- Kategori
- Siyaset
Demokrasi ve barış

Kant’ın politik yazılarından birine konu olan demokrasi ve barış kısaca şunu gerektirmektedir; uluslararası barışı tesis etmenin, savaşları önlemenin en önemli yolu, tek tek ülkelerde halkın yönetime dâhil olmasıdır, yani demokrasidir. Ona göre eğer halk ülkesinde yönetime katılırsa, o da savaş ve barış konusunda tercihini, savaşın yükünü malıyla ve canıyla doğrudan kendisi ödeyeceği için, barıştan yana yapacaktır. Bu durum pek çok ülkede gerçekleştiğinde ise, uluslararası barış da gerçekleşmiş olacaktır. Bu iş kurumsallaşsın diye de, bu şekilde demokratikleşen ülkelerin uluslararası bir birlikte biraraya gelip, örgütlenmelerini önerir.Fakat bu teoriyi savunanlar kadar elbette eleştirenler de olmuştur. Kısaca eleştirilerse uluslar arası sistemin anarşik bir yapısının olduğu yönündedir. Bu anarşik yapı devletlerin kendi güvenliklerini düşünmelerine neden olmuş böylelikle devlet silahlanmaya gitmiş ve güvenliğini daha çok tehlikeye sokmasına neden olmuştur. Savunan görüşler ise demokratik ülkelerde var olan uzlaşı kültürü ve karar alma süreçlerindeki benzer şeffaflık ülkeler arasında “biz” duygusunun oluşmasına neden olmuştur.
Demokratik ülkelerin sadece barışı kendi aralarında sağlayıp demokratik olmayan ülkelere ise düşmanca tavırlar sergilemeleri ve bunun yakın tarihte savaşla sonuçlanan birçok örneğini görmekteyiz. Fakat burada Kant’ın ortaya attığı demokrasi tezinin tam olarak demokratik olmayan ülkelere oturmaması bu eleştirinin savunma noktası olabilir. Bu ülkeler hala demokrasi savaşı vermekte hem kendi iç mekanizmalarına hem de dışsal güçlere karşı.
Kısaca demokrasilerin birbirleriyle savaşmamalarının nedenini birbirlerini meşru görmeleri olarak özetleyebiliriz. Bu devletler orta yol politikası benimsemiş ve bu politikanın dışına çıkılması durumunda eleştiriler yapılmaktadır. Böylelikle demokratik devletlerarası savaşlar söz konusu olmamaktadır çünkü ortada toplumsal uzlaşma ve ortak politika vardır.