Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

06 Nisan '10

 
Kategori
Spor
 

Denizli İle Yola Devam

Denizli İle Yola Devam
 

Yıldırım Demirören’in Mustafa Denizli’yi takımın başında tutma çabaları son yapılan görüşmelerin olumlu geçmesi ile sonuç vermiş gibi görünüyor. Geçtiğimiz hafta içinde, bu sene sözleşmeleri sona eren, Rüştü, İ.Üzülmez, İ.Toraman, Yusuf ve U.İnceman ile nikâh tazeleyen Beşiktaş yönetiminin tecrübeli teknik adam ile de prensipte anlaşması, mevcut kadro ile yola devam etmeye kararlı olduğunu gösteriyor.

Denizli’nin Gelmesi Yanlış Kalması Doğru

Her şeyden önce geçen sene, Mustafa Denizli’nin bir hafta önce televizyon programlarında yorum yaparken ansızın Ertuğrul Sağlam’ın yerine takımın başına getirilmesi doğru bir karar değildi; geçen yıl siyah beyazlıların şampiyon olmasına rağmen. Bunun iki nedeni var: birinci neden geçen yıl M.Denizli’nin Galatasaray ve Fenerbahçe’den sonra Beşiktaş’ı da şampiyonluğa ulaştıran teknik adam unvanını alma isteği ve buna bağlı heyecanın bu sene yiirilmiş olması ikinci neden ise Ertuğrul Sağlam’ın Bursaspor gibi vasat bir takımla siyah beyazlılardan daha başarılı bir performans göstererek teknik direktörlük anlamında rüştünü kanıtlaması.

Ancak, geçmişi unutup bugüne bakacak olursak, teknik direktör kıyımının büyük takımlarımızın en büyük sorunlarından biri olduğu düşünüldüğünde Beşiktaş’ın Denizli ile yola devam kararı kabul edilebilir bir karar olarak göze çarpıyor. Zira her ne kadar siyah beyazlılar sezon başından beri, taraftarları memnun edecek bir futbol sergileyemese de mevcut teknik kadro ile yola devam etme kararı hem belirli bir istikrar yakalanması hem de olası bir teknik direktör değişikliğinde kaybedilecek süreyi engellