Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ağustos '07

 
Kategori
Anılar
 

Dedemden kalan- 1

Dedemden kalan- 1
 

Benim fotoğraflarını çektiğim yerlerde, iki arabanın yan yana rahatça geçtiği beton ya da asfalt yollar var şimdi..

Oysa dedem ayağındaki çarıkların ya da kara trabzon lastiklerinin üzerine geçirdiği kıl çuvalları iple bağlayıp soğuk ve karlı kış günlerinde 3- 4 saat yürüyerek geçmişti buralardan.

Yol yoktu. Geçtikleri yerler patikaydı. Karla kaplanınca görülmezdi. Düşe kalka ıslanarak her gün sabah ve akşam bu yolları katederlerdi. Köyden birkaç arkadaşı ile beraber. Okula giderlerdi.

İçinde kravatlı şoför amcaların olduğu, havalı kapılı ve kaloriferli- klimalı, arkasında kocaman kırmızı "DUR" yazan, beyaz gömlekli ve fönlenmiş saçlarıyla genç ablaların hosteslik yaptığı son model dizel okul servisleri henüz yoktu.

Ayakları su içinde, teneke bir sobanın etrafında 5- 10 dakika ya ısınır ya da ısınamazlardı. Çünkü çok işleri vardı.

Bizim çarpım tablosu onlarda keraat cetveliydi. Cebir dersi görüyorlardı. Bir noktadan çıkan iki doğrunun arasında kalan mesafeye zaviye demeyi öğreniyorlardı. Bize ise açı olarak öğrettiler bunu..

Tarihi, Coğrafyayı, Türkçeyi ve en çok zihinden problem çözmeyi öğreniyorlardı.

Cumhuriyetin ilk yıllarıydı. Savaşın kokusunun yeni yeni dağılmakta olduğu yıllardı ve Genç Cumhuriyetin umut ışıklarındandı dedem.

Akşam karanlıkta ders çalışması gerektiğini, ama evlerde gaz sıkıntısı olduğundan gazlı lambaların yakılamadığını anlatmıştı bana. Fındık harmanından ayırdıkları çürük fındıkları tele geçirerek yaktıklarını, fındık yağlı bir meyve olduğu için de uzunca bir süre yandığını, bu kör ışıkta ders çalıştıklarını anlatırdı.

Kokulu silgileri, yumuşak uçlu 0, 5 kalemleri de yoktu. Kurşun kalemin zor bulunduğu kalmış kulağımda, neden bilmiyorum. Ama, sabit kalem denilen ( kopya kalemi de denir) ıslatılınca tükenmez kalem gibi kalıcı yazılar yazan kalemlerden bahsetmişti bana. Yanlış yazınca silme şansın neredeyse yok. ( Yanlış yapmamanın hayatlarında en önemli ilkelerinden birisi olması belki de buradan başladı.)

Bu kalemle yazılmış dedemin mükemmel el yazıları ile dolu not defterleri vardı. Sahip çıkamadık. Kimbilir nerede şimdi onlar? Bu kalemleri tanıma fırsatımız oldu. Sanıyorum halen bulunabiliyor. Bu blog sayfalarındaki kullanıcı adım "SABİT KALEM" işte buradan geliyor...

Cumhuriyetle yaşıttı dedem...

O ayrıldı aramızdan, ama Cumhuriyet dimdik ayakta.. Her şeye rağmen sonsuza dek kalacak...

Dedem, bugünlerin değerini anlamamız ve Cumhuriyetimizi korumamız için bu anılarını sık sık anlatırdı bana ve kardeşlerime... Daha ne anılar var... Burada paylaşabileceğim.

84 yıllık Cumhuriyet Türkiye' sinde nereden nereye geldik...

Çocuklarım ödevlerini bulmak için, ansiklopedileri açmıyorlar bile. Ansiklopedideki bilgilerin çok sık güncellenmediğini söylüyorlar.( Sanki biz bilmiyoruz da bize öğretmeye kalkışıyorlar.) İnternetten ödevlerini buluyorlar..

40 ay askerlik yaptığını, bu sürede memleketteki anasıyla hiç telefonla konuşamadığını, babamın büyüdüğünü, yürüdüğünü öğrenemediğini, en gelişmiş iletişim aracının mektup olduğunu, onun da gidip gelmesinin bir ayı geçtiğini anlatırdı dedem.

Çoğunuzun dedeleri de bunu yaşadı belki...

Şimdi Amerika' daki kardeşimle internet üzerinden anlık birbirimizi görerek konuşuyoruz. Türkçe gazeteleri orada günlük bulabiliyor, yine internetten okuyabiliyor.

Köyümüzde doğanları, ölenleri bile çoğu kez Amerika' dan, kardeşimden öğreniyorum. Çoğu insanda çift cep telefonu var gelişmiş megapikselli kameraya sahip.

Artık fotoğraf makinelerinde film kullanmıyoruz. Dijitale takılıyoruz...

Ve... Biliyor musunuz?

Dedemin hiç Dijital makineyle çekilmiş fotoğrafı olmadı..

 
Toplam blog
: 10
: 685
Kayıt tarihi
: 20.08.07
 
 

1967 Giresun doğumluyum, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesini ve Sağlık Personeli Önlisans Progr..