Demokrasi ve leke

Bugün "milliyet.com.tr" yi incelerken "Hiçbir demokrasi böyle bir lekeyi taşıyamaz" başlığını görünce yazıyı okudum. Okumanızı tavsiye ederim. Kaleme alan ya da alanlar gayet güzel yazmışlar. Yazılan konular çeşitlendirilebilir. Bakış açıları farklı kişiler, konuyu sağından, solundan ele alarak başka pencereler açabilirler.

Benim dikkatimi çeken ve ele almak istediğim konu "Hiçbir demokrasi böyle bir lekeyi taşıyamaz” başlığı idi.

Leke’ nin anlamı; istenmeyen bir görüntü, olağanın dışında arızalı görüntü, bulunması istenmeyen bir iz, pasak, kir. Şeklinde tarif ediliyor.
Hayret, biz bu yaşadığımız topraklarda hep lekesiz demokrasi ile yönetildik de şimdi demokrasiye leke mi düştü?

Bırakın ülkemizi, yakın coğrafyada yaşayan insanlar olarak (gerek ön Asya, gerek Ortadoğu, gerekse Balkanlar) demokrasiyi özümleye bildik mi?

Şöyle de sorabiliriz, bizlere gerçek demokrasi gösterildi veya anlatıldı mı?

Lideri karizmatik. Amblemi güzel… Karizmatik liderin oturduğu merkezden, güvendiği adamlarından aldığı bilgilerle (?) seçtiği adaylardan oluşan bir siyasi yapılanmanın bulunduğu, burası önemli, o bölge insanın seçtiği değil!

Bir siyasi oluşum veya siyasi kişilerin peşinden bizler için sosyal, ekonomik, eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanlarında neler yapacağı yazılı programları okunmadan, değerlendirilmeden, gözü kapalı ölümüne kadar, dedirtecek şekilde gidildiği bir coğrafyada yaşayan insanlar için demokrasiden bahsedilir ve birde buna leke konursa denecek hiçbir şey yok.

1500 yıllardan sonra sistematik olarak aşılanan, özellikle son iki yüzyıldır da korku ve düşmanlık duyguları ile aşırı şekilde yoğrulan bu coğrafyanın insanları elbet kendini koruyacak bir kuvvet arayacak.

Bu kuvvet onlar için bilmedikleri, öğretilmemiş, çeşitli nedenlerle özümseyemedikleri demokrasi olabilir mi?

Cevabınız hayır ise…

Öyleyse ne olacak?

Elbet silahlı güç olacak. İster legal olsun, isterse illegal! Devletlerin silahlı askeri birlikleri ya da terör örgütü diye nitelendirilen oluşumlar.

Bundan çekinenlerde manevi duygulara, inançlara sarılacak. Kaçınılmaz! İnsanın yapısında var.

Bunun için yaratıcı ile kul arasına mutlaka birilerinin girerek, bu insanları yönlendirmesi mi gerekecek?

Bu gidişle demokrasi açıklık ilkesi, çoğulculuk ilkesi, katılımcılık ilkesi, temsil ilkesi, güçlerin ayrılığı ve adaletli davrama vb. ilkeleri tam ve eksiksiz uygulanmaz ise bu coğrafyada, bu iki güç kendine hep görev çıkartacak.

Bizler de lekeli mi, lekesiz mi? Tartışmalarıyla yatıp kalkmaya devam edeceğiz.