- Kategori
- Şiir
Deniz

deniz gezmiş
Gidişin
son yeşil yaprağın düşmesidir toprağa
yalnızsın çırılçıplak darağacında
üşür mü bu ağaç yapraklarını döktüğünde
titrer mi gövdesi senin gibi,
poyraz vurduğunda en kuytu boşluğuna kadar
öfkem ,kılcal damarlarında azar.
peki soluksuz kalır mı benim gibi?
sicim sıktığında son nefesini.
boynunda ki sicim direncin madalyasıdır
kulağımı tırmalayan kahpe gülüş
kurt köpeği salyasıdır.
cellat ne kadar sakindi oysa
ne kadar da umarsız
sen gözlerini dikmişken şafağa
bu kadar mı ezbere yollanır bir fidan ayrılığa?
çakallar didişir ufkunda
akbabalar etçil bir rüyada
deniz manzaralı bir ölümü izler kirli gözleri
ölüm değil ,insanlığa zulüm.
ciğerlerimde tarifsiz bir acı
aldırma rahat uyu sen
türküler yanlızlığının ilacı
onurlu kavgamın en tepedeki tacı
son çığlığın yaşamımın mirası.
sen saltanat kalelerini ardına kadar sarsan
yeşil parkalı adam.
suçu neydi
gölgesi rüzgara karışırken darağacında
özgürce yaşamak arzusu
özgür bir bayrak altında
eceliyle ölmeli insan
coni mermisinden sakınmadan
kıyılarında balıkçılar gezinmeli ,ağlarında bin yakamaz
güverteleri bin ceset düşman gemileri değil, bayrakları istavroz
sen bal badem yerken
ben açlıktan ölmemeliyim sersefil
tarlada çöpe dökülen mahsül,şehirde neden mutfak yakan bir fitil.
kayırma değil
torpil değil
onun bunun adamı uşağı hiç değil
ehil olmalı başta ,ehil!
ama gel görki öldürdü onu bu şehir!
esir düşlerin hoyrat çığlığı
özgür dağların çelikten ıslığı
yitip gitti bir şafak vakti
darağacı dar geldi ölümüne
sancısı kapladı tüm çağı.
ölü bir meyvedir darağacında ayrılık
yüreklerde bir acayip korku
anlaşılmaz bir sığlık
tutanaklar
adaleti şahdamarından kopartan bir ısırık.
darağacı ben ve sicim
sana bu yazdıklarım ne ilktir ne de sondur biriciğim
kayalıkta açan çiçeğim
sert iklimim
yanık ezgim
nefesim...
deniz'im...
Necati Eren GÜREL
15 mart 2006