Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

30 Ekim '21

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Dedemden Derlediğim

 
SONBAHARLA BİRLİKTE KESTANE MEVSİMİ GELDİ, GEÇİYOR.
Sonbahar rüzgarlarının son demleriyle birlikte toprakla buluşan kestane ve at kestanelerinin yararlarını biliyor musunuz? Güzel ülkemizin pek çok yöresinde sık gördüğümüz bu ağaçlar bir süredir  Allah'ın izniyle meyvelerini bizlere bolca sunmaya başladı ve haberiniz olsun yavaş yavaş mevsimi geçmek üzere. Kestane bu yıl hayli pahalı, marketlerde kilosu 50 liradan başlayan fiyatla satılıyor. Bu pahalılığın sebebi eskisi gibi şehirlerimizde sık kestaneliklerimiz bulunmadığından olsa gerek. 
 
Benim çocukluğumda bizim şehirde kestanelik alanlarımız çoktu. Şehrin yerlilerinin hemen hepsinin en az bir dönüm içerisinde ceviz, badem ve kestane ağaçlarının bulunduğu bahçeleri olurdu. Rahmetli büyükbabam Asım Aytaç'ın sadece 15 dönüm kestaneliği olduğu biz torunlarca öğrenilmişti. Gövdesi kocamaya yüz tutmuş, ceviz ve badem ağaçlarının alanlarının ölçümü gözle görülmeyle idrak edilemeyecek ölçümlerdeymiş. dedem bunları ırgatlara toplatır, ilk evvele göz hakkını gözetip şinik ölçümüyle konu komşuya dağıtırmış. Ne yazık ki, büyükbabamın bu dünyadan göçmesiyle tüm varlıkları birer birer mirasçılarınca beton istilacılarına teslim edildi. Neyse konumuz kestaneydi değil mi, şimdi size özellikle at kestanesiyle ilgili dedelerimden duyduğumu deyivereceğim.
 
Evet değerli okurlarımız. Bizden evvel dünyayı şereflendirmiş, gelmiş göçmüşlerimiz, halen hayatta olanlarında yaşı hayli geçkinlerimiz at kestanesinin nazara ve negatif elektriğe karşı çok etkili olduğunu söylerdi. Evlerimizde, cebimizde veya çantamızda taşımamızı öğütlerdi. Ayrıca anneannelerimiz, babaannelerimiz çeyiz sandıklarına böcek gelmesin diye at kestanesi koyarlarmış. O zamanın ahşap evlerine gidenler evin her odasında kaselere konmuş at kestanelerini görmüştür. At kestanesini kese içlerinde de bulundurarak hanelerinin dış kapısına asarlardı. Evden yana yüzünü çeviren olursa kem gözü keseye nazar etsin, eve bakan kişinin kendisi kesata uğrasın diyerekten. 
 
Benden söylemesi. Bilhassa nazar ve olumsuz enerjileri uzaklaştırma özelliği nedeniyle, büyüklerimiz bizzat kendi yakın çevrelerine yanlarında ve evlerinde at kestanesi bulundurmalarını tavsiye ettiğini, ben büyüklerimden öğrendim. Ayrıca aynı büyüklerimiz sokağa çıktıklarında, her zaman dış kıyafetlerinin her iki cebinde birer atkestanesi bulundurduğunu anlatırdı. 
 
Biz de her yıl bu mevsimlerde at kestanelerinden toplayıp, aynı uygulamayı yapsak, nazar boncuğu denilen insan yapımı camdan medet ummasak ne güzel olur değil mi? Elimizde, cebimizde taşımasak bile, evin her odasına banyo, tuvalet dahil birer at kestanesi bulundurmamız bizi negatif enerjiden uzaklaştıracaktır. Dededen, neneden gördüğümüzü yapsak, inanın doktora, ilaca ihtiyaç hissetmeyiz.
 
At kestanesinin başka ne gibi faydaları var derseniz, onu da öğrendiğim kadarıyla değivereyim.
 
AT KESTANESİ VE YARARI:
 
- Gök gürültülü havada dışarıda kaldıysanız at kestanesi ağacının altına sığınabilirsiniz. At kestanesi ağacına yıldırım isabet etmez, elektriği geçirmez.
 
- Güvelere karşı at kestanesinin meyvelerini çamaşır dolaplarına koyabilirsiniz.
 
- Kas ve eklem ağrıları, diz kireçlenmeleri, varis, şişlik, romatizma, yürüme zorluğu, basur, cilt problemleri için yağı adeta bir iksirdir. At kestanesinden kremlerde geliştirilmiş olarak yapılıp satılmaktadır.  At kestanesi yağının çıkarılıp, kreminin evde kolayca nasıl hazırlanacağını mutfak robotu sahipleri görebilirler. Ez kestaneleri, bir tülbentten süz, içine bir miktar gülsuyu karıştır. Ağrıyan yerlerine sür. Zararı olmaz, faydası görülür.
 
- Kestanelerinin bir odanın köşelerine yerleştirilmesi durumunda örümcekleri kaçırdığına inanılır.
 
- Nazara karşı insanlar üzerlerinde at kestanesi ya da tohumunu taşırlar ya da tütsü şeklinde evlerde kestanesinin tozu yakılır.
 
- At kestanesi ağacının gövdesinden mutfak aletleri ve oyuncaklar yapılabilir.
 
- Kestanelerin, Fransa ve İsviçre'de ipek, yün, hint keneviri, keten beyazlatmasında eskilerde kullanılırmış ama bugün kullanılan bir yöntem değilmiş. Kimyasallar tercih edilmekteymiş.
 
- Kestane Çiçekleri Ukrayna'nın başkenti Kiew'in simgesidir.
 
- Bazı yerlerde de kestaneleri boncuk gibi dizilerek mücevher olarak kullanılır.
 
- Kestane ağacının kömüründen barut elde edilirmiş ve daha bilinmeyen birçok hikmetleri varmış...
 
Ceviz, badem, kestane maşallah her birine...
 
Bu ağaçların dışı yakacak olarak kullanılır, içleri un olarak öğütülebilir, dış kabukları ilaç sanayinin yanı sıra, boya sanayinde de kullanılır. Yüce Allah insanlar dünya imtihanı sırasında kıtlık çekerlerse, savaşlar sebebiyle açlık çekerlerse kestane unu, badem unu hatta ceviz unu yapıp yiyebilsinler diye o muhteşem ağaçları yaratmış. Bu nimetlerin yağları da çıkarılıyor ve yağlarında da ayrı lezzet ve sağlık sıhhat bulunuyor. Bademin dışı yeşilken de yenir, adına çağla denir. Kestanenin dışı dikenlidir, içi geç oluşur, bu yüzden bebekken korunması gerekir. Rabbimin muhteşem sanatında sekme olmaz.
 
Bu üç muhteşem ürünlerin dış kabukları yakacak olarak kullanılırken, en dış kabukları da başta ilaç sanayii olmak üzere pek çok alanda değerlendirilmektedir. İnsanın bahçesinde bir kestane, bir ceviz ve bir adet badem ağacı bulunursa insanlar açlıktan ve soğuktan ölmezler derdi dedem. Aklını kullanan insan kimseye muhtaçlık yaşamaz diye de tamamlardı sözünü. 
 
Kestanenin en dış cephesi dikenli, sert bir kabukla korunmuş. Bunun nedeni o kabuğun içinde hayat bulan canlının korunması sağlanmış. Kestane toplayanlar bilirler, o dikenli kabuk, içindeki meyvesi olgunlaşmadan asla ikiye ayrılmaz. Özü yenilecek durum geldiğinde dikenli kabuk kendiliğinden ortadan yarılır, ayrılıverir. Allah'ın milyarlarca mucizesinden örnekler görmek mümkün bu üç ağaçta, tabi ki bakmasını bilene, görmeyi isteyene.
 
Bir de zeytin ağaçları, bu mübarek ağaçlarda uzun ömürlü olurlar. Zeytin yiyenler, yağını içenler kolay kolay ölmez diye bilinirler.
 
Küçük çocukken iyi hatırlıyorum, dedemin içinde nice meyvelerin bolca bulunduğu kocaman bahçeleri, bağları vardı. Rahmetli büyükbabam, bana o yaşımda ağaçların insanlar için önemini anlatırdı. "Kızım dinle derdi, bu ağaçlar sizin geleceğiniz, verim aldıkça külfete düşmezsiniz. Lakin gelirinden sakın yalnız yemeyesiniz, konu komşuya dağıtımda öncelik veresiniz. Siz veren oldukça size gelen de çok olur. Darlık görmezsiniz bilesiniz." Ah dedem sen ne mübarek insandın, iyi ki senin neslindenim, ebedi alemde sana rahatlıklar dilerim.
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..