Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Mayıs '08

 
Kategori
Felsefe
 

Denizin dalgalarıydı düşlediğim...

Denizin dalgalarıydı düşlediğim...
 

Yakalandığında su tüneliyle sonlanır ayaktalığın...


Sörfçüyü izliyorum kıskanarak. Kayıyor... sanki deniz üstünde yürür gibi... Dimdik, gergin, kararlı, güçlü… Meydan okuyor hırçın denize... sanki dalgalarını dizginlemiş gibi. Kaptırıyorum kendimi onun dünyasına… Karaya vurmuş durumdayım ya… Başlıyorum onunla beraber kaymaya, denize olan özlemimle… Hayallerime de demir attıramam ya…

Deniz öfkeli, dalgalar dağlar gibi. Kıvrılarak geliyor.. üstüme üstüme… Yanlamasına kayıyorum, kıyıya giderek yaklaşan dalganın paralelinde. Bir kovalamaca bu. Yakaladığımda kıvrılan dalganın sakin oluğuna sığınarak meydan okuyorum, üstümde dönen tonlarca suya... Hızına uyum sağladığımda ise bittiği yere kadar kayıyorum dalganın sahile koşan kırılma noktasında… Zafer kazanan Troyalılar gibiyim...

Dalgalar öfkeli… dalgalar kızgın… birinin bittiği yerde diğeri başlıyor…sanki kendini var eden denizden kurtulmak istercesine…sanki karaya hasretmişçesine.. Yelpazelenen gelgitler birbiriyle yarışıyor, çekilenin boşluğunu doldurmak için. Köpürmüş öfkesinin bitmesine tahammülü yokmuşçasına.

Dalgaların grileşen koyu karanlığına dalıyorum... Hızla geliyor... bu defa gözüne kestirmiş gibi... Öfkesini yoğunlaştırmış… köpükten dişleriyle saldırıyor... yutmak istercesine… bir anlık dalgınlığımdan yararlanıyor… tonlarca suyun ağırlığıyla eziliyorum… Nefesim tükeniyor, hava yerine su soluyorum, boğulacak gibiyim… korkmuyorum, biraz sonra üstümden çekileceğini, beni dışarı atacağını bilmenin huzurlu sakinliğindeyim... demek ki böyle oluyormuş demekyten kendimi alamayarak...… Yine de kâbus gibi… Kaçıncı batışım bu... kaybederek kendimi yokluğun huzur veren sonsuzluğunda… Bir gün sonsuza kadar çıkamayacağımın bilincinde olarak…

Sakinleştiği yerlerde renginin, korkunun griliğinden mavimsi yeşilin huzur verici dinginliğine dönüştüğünü fark ediyorum… Güven içindeyim. Güce karşı verdiğim şaveştan kazandığım başarının zaferini kutluyorum, … Gururla bakıyorum arkama... en yüksek, en hırslı dalgayı gözüme kestirerek... sanki ezeli rakibimmiş gibi… Yüksekliğine, görkemine meydan okuyorum, devrile devrile gelmesinden korkmayarak… Buradayım... gel diye…

Tüm ayartıcılığıyla hırçınlaştığını hissediyorum “gel” diye tahrik edercesine. Ayaklarımı kaplayan beyaz köpükleri, canavarın ağzından çıkan öfkesine benzeterek yürüyorum yalaya yalaya bitiremediği kumsalın kıyısında… Uzanamayacağını bilmenin rahatlığıyla, meydan okumanın gururunu yaşıyorum… Biraz dinleneyim.. çabuk gelen özlemin zorlamasıyla.. dönüşüm sanadır diye düşünerek.

Arzulu heyecanın verdiği zevkle karışık… içime çekiyorum kokusunu.. yosunumsu tuzlu tadını alarak… susuzluğumu gidermek istercesine… Aşk gibi… bıktırmıyor.. doyurmuyor... vazgeçirmiyor… heyecan veriyor.. yaşama sevinci veriyor…kör ediyor.. bağımlı kılıyor... Duygular köleleşmiş hem de gönüllü… Tanrım… renkler birbirine karışmış.. susuzluk dinmiyor… heyecan dorukta… adrenalin kaplamış tüm damarlarımı... yürek çarpıntısı saç tellerimde… Yaşamın zevki bu mu?

Sörfümü her kaptığımda yeni heyecanlar, yeni ufuklar, yeni dalgalar… hem de hiç biri diğerine benzemeyen… deli gönül… çöz ipini bileğinden, kayarsa kaysın ayağından… dalganın en yükseğinde olacaksa… Nereye kadar mı? Dalganın bittiği yere kadar… Nereye kadar mı? Sörfümün ayaklarımdan kaydığı yere kadar... koyu gri mavilikte giderek kararan sonsuzluğa kadar...

İşte öylesine bir yazı oldu… Karaya vurmuşluğumun özlemini ifade eden… Dayanamadım, çözüverdim duygularıma attığım demirin iplerini… Bindirdim gönlümü sörfe, hayalimin dalgalı ufuklarında dolaşmanın zevkini yaşayarak… Tanımlamaya çalıştığım hırçınlığın “brooklyn by the sea” nin akışkan coşkusuyla daha da güzelleşeceğini umarak.

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..