- Kategori
- Anılar
Dayak cennetten çık...
Dayak cennetten çık…
Orhan Alp, Fethiye Ortaokulunda matematik öğretmenimdi. Her öğretmenin davranışlarına özel bir lakabı vardır ya…Biz bu öğretmenimize lakap bile takamamıştık, duyarsa bir araba dayak yiyeceğimizi biliyorduk. Ama kendi aramızda kısaca "dayakçı" deyiveriyorduk.
Öğretmenimin kısa parmakları vardır, ama o kısa parmakların ucu çok, ama çok kalındır. Tokatı yapıştırdı mı parmağın değil ucundaki yumruların izi kalır.
Bizim sınıfta, öğretmenimizin köylüsü bir Keziban arkadaşımız vardı. Sınıfça dayak yiyeceğimizde ilk şamar Kezban'ın yüzünde patlardı. Böylece dayağın adil olduğu ve bundan kimsenin kaçamayacağı sonucu doğardı.
Neriman Şal öğretmenimizin başkanı olduğu Fethiye Kır Çiçekleri Derneğimiz, Bodrum'a bir gezi düzenledi. Otobüste Orhan öğretmenimiz de vardı. Gezicilerimizin çoğu öğrencisiydi. Gezi boyunca öğretmenimizden nasıl ve niçin dayak yediğimizi anlattık. Öyle gülmeceli bir gezi oldu ki…
Kır Çiçekleri Derneğimiz 16 Temmuzda burs alan öğrencilere bir kahvaltı verdi. Kahvaltıda, her zaman gülen, insana yaşama sevinci ve huzur veren yüzüyle Orhan öğretmenimiz de vardı. Sevgili Mehmet Şal ve Ayfer Gökçe konuyu müfettişten açtılar. Orhan öğretmenimizin müfettiş anısı kahvaltının en önemli anısıydı:
"Bir gün sınıfa müfettiş geldi, öğrencinin birisini tahtaya kaldırıp bir problem sordu, öğrenci problemi bir türlü çözemedi. Müfettişin arkasına geçip öğrenciye yumruğumu gösterdim gene kar etmedi. "Ah şimdi burda müfettiş olmayacaktı, ben sana bu problemi öyle çözdürürdüm ki" diyorum içimden. Öfkemden patlayacağım. Nihayet yere düşüp bayılmışım, gerisini siz düşünün. Müfettiş raporunu yazmış, " Çok iyi matematik öğretmenidir, sıkılınca bayılır, dikkat...! Otuz yıllık meslek yaşamımda bu olaydan sonra hiç müfettiş görmedim…"
Öğretmen Ayşe’ye; "Ayşe söyle bakalım, İstanbul kaç yılında alındı. Ayşe bir süre düşünür cevap veremez. Öğretmen, "Ayşe kızım soru çok mu zordu cevap vermedin."der. Ayşe de,
"Hayır öğretmenim soru kolay da cevabı biraz zor, der.
Kahkahalar, kahkahalar…
Sonuç olarak;
Orhan öğretmenimin anlattıkları romanlara sığmaz.
Orhan öğretmenimin küt parmaklarından tokadını yiyip de adam olmayan varsa elini kaldırsın.
Havada hiç el göremiyorum.
Sevgiler, saygılar öğretmenim, o ellerinizde hürmetle öperim.