Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

Değerlerimiz ve çıkarlarımız

Bir toplum, yüzlerce yıl bir arada yaşamaktan doğan değerlerini tabi ki önemser. Bu değerler, toplumu bir arada tutar ve yeri geldiğinde bireysel ve toplumsal yalnızlık duygularını bastırır. Bireyler, kendileri gibi düşünen ve kendileri gibi yaşayan başka bireylerin farkına vardıklarında, kendilerini onaylanmışlık duygusu içinde bulur. Bu süreç yıllar boyu sürüp gider. 

Ancak bu değerlerin de çağın gerektirdiği gelişime uygun olarak değişmesi ve gelişmesi gerekir. Aksi halde, bu değerler toplumun gelişiminin önüne engel olarak çıkabilir. 

Milliyetçi, muhafazakâr ve merkez sağ siyasetçiler, siyasette kullandıkları birçok siyaset donesinin yanında en çok da toplumun ortak değerlerini siyasetin konusu yaparlar. Özellikle de dinsel motifi ağır basanları… 

Bu nedenle “toplumun değerlerini” kullanmayan, siyasete alet etmeyen, hiçbir siyasi projenin başarıya ulaşmadığını görürüz. Öyle ki, askeri darbelerin başarısı bile bu değerleri kullanıp, kullanmamasına bağlı. 

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan tarihli askeri müdahalelerini, bu “değerleri” kullanıp, kullanmamalarına bakarak değerlendirdiğimizde karşımıza şöyle bir tablo çıkar; 27 Mayıs darbesi “değerlere” ters olmasına rağmen kısmen başarılı olmuştur. Bu başarının nedeni, o dönemde dünyada esen sosyal devlet uygulamaları ve sol rüzgarlara bağlanabilir. 12 Mart Muhtırası, 27 Mayıs’ın getirdiği görece demokratik özgürlükleri kısıtlamak için yapılmıştır. 12 Mart toplumsal uyanışı bastırmış, ancak yükselen sol hareket muhtırayı etkisiz kılmış, bunun üzerine 12 Mart’ta yarım kalan toplumsal uyanışı bastırma hareketi 12 Eylül’ü beraberinde getirmiştir. 12 Eylül, “değerlere” dönüş anlamında belirleyici olmuş, etkisi on yıllar sürecek ve “değerleri” pekiştirecek, “değerleri” daha da dinselleştirecek adımları atmış, toplumu cendereye almıştır. 28 Şubat ve 27 Nisan post-modern müdahaleleri ise “değerlere” ters olduğu için başarılı olamamış, aksine bu müdahalelerle iktidardan uzaklaştırılmak istenen İslami hareket, daha da güçlenerek iktidara gelmiştir. 

Bir toplumun çıkarları, bireylerin günlük yaşamlarını kaliteli bir şekilde sürdürme yeteneği, bu durumu geliştirerek yaşantının devamını sağlayacak ekonomik göstergelerin yükseltilmesi, toplumca yaratılan ekonomik değerlerin adil bir şekilde paylaşımı ve toplumun refah düzeyinin arttırılmasını ifade eder. 

Bireyler, bütün davranışlarında çıkarları doğrultusunda hareket ederler. Hiçbir güç çıkarları aleyhine bir davranışta bulunmaya zorlayamaz onları. 

Ancak, yakın siyasi tarihimize bu yazının boyutları çerçevesinde baktığımızda; ironik bir tablo ile karşılaşırız. Çıkarlarını daha ön plana alması gereken toplum, tam aksine değerlerini, çıkarlarından daha üstün tutmaktadır. 

Kısaca, günlük yaşamını ve geleceğini ilgilendiren siyasal ve ekonomik olaylar geri planda kalırken ya da önemsizleşirken, günlük yaşamını ilgilendirmeyen “değerler” daha belirleyici olmaktadır. 

12 Eylül askeri darbesiyle meclisi, siyasi partileri, sendika ve dernekleri kapatılan, ayrıca fakirleşen halk, darbe anayasasını % 92 gibi yüksek bir oy oranıyla destekleyebilmiştir. 28 Şubat muhtırasının yapılış amacını asla anlayamayan, görünürde “laiklik ilkesini” korumak için yapıldığını sanan, müdahalenin arka planındaki neoliberal yapılanmayı göremeyen ve müdahale sonrası ekonomik anlamda fakirleşen halk, ekonomik saiklerle hareket etme yerine, değerlerine dönüş yaparak hareket etmiştir. 

27 Nisan müdahalesi, neden yapıldığı hala anlaşılamayan, laik-antilaik çatışması gibi görünen, ancak neoliberal politikaları derinleştiren siyasetin iktidarını sağlamlaştıran bir müdahaledir. Bu müdahale ile sermayenin önü sonuna kadar açılmıştır. Halk, “askeri vesayet zayıflıyor, değerlerimize dönüyoruz” diye kendini avutadursun, “atı alan, Üsküdar’ı geçmiştir.” 

Ekonomik ve siyasal olayların görünürdeki nedenlerine bakıp, arkaplanını göz ardı etmeye devam ettiğimiz sürece, “değerlerimize” bağlı kalarak, “çıkarlarımızdan” vazgeçmeye devam edeceğiz. 

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara