Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '12

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Delhi

Delhi
 

Bir yıl aradan sonra, Delhi sokaklarını koklamak... Tütsü ve sidik kokularının karışımı buram buram, burnumun kemiğini sızlatan cinsten. Unutmuşum pisliğin ve gürültünün insanı afallatan boyutunu, ama aynı zamanda da “daha dün buradaydım” hissi benimle. Sanki hiç ayrılmamışım Delhi’den. Bir şeyi ilk yaşamanın, tüm duyularınla ilk hissetmenin ayrıcalığı bakî. Zira, ikinci seferler hep bir aşinalık duygusuyla kol kola geziyor. Önyargısızlığın verdiği heyecanla, bilmenin verdiği güven farklı çizgiler çiziyor varlığımıza. Zamanla, keskin ve derin çizgiler, yumuşak ve sakin çizgilerle törpüleniyor, biz farkına bile varmadan.

Delhi sokaklarında bisiklet zilleri, motosiklet homurtuları, araba ve otobüs klaksonları dinmek bilmiyor. Bu ses kaosunda, anlık sessizlik boşlukları inanılmaz derecede değerli; alna düşen serin bir yağmur damlası gibi.

Hindistan’a geçen seferki gelişim, çok uzun senelerdir içimde büyüttüğüm bir rüyanın gerçekleşmesiydi. Bu rüyanın sahnelerinden öylesine etkilenmiştim ki bir girdaba girmiş gibi, kendimi o dayanılmaz çekime kaptırmış, onun dışına çıkamamıştım. Varlığımla orada, o anda olma farkındalığı çok yoğundu. Gördüklerimle aramda tülden bir büyü vardı ve benim bunu kelimelere ya da çizgilere aktarmam bu büyüye ihanet olacaktı. Birçok insan için bu aktarım süreci var olmanın ifadesi olsa da, ben o tılsımlı var oluşu kendi ellerimle başka bir noktaya taşımaya, daha doğrusu bozmaya kıyamamıştım. Bu sefer, her şey şeffaf; içinden geçiyorum.

Oldum olası, otel odalarını “kimler geldi, kimler geçti” duygusuyla paylaştım. Hele mekân, Delhi’nin eski, ucuz otellerinden birinin odası olunca, bu duygu insanın her yanını sarıyor. Yılların duvarlara üst üste yapıştırmış olduğu lekelere, tavandaki sayısız çatlak izlerine baktıkça, yıpranmışlığın kokusuyla birlikte, deli deli Delhi hikâyeleri geliyor insanın aklına, bedenim yorgunluktan sızmak üzereyken…

Sabah, Delhililer için her zamanki olağan olaylarla akıp gidiyor. Ben de bu akış içinde, bana inanılmaz gibi gelen ama onlar için günlük ve doğal olan Delhi sahnelerinden birini izliyorum ilgiyle. Otobüs duraklarında, umumi tuvaletlerin yanında, bir taraftan astığı çamaşırları kurutan bir Hintli, bir taraftan keyifle şarkısını mırıldanarak sabah banyosunu yapıyor. Bir an gözümde, benzer bir sahne Taksim otobüs duraklarının orada canlanıveriyor. Kendi kendime gülmeden edemiyorum, İstanbulluların hayret içinde dönüp dönüp baktıklarını hayal ettikçe… O arada, gözümün önünde iki araba çarpışıyor. Şoförler, arabadan bile inmeye gerek  duymadan, sanki hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar. Her şey ne kadar normal onlar için. Bense hem hayret, hem hayranlık içindeyim. Bizim kimseye kül bırakmayan, bıçkın Türk şoförlerini burada düşünemiyorum bile...

2007, Delhi

 
Toplam blog
: 78
: 427
Kayıt tarihi
: 01.11.11
 
 

Yaşam yolculuğu hepimizi farklı duraklarda indiriyor. Bu duraklara varmak için çeşitli eğitimler ..