- Kategori
- Doğal Hayat / Çevre
Sularımız Bulandı
ÇEŞMELERDEN ASİT AKIYOR, EV SULARIMIZ HEPTEN İÇİLMEZ OLDU.
Ah nerelerde o evimizden, sokağımızdan şarıl şarıl akan billur sularımız, aniden gözden kayboldu. Sokak çeşmelerimiz kurutuldu, yok oldu. Sıra geldi evlerimizden akan çeşmelerimize, acaba onlara tıpa ne zaman vurulacak? Hangi tarihte biz akar suya hasret kalacağız, o günler hızla yaklaşmakta mıdır, çok merak etmekteyim. İklim kirliliği midir acep buna sebep, peki o iklimi kim kirletmiştir? İnsan mı, evet ama neden?
Kendi yöremden örnek vereyim, elin tavuğuna kuş demeyeyim. Evvelden şehrimizin göbeği denilebilecek bir yerden pırıl pırıl bir deremiz akardı. Bu derenin etrafında halı yıkama haneleri vardı. Kadınların, genç kızların el emeği göz nuru dökerek dokudukları halılar, alıcıları tarafından bu yıkama hanelere getirilir, burada işin erbaplarınca halının kırkımı, yıkaması yapılırdı. Daha sonra çay boyu denilen bu derenin iki yanında bulunan taş duvarlar üzerine yıkanan halılar serilerek şehrin pırıl pırıl güneşinde kurutulurdu. Temiz havada tertemiz hale gelmiş halılar, halı mağazalarında tüccarların satışına sunulurdu. Günümüzde halı dokumacılığı şehrimde kalmadığı için, halı yıkama haneleri de azaldı. Tek tük olanlar, çay boyunun uzağında makine halılarını yıkıyor olsalar da, onlar yıkamada kimyasal kullandıklarından, sularını doğrudan toprağa boşaltıyor olmalılar.
Neden böyle diyorum? Çünkü makine halılarının bulunduğu yerlerde 20-25 yıl öncesine kadar kiraz ağaçları bulunurdu. Şimdi o bölgede bir ot bile bitmiyor. Deremiz daraltıldı. Çevresi apartman bloklarıyla donatıldı. Yatağı ufaltılan dereden yağmur yağmasa, su aktığı yok. İçerisine pislikler atılıyor, dolayısıyla lağım faresi bile yaşamıyor. Evvelden derenin etrafında gül bahçeleri de bulunurmuş. Bülbüller sabahın erken saatlerinde güle seranata koyulurmuş. Geceleri de aynı işi kurbağalar yapmaktaymış. Yok, günümüzde çay boyunda öten bülbüller yok, kurbağalar yok, pislikten ve pis kokudan başka hiçbir şey yok! Dere darlanıyor, ağlıyor duyan yok!
Sokak çeşmelerimiz hazır şişe suları satılsın diyerekten bir daha geri dönmeleri mümkün olmamacasına tıkaçla mühürlendi. Tamam anladık, şehir idarecilerimizin vardır bir bildiği dedik, sokak çeşmesinden eğilip su içmeyi unuttuk. Hatta pet şişeleri kolay benimsedik, hoşumuza bile gitti. En ufak şişeyi alıyoruz elimize, yürürken hangi adımda susamışsak durup dinlenirken suyumuzu yudumluyoruz. Biterse, neredeyse her köşe başında üç dört market, gir birine paran kadarına her markadan su var, al bitir yeniden...
Bunlar iyi hoş da, lakin evlerdeki suyumuzun içilmez, yemeğe koymak için bile kullanılamaz hale gelmesine dayanamıyoruz artık. Damacana ile su almaya takat yetirmek bir yana, ben mutfak lavabomdan çaydanlığımı doldurup çay içmeyi istiyorum. Susadığım zaman bardağımı plastik suni çeşme diye bilinen damacanalara uzatmak değil, çeşmenin altına tutup doldurmak istiyorum. Fakat yapamıyorum. Zira evimizdeki musluklardan su yerine adeta asit akıyor. Allah'ın yarattığı nimeti kullarından bazıları kasıtlı olarak bozmuş, içilmez hale getirmiş. Öyle bir pis kokuyor ki sularımız, kaynatıp- soğutup içsek bile midemiz bulanıyor. Ağzımızın içende yağsı bir tabaka bırakıyor.
