. Geçen zaman içerisinde, hedefi doğrultusunda karanlık günleri aydığa çevirmiş; ülke yönetiminin şeffaflaştırılması ve ileri demokrasi yolunda durmadan emin adımlarla yürüyor. Yahu bu adam neden bahsediyor diyebilirsiniz; Hemen söyleyeyim: 14 Ağustos 2001'de Recep Tayyip Erdoğan kurucu başkanlığında Türk Siyasi Tarihi’nde yerini alan Ak Parti'den ve onun genel başkanından bahsediyoruz.
Bir zamanlar, bir kısım medya organları "Tayyip'in bitişi" şeklinde manşetler yaparak, sözüm ona milletimizle dalga geçmek için müstehzi ifadelerle sadece isim vererek haberi giriyorlardı. Haberlerin satır aralarında "Erdoğan'ın siyasi yaşamı, bu kararla bitti. Fazilet Partisi’nin (FP) liderliği için adı sık geçen Erdoğan artık muhtar bile seçilemeyecek..." deniliyordu.
Yeni Şafak gazetesinin eski yazarlarından Prof. Dr. Osman Özsoy, 13 Şubat 2013 tarihinde, haber7.com internet sitesinde yayınlanan makalesinde şunları yazacaktı: “Yıllar sonra Ertuğrul Özkök, CNNTÜRK'te yayınlanan Tarafsız Bölge programında, 'Erdoğan, muhtar bile olamaz!' başlığını ben attım' dedi.
İlginçtir, Hürriyet'te yer alan "Erdoğan artık muhtar bile seçilemeyecek..." başlıklı haberin sonunda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Erdoğan'la ilgili karar konusunda sıcağı sıcağına yaptığı açıklama da vardı...
Şu satırlar aynı haberden; "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek belediyeye gelerek Recep Tayyip Erdoğan'la görüştü. Kapıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Gökçek, Erdoğan'ı Güney Afrikalı lider Mandela'ya benzetti. Gökçek, Erdoğan'ın Mandela gibi yıllar sonra tekrar siyasi hayata döneceğini söyledi" deniliyordu.”
O yıllarda gerçekleri görmek istemeyenler olduğu gibi, görenlerde vardı. Bazılarında aynı yanılgı günümüzde de devam ediyor. Basiretlerini ve ferasetlerini kendileri bağlıyorlar. Bu yüzden hala gerçekleri görmek istemiyorlar.
Fethullah Gülen Hocaefendi Hareketi ile Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan arasında, Hüseyin Gülerce’ye göre bir yangın, hatta savaş çıkmasından dolayı davulun başına oturup tamtam sesleri çıkararak, seçmeni Ak Parti aleyhine örgütleyen, insanlarımızın sokağa dökülmelerini ve Hükümetinin dağılmasını arzulayan yerli ve yabancı bazı güç odakları maalesef var. Henüz manşetlerine taşımadılar, ama şimdilerde, yine “Ak Parti’nin işi bitti” diye sevinç çığlıkları atanlar kendilerine ayrılmış gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında arzı endam eyliyorlar.
AK Parti’ye bugüne kadar, kendi seçmeninin dışında, AK Partili olmasa bile demokratik değişim taleplerinde destek veren çok farklı kesimler oldu. AK Parti demokratikleşme sürecinde değişimci kesimlerin lokomotifliğini yaptı. Bu kesimler, bazı olaylarda AK Parti’yi eleştirdiler, bazı olaylarda da destek verdiler. AK Parti’nin her icraatını herkes olumlu bulacak, anlayışla karşılayacak diye bir şey söz konusu değil. Ama AK Parti bütün bu kesimlerle beraber yol yürüme anlayışını değiştirmedi. Sanırım yine değiştirmeyecek.
Camia ile Ak Parti’nin arasına kara kedi girdi diye bundan nemalanmaya çalışanların hevesleri kursaklarında kalması kuvvetle muhtemel. İktidardaki Ak Parti hükümeti, hem ülkemizin hem de içinde bulunduğumuz coğrafyanın gücü ve lokomotifi olmayı sürdürecektir. Gördüğümüz kadarıyla parti teşkilatlarında saflar her zamankinden daha sımsıkı, omuzlar eskisinden daha dik. Masa başında oturup ortalığı velveleye verenleredir sözümüz: Davulun sesi kulağa uzaktan boş geliyor...