- Kategori
- Güncel
Deniz Baykal ve CHP kurultayı
Siyasi liderler arasında Sayın Deniz Baykal’a bakış açımın farklı olduğunu çeşitli yazılarımda vurguladığım bilinmektedir. Sayın Deniz Baykal'ın siyasi deneyimi ve bir liderde olması gereken bilgiler açısından donanımı, Türk siyasi hareketinde önemli bir karizma olduğu tartışılamaz. Dünyada yaşayan liderler arasında da en deneyimli lider olduğunu söyleyebiliriz.
Sayın Deniz Baykal İle Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’nun görüşmesinden sonra, Sayın Deniz Baykal’ın açıklamalarını izleyince duraksadım. Yaptığı değerlendirmelerinin doğru olduğuna inandığım halde, bu değerlendirmeler doğrultusunda hareket edilmesinin, parti açısından yararlı olmayacağını düşünmeye başladım.
Sayın Deniz Baykal’ın başkanlıktan istifa etmesine neden olan olay henüz aydınlanmamıştır. Olayın çirkinliği bir tarafa, olayı tezgahlayan gücün kim olduğu açıklığa kavuşmamıştır. Bu komplonun sahipleri parti içi midir, parti dışı mıdır açık kanıt yoktur. Sayın Baykal istifa etmemiş olsaydı, kimsede istifaya zorlayamazdı. Toplumsal değer açısından siyaset yapması güçleşecekti. Her söylemi ve hareketi karşısında, o görüntülerin değerlendirmeleri ortaya konulacak ve polemik yapılacağı açıkça ortadadır. Kendiside bir televizyon programında iktidar tarafından kullanılmaya başladığını ima etmiştir. "Türk aile değerlerinde bu olayı kimseye masum gösteremez " şeklindeki tümceler, basında yer almıştı. Batı toplumunda bu değerler aşıldığı için, İtalyan başbakanı Silvio Berlusconi’nin eskort kızlarla macerasına gülüp geçiliyor.
Sayın Baykal’a düzenlenen komplo, Türkiye de gerçekleştirilen ahlaki bir darbedir değerlendirmesini de yapabiliriz. Sayın Baykal’ın örgüt içindeki gücü bilindiği için, partinin liderliğinden ancak bu komplo ile uzaklaştırılacağı düşünülmüştür ve düğmeye basılarak gerçekleştirilmiştir.
Bu komployu aydınlatmak CHP ye düşen en önemli görevdir. Aydınlatılmadığı takdir de kuşkuların artacağı gerçeği unutulmamalıdır. İktidar adayı bir partinin, bilgilere ulaşabilme açısından örgütünün yetersizliğinin ortaya çıkması da ayrıca tartışma konusu olacaktır.
Yeni beklentiler ve ortamların liderleri doğurduğu sosyal bir olgudur. Sayın Baykal, niteliklerine güvendiği Sayın Kılıçtaroğlu ile Gürsel Tekin'ini, belediye seçimlerinde İstanbul'u yönetmek için aday göstererek halktan oy istenmiştir. Seçim kazanılmamış olsa da, alınan oy büyük başarı olarak görülmüştür. Halk arasında Sayın Kılıçtaroğlu’na partinin üst örgütünde aktif görev verilmesi görüşü ağırlık kazanmıştır. Bazıları Sayın Baykal'dan sonra genel başkan olarak düşünülecek ilk isim olarak nitelendirilmiştir. Sayın Baykal muhalifleri ise, Kılıçtaroğlun'u Baykal'a karşı hareket etmesini teşvik etmişlerdir.
Sosyolojik süreç, beklenmeyen olaylar karşısında hızlı işlemiş veya işletilmiştir. Komplo olayı sonrası Sayın Baykal’ın liderlik için sayın Kılıçtaroğlu'nu işaret ettiği de gazete haberlerinde yer almıştır. Sayın Baykal fanatikleri (Ben fanatik olarak değil beklentilerini Sayın Baykal ile gerçekleştirecek grup olarak algılıyorum) gençleri Sayın Baykal'ın bahçesine toplamışlardır. Türk toplumunun değerler sisteminde, o komplo açığa çıkarılıp çirkinlikler ortaya dökülmedikçe, komploya kurban giden hangi lider olur ise olsun, meydanlarda siyaset yapabilmesinin etki alanı daralmıştır. İnandırıcılığı zayıflamıştır. Sayın Baykal bu gerçeği hepsinden önce değerlendirerek istifa etmiş, ısrarlara aldırış etmemiştir. Onun hedefinde, komplonun aydınlatılması olduğu bilinmektedir.
CHP de ikinci darbe tüzük darbesidir. Ahlakı darbede birden çark eden Önder Sav gurubu, tüzük darbesi ile darmadağın olmuştur. Komplo olayı Sayın Baykal'ın saygınlığını azaltmamış, partilinin gözünde bir bilen ve ağabey rolü biçilmiştir. Hatta kiminin gönlünde Cumhurbaşkanı adayı olarak görülmektedir. Son yılların dünya liderleri arasında saygınlığı ve etki alanı geniş olan bir Cumhurbaşkanı olabilir. Sosyalist enternasyonal gurubunun içinde, teori ve pratik konusunda ondan nitelikli liderinin olmadığını da söyleyebiliriz.
Önder Sav grubunun, tüzük uygulamasıyla parti örgütünde etkinliklerinin kaybolacağını anlayınca feryatlar başlamıştır. Tüzüğün uygulanmasını isteyen ve partinin hukuki durumunu kurtarma yönünde Sayın Baykal’ın uyarısı amacına ulaşmış ve buruklaştığı kadronun etkinlik alanını da daraltmıştır.
Sayın Kılıçtaroğlu muhalefeti polemik yaparak yürütmektedir. Ekonomik bilgisinin ötesinde , sol kültür açısından yetersizliği , uygulamalarda ikircikli davranışları ortaya çıkarmaktadır. Bu ikircikli davranışlar, parti ekseninde kayma gibi algılanmakta ve bazı kuşkular ortaya çıkmaktadır. Sayın Kılıçtaroğlu iktidara susamış sosyal demokratları iktidara taşıya bilmek için, muhafazakar değerler içerisine sıkışan halkın ufkunu genişleterek, oylarına talip olmaya çalışmaktadır. Bu pragmatik süreç, iyi işletilemez ise sağlıksız sonuçlar doğurabilir. Ancak, İktidar olunmayınca da toplumsal değerlerin düne göre daha tutucu değerlere kaydığı gerçeği de ortadadır.
Tüzüğün ortaya çıkardığı süreç sonunda yapılacak kurultayda, kanımca Sayın Baykal'a düşen görev, partinin ideolojisi ile halk katmanlarına ulaşmada izlenecek yöntemlerin değerlendirilmesi olmalıdır. Sayın Baykal hiç bir grubun adamı değildir, grubu da olmamalıdır. Liderliği gruplar üzerinde bir değerdir. Bazılarının milletvekilliğini garantilemek için Baykal'ın gölgesine sığınmaları zarar verebilir. Komplo olayı aydınlanmadan ve etki alanı sıfırlanmadan Sayı Baykal'ın yönetime talip olması, toplumsal değerler açısından sağlıksızdır. Halkta yaratılacak bu ne hırs ve öç değeri, toplumsal kabul görmez. Sosyal süreçler Baykal’a liderlik yolunu açsa bile, bu süreç bir kaç yılı geçmeyeceği gerçeği de unutulmamalıdır. Uzun ömürler dileriz, ama yaş faktörü önemli bir olgudur.
CHP kadrosu ve seçmenleri ile ülkenin aydınlık yüzüdür. Parti örgütünde görev almayan binlerce seçmenin niteliği, görev alanlardan az olmadığı gibi daha fazla olanları da vardır. Sayın Kılıçtaroğlun'dan kat kat bilgili seçmenler ortadadır. Mevcut milletvekillerinin hepsi değişse bile, yeni gelen milletvekillerinin bilgi ve donanımları onlardan eksik değildir. Bu nedenle, kendini partinin olmazsa olmazı gören kişiler var ise, bu hastalıktan kurtulmalarını öneririm.
Sol seçmen Baykal taraftarı, Önder Sav taraftarı, Kılıçtaroğlu taraftarı gibi söylemlerinden ve gruplardan bıkmıştır. Kimin milletvekili olması, kimin örgütü yönetmesi için seçilmesi seçmen için önemli değildir. Seçmenin beklediği, çıkar çatışmalarından arınmış, tüm aydınlık güçlerin iktidara yürüyüşünü sağlayacak bir hareketi gerçekleştirmektir. Bu hareket, Sayın Baykal’ın üstlenmesi gerektiği rolün ortamını sağlayacaktır.
Sayın Kılıçtaroğlu'na düşen önemli görev, herkesi kucaklayacak bir örgüt yapılanmasını gerçekleştirerek, seçmeni aydınlık Türkiye yolunda yürümek değil, koşmasını sağlayabilmesidir. Sayın Baykal’ın uyarılarını dikkate alarak, örgütün katılımını gerçekleştiren demokratik bir yapı oluşması için çaba harcanmalıdır. Türkiye’nin aydınlık yüzü, Haziran 2011 seçimlerinde başarısızlığın sonuçlarını düşünmek bile istemiyorlar. 14.12.2010