Aman Allah'ım bunu yapanları Sana havale ediyorum. Akşamları anladık havamız kirli, lakin suyumuz çok daha kirli. Bu insanoğlunun gözüne bir görünecek varda hadi hayırlısı...Suyumuz kireçli eyvallah, fakat çok kirli aman ALLAH!
Su nedir, ne işe yarar bilir misiniz? Bilseniz onu kirletmeye, asitlendirip akıtmaya vicdanınız el vermez. Bugün paranızla fabrikalar kurabilirsiniz, fabrika kurmak, üretiyor olmak iyidir. İnsanlara da iş imkanı vermiş olursunuz. Lakin atığınızı suya -toprağa katmazsanız, geleceğin dünyasını kirletmezseniz fabrikanızdan hayır bulursunuz. Dilerseniz yine insanların yararına belleyip su kaynaklarını satın alıp, su şişeleme fabrikaları da kurabilirsiniz. İnsanın yaşam kaynağı olan sudan kasalarınızı parayla doldurabilirsiniz, bu sayede güzel bir hayat da yaşayabilirsiniz, lakin satın aldığınız kaynak kuruyunca ne yapacaksınız? Siz de bir bardak suya muhtaç kalacaksınız. Yığınla paranız olsa da belki o bir bardak suyu bulamayacaksınız. Sizin menfaatinize yönelik planınız projeniz varsa Allah (Celle Celaluhu) nun da planı var ve o planın zerresini aklınızın ucundan bile geçiremezsiniz. Gafletten uyanın da milletin suyunu heder etmeyin.
Yahu bu nasıl bir beyindir, Allah'ın suyunu kendi çıkarınız doğrultusunda kullanıp duruyorsunuz. Milyonlarca yıldır dünya kirli değildi. Sular berrakça akıyordu. Şimdi ne oldu da damacana suları dışında evlere verilen sular içilemez oldu? Çünkü milyonlarca yıldır yaşamış gitmiş insanlar daha duyarlıydı. Kimyasala değer vermiyordu. Ve de suyu şişeleyip satmayı akıl edememişlerdi. Şişelenen sular satılsın diyerekten yerel yönetimler, halkın feryadını umursamaz oldular, suyun bulanık akışına bakıp durmaktalar. Üstelik bir de zehirli, bulanık, kirli sulardan yüklü para alıyorlar. Fazla su kullanmadığımız halde 100 liraya yakın su faturası geliyor her ay evimize...
Allah'ın bolca verdiği su nimetini para kazanmak uğruna şişelere tıkanlar ve fabrika atıklarını toprağa, sulara karıştıranlar, gelecek nesli düşünmeyenlerin zora düşüp suyun kıymetini anlamalarını diliyorum. Bir damla suya muhtaç kalsın bu adamlar! Bir damla su ne demektir, anlasınlar hatalarından dönsünler dilerim. Bir damla su yerine göre bir hayat kurtarıyor. Bir kova su ile kurumaya yüz tutmuş bir ağaç can buluyor. Depremde göçük altında kalan insan o bir damla suyu bile bulamayıp idrarını içiyor Bunları anlamayacak kadar da mı kafanız çalışmıyor?
Başınıza çile gelmediyse nerden bileceksiniz, dünya telaşına dalmış küplerinizi pardon kasalarınızı parayla doldurma derdine düşmüşsünüz. Öyle olmasa nazlı nazlı akan güzelim derelere, çaylara, ırmaklara kanalizasyon gideri bağlamazdınız. Temiz sularımıza fabrika atıkları dökmezdiniz. El insaf biz insanız yahu, biz en akıllı varlığız kainatta, bizim yaptığımızı hayvanlar yapmıyor. Suyun kıymetini biliyor aklı olmayan hayvanlar, suyun içine işemiyor. Suları ve çevreyi temiz tutuyor. İnsanoğlu yediği kapı pislemekten arlanma duymuyor.
Ne desek boş! Ne desek bir kulaktan girip diğerinden çıkıyor, çok üzülüyorum gerçekten; inanın dünyalık uğruna gözü dönmüş insandan zarar görürüm endişesine sokağa çıkasım gelmiyor.
Ayfer AYTAÇ
www.ayferaytac.com