- Kategori
- Futbol
Deniz Çoban’ın özrü ve 'özürlü' hakemler...

Kasımpaşa-Rizespor maçı sonrası...
Rıza Çalımbay, yayıncı kuruluşa konuşurken, hakem Deniz Çoban, birden araya giriyor, başlıyor özür dilemeye.
Beklenmedik, şaşırtıcı bir durum var ortada. Bir hakem, yaptıklarından duyduğu pişmanlığı dile getirme gereği duyuyor; başkalarının gölgesine sığınanlara inat, ekranda görünüyor. İyi maç yönetmediğini, ters kararlar verdiğini, son saniyelerde bir penaltı uydurduğunu kabulleniyor.
Rıza Çalımbay, Deniz Çoban'ı teselli etmeye çalışıyor; ama o, dolu...
Sonuç?
Rizespor, o penaltıdan atılan golle beraberliği sağladı.
Yani?
Atı alan, Üsküdar’ı geçti!.
(Kweuke, kendini yere bırakırken, kaleci İsaksson'un baldırına basıyor; sarı kart göreceğine, penaltı çalan “düdük”le ödüllendiriliyor. Topu kucaklayan, kimseye vermeyen Kweuke, penaltıdan beraberlik golünü atıyor.)
Uydurulan penaltıyla, Kasımpaşa’nın gitti mi 2 puanı...
*****
Deniz Çoban, özür dilediği için “alkış” alıyor.
Kasıtlı kararların tavan yaptığı bu haftalarda, o, hiçbir şey olmamış havasında, suskunluğu yeğlemedi.
Ama özür dilemekle de “kötü örnek” olmuştur!.
“İnadına hata” yapan, başkalarına “sahte kâr” sağlayanlar ve onların “hami”lerin bundan rahatsız olmadıklarını kim söyleyebilir?
(Hakemler için, “dinlendirme”nin dışında, “hata”nın derecesine göre, bir başka ceza olmalı. Yoksa, “dinlendirme”, “yarım ödül” olur. Futbolcunun, faul yaptığında, kart gördüğünde, sığındığı gerekçeyi kabul etmeyen, “yapmayaydın, etmeyeydin” gibisinde sözlerle karşı çıkanın, “göremedim”e sığınması kabul edilemez!
Göremedim, ne demek?
Mahkemeye düşen, bunun suç olduğunu bilmiyordum, dediğinde kurtuluyor mu?)
*****
Daha Lig’in başı; sonu nasıl gelecek?
İşte, en göze batanlardan Halis Özkahya’ın pazar günü yaptıkları.
“İyi hakem olmasa, UEFA, maç verir mi?” gibisinden bir soruya sığınmak, sonrasında, kollayıcı tavrı sürdürmek, aman düzenimiz bozulmasın havasının açığa vurulmasıdır.
Söylenecek söz kalmayınca, hakemlere o kadar yüklenmek olmaz; yoksa, maç yönetecek hakem bulamayız, hakemlerle o kadar uğraşmayalım, deniyor.
İyi de, gördüğünü görmeyen, görmediğini gören olursa... Sarı kartı var diye, futbolcuyu sahada tutmak için, başka sarı kartlık durumlarını es geçiyorsa...
Ödülün olduğu yerde, “görev kusuru” cezası da, caydırıcı olmalı.
*****
Deniz Çoban’ın, geçmişte “kusursuz maç” yönettiğini söylemek mümkün mü?
Buna kimse, “olumlu” yanıt veremez. Ancak, düne değil, bugüne bakmak gerekir. Deniz Çoban’ın, zaman içinde değiştiğini, “hata”larını dile getirme olgunluğuna eriştiğini söyleyebiliriz. Belki de, artık, hakemlikten bir beklentisi kalmamıştır.
Deniz Çoban, “Belki çok yanlış yapıyorum, belki kariyerimin sonuna geliyorum!” demekle, “hata”larının değil, özür dilemenin sonucuna katlanacağını ifade ediyor.
Deniz Çoban’ın özür dilemesi, anlamlı ve önemlidir. Gösterdiği yüreklilik, maç sonrası, canlı yayında sıcağı sıcağına, “hatalı” kararları için, iki takımdan özür dilemesi, kutlanmayı hak ediyor.
Özür dilemek, sonuçta, erdemli bir davranıştır.
Son söz:
Artık, “inadına hata” yapan, bunlara karşın onları koruyan, “dinlendirme”nin dışında, doğru dürüst yaptırımlardan kaçınanlar düşünsün!.
https://www.facebook.com/turgutcelik
https://twitter.com/#!/turgutcelik