Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Değişiyor muyuz değiştiriliyor muyuz?

Değişiyor muyuz değiştiriliyor muyuz?
 

Gemiler ne kadar büyük olurlarsa olsun, denizlerin suyu çekildiğinde karaya otururular.

Bir toplum içerisinde ailede böyledir.

Onlar da gemilere benzerler.

Gemiyi yüzdüren suyu, aileyi ayakta tutanda sahip olduğu ahlâkı yani huyudur.

Büyük gemiler sığ sularda yol alamadığı gibi, ailelerde sığ ve basit ahlak değerleriyle hayat yolunda ilerleyemezler.

Bizi millet olarak binlerce yıl ayakta tutan tek şey ahlâki değerlerimize yaşayarak sahip çıkmak olmuştur.

İlim ahlâk ve bunlara bağlı olarak maneviyatımız sacayağımızdır. Aile bu ocak üzerine kurulu sacayağında pişmiş ve şekillenmiştir.

Ne zaman ki bu sacayağının ayakları kopartılmış, işte o zaman aile tamamen ocağın üzerindeki ateşe düşürülmüş, hatta ocak söndürülmek istenmiştir.

Kabul edelim ki bugün varlığımızın çekirdeği olan aile ateş içerisindedir.

Bir zamanlar bir koca ülke içerisinde kardeşçe yaşayanlar bugün bir ev içerisinde kavgasız yaşayamaz hale gelmişlerdir.

Bir yastıkta kırk yılın bile az sayıldığı evlilikler tarihe karışmaya başlamıştır. Bugün adliye koridorları aile kavgaları ve boşanma davaları için gelen insanlarla dolup taşmaktadır. Ailenin şahsiyeti sokaklara dökülmüş, ayaklar altına alınmıştır.

Ülkemiz bu anlamda büyük bir dram yaşamaktadır.

Binlerce parçalanmış aileden geriye gözü yaşlı kadın ve çocuklar kalmıştır.

Bu nasıl bir savaştır ki ondan arta kalanlarda tıpkı savaşlarda olduğu gibi perişan ve çaresizlik içerisinde kıvranmaktadır.

Aile bir milletin çekirdeği ve kökleridir. Kökler ne kadar sağlam olursa meyvelerde öyle sağlıklı ve gür yetişir.

Emperyalizmin taktiğinde artık dalları kırmak yerine kökleri kurutmak yer almaktadır. Fırtınaya kara borana karşı göğüs geren nice çınarlar köklerinden aldıkları yaralarla çürüyüp devrilmektedirler.

Bu anlamda bizim de aile dediğimiz hayat gölümüz her geçen gün kurumakta ve çöle dönüşmektedir.

Bunların sebeplerinin araştırılıp çözüm bulunması yerine boşanan kadınlara sığınma evleri, çocuklara da yuvalar adres olarak gösterilmektedir.

Hâlbuki maharet, hırsızlar için kaliteli kilit geliştirmek değil, hırsızlık yapmayan kaliteli insan yetiştirmektir.

Gerçekte asıl övünülmesi gereken şey, hırsıza karşı kilit geliştirmek değil, hırsızlık yapmayan insan yetiştirmek olmalı değil midir?

Hangi sığınma evi insanın kendi evi, hangi çocuk yuvası da anne kucağının yerine geçebilir ki? Bataklığı kurutmak varken, sivrisineklerle uğraşmanın ne anlamı olabilir. Maneviyat üzerinde oynanan oyunlar boşuna değildir.

Zira manevi değerlerinden uzaklaşan bir insandan daha gaddar kim olabilir ki? Bundan dolayıdır ki her geçen gün biraz daha merhamet azalmakta, cömertlik kaybolmakta, anlayış veda edip gitmektedir.

Bir toplumda aile bağlarının çözülmesi ile o toplumun boynuna ilmek geçirilmesi arasında bir fark yoktur.

Dikkat edilirse bugün yapılmak istenen şey budur.

Bir aile içerisinde anne baba ve çocukların birbirleriyle anlaşmazlıklarını kuşak çatışması olarak değerlendirmek ucuz ve basit ifadelerdir.

Evlerde huzur yerine mahkûm havası çalınıyorsa burada biraz durup düşünmek gerekir. Bir zamanlar suçun ne olduğunu bile bilmeyenler bugün suç işleyebiliyorlar. Kötü alışkanlıkların yaşı daha bir düşüyor.

Anne baba biricik evlatlarına söz geçirmekte zorlanıyor. Birbirleriyle olan ilgisizlikleri artıyor.

Aralarına birbiri ardınca engeller konuluyor, var olan köprüler yıkılıyor.

Aileden gelen seslere kulaklarını tıkamayanlar bunun bir çığlık haline dönüştüğünün farkına varacaklardır.

Her yaranın bir ilacı, her derdinde bir dermanı olduğu gibi bununda dermanı vardır. Ailelerin kaybettiklerine tekrar sahip çıkmaları gerekmektedir.

 
Toplam blog
: 574
: 922
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Samsun Yazarlar Derneği (Kurucu) Başkanı. 12 kitabı neşredildi. Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar ..