- Kategori
- Siyaset
Demokratik aşınım
Demokratik Aşınım
TÜSİAD’ın yeni başkanı Ümit Boyner, TÜSİAD 40. Genel Kurul toplantısında yaptığı konuşmada “Türkiye’nin sadece cari işlemler açığı, istihdam açığı yoktur; Türkiye’nin demokrasi açığı da vardır.” diyerek önemli bir konunun altını çizdi.
Türkiye; Ergenekon, Kürt Açılımı, DTP’nin Kapatılması, Ağca’nın Tahliyesi, Yeni Anayasa ve Dink Cinayeti’ni tartışırken, temelde bir demokrasi kargaşası yaşıyor. Çözüme kavuşmayan sorunların sebebi ise ne farklı düşünceler, ne de insanların birbirini anlamaması. Tek sorun: Demokrasinin yanlış algısı. Şimdi demokrasi nedir, desem ve tanımına girsem, sorunu çözmeye yardımcı olmayacak. Ki zaten sorun tanımda değil, algıda. İnanmazsanız, buyrun beraber bakalım: Demokrasi (TDK): Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık. Gördüğünüz gibi tanımda bir sorun yok. Halk egemenliği mevcut mu? Evet. Hayır derseniz, yanılırsınız; çünkü iktidar tamamen “halk egemenliğine dayalı yönetim biçimi” ile seçildi. Sandığa gittik ve oyumuzu kullandık. Yeni Anayasa, halkın seçtiği iktidar tarafından hazırlanmayacak mı? Evet. Bir de referandumla kabul edilirse süper bir demokrasi işlemiş olmuyor mu? Oluyor. Kürt Açılımı diye bas bas bağıran iktidar da demokrasi savunucusu, parti kapatıldığında konuyu kapatan da. Her şey tanıma ve kitabına uygun bir şekilde işliyor, kimse merak etmesin. Yalnız demokrasinin katılımcı, özgürlükçü ve sosyal demokrasi kanatları da var. Demokrasi, eşitliği getiriyor. Maalesef bunları es geçiyorlar. Ellerinde hiçbir somut veri olmadan suçlu damgası vurdukları ve aylarca içerde tuttukları insanlar da, iktidar partisine oy vermeyen halkın %50’si de demokrasi gazisi. Ya ifade özgürlüğünün savunucuları? Abdi İpekçiler, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar, Hrant Dinkler ve sayamadıklarımız? Onlar, özgürlük şehitleri. Özgürlük de demokrasinin bir parçası değil mi? Şimdilerde herkesin dilinde bir soru: Uğur Mumcu'yu kim öldürdü? Cevabı gerçekten basit: Abdi İpekçi’yi, Hrant Dink'i, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı ve diğer 58 gazeteciyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü, demokrasiyi kim öldürdüyse o. Aslında o da değil. Hepsini biz öldürdük. Hadi bizi de asın Adnan Menderes gibi Hasan Polatkan gibi.
Türkiye; Ergenekon, Kürt Açılımı, DTP’nin Kapatılması, Ağca’nın Tahliyesi, Yeni Anayasa ve Dink Cinayeti’ni tartışırken, temelde bir demokrasi kargaşası yaşıyor. Çözüme kavuşmayan sorunların sebebi ise ne farklı düşünceler, ne de insanların birbirini anlamaması. Tek sorun: Demokrasinin yanlış algısı. Şimdi demokrasi nedir, desem ve tanımına girsem, sorunu çözmeye yardımcı olmayacak. Ki zaten sorun tanımda değil, algıda. İnanmazsanız, buyrun beraber bakalım: Demokrasi (TDK): Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi, el erki, demokratlık. Gördüğünüz gibi tanımda bir sorun yok. Halk egemenliği mevcut mu? Evet. Hayır derseniz, yanılırsınız; çünkü iktidar tamamen “halk egemenliğine dayalı yönetim biçimi” ile seçildi. Sandığa gittik ve oyumuzu kullandık. Yeni Anayasa, halkın seçtiği iktidar tarafından hazırlanmayacak mı? Evet. Bir de referandumla kabul edilirse süper bir demokrasi işlemiş olmuyor mu? Oluyor. Kürt Açılımı diye bas bas bağıran iktidar da demokrasi savunucusu, parti kapatıldığında konuyu kapatan da. Her şey tanıma ve kitabına uygun bir şekilde işliyor, kimse merak etmesin. Yalnız demokrasinin katılımcı, özgürlükçü ve sosyal demokrasi kanatları da var. Demokrasi, eşitliği getiriyor. Maalesef bunları es geçiyorlar. Ellerinde hiçbir somut veri olmadan suçlu damgası vurdukları ve aylarca içerde tuttukları insanlar da, iktidar partisine oy vermeyen halkın %50’si de demokrasi gazisi. Ya ifade özgürlüğünün savunucuları? Abdi İpekçiler, Uğur Mumcular, Ahmet Taner Kışlalılar, Hrant Dinkler ve sayamadıklarımız? Onlar, özgürlük şehitleri. Özgürlük de demokrasinin bir parçası değil mi? Şimdilerde herkesin dilinde bir soru: Uğur Mumcu'yu kim öldürdü? Cevabı gerçekten basit: Abdi İpekçi’yi, Hrant Dink'i, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı ve diğer 58 gazeteciyi, düşünce ve ifade özgürlüğünü, demokrasiyi kim öldürdüyse o. Aslında o da değil. Hepsini biz öldürdük. Hadi bizi de asın Adnan Menderes gibi Hasan Polatkan gibi.