Demokrasinin temeli insan faktörüdür.

Yüzyıllar boyu dünya her bakımdan büyük değişikliklere uğramıştır. 

Hangi alana bakarsanız bakın, büyük bir değişim ve gelişme meydana gelmiştir. Ama demokrasi konusunda hala Platon'un ya da Aristo'nun demokrasi felsefesi örnek alınmaya çalışılır.

Antik çağda Demokrasinin tarifi yapılmış ve yüzyıllarca bu kalıp içinde kalınmıştır : " Çoğunluğun idaresi " temel felsefe olarak Demokrasiyi belirlemiştir.

Site devletlerinde halkın iradesinin iktidara eğemen olması normaldir. Ancak günümüzde halkın iradesi tek başına yeterli olamamaktadır. Halkın yanında bir çok güç demokrasiyi belirlemektedir.

Medya, sivil toplum kuruluşları, gelenekler, görenekler, sermaye sahipleri, yargı makamları, partiler, hükümetler demokrasiyi şekillendirmekte ve etkilemektedirler. Yani demek istediğim, "DEMOKRASİNİN TEMELİ, İNSAN FAKTÖRÜ' dür,

İDEAL İNSANLAR topluluğu olduğu zaman GERÇEK DEMOKRASİ olur.

Tabii ki bir toplumun tamamı ideal insanlardan oluşamaz. Ancak "insan olundukça" demokrasiye yaklaşılır.

Onun için, bir Hitler, Almanya'yı faşizme sürüklerken, bir filozof olan SİNELMAN, Finlandiya'yı en ileri demokratik ülkeler arasına taşımıştır. Bu verdiğim iki örnekte de liderlerin fonksiyonu ön planda görülüyor gibidir. Ancak esasında, bu örneklerde ön plana çıkan ve rejimi belirleyen halklar ve toplumlar olmuştur. Alman halkı faşizme prim vermeseydi Hitler tek başına ne yapabilir di ki? Finlandiya halkı bilinçli olmasa, Sinelman bu denli başarılı ve Finlandiya bugün en ileri demokratik ülkelerden biri olabilir miydi?

Hangi açıdan bakarsak bakalım, DEMOKRASİ' nin tesisinde insani nitelikler daima ön plana çıkmaktadır.

Onun için insana ve insan yetiştirilmesine çok ama çok önem verilmesi gerekir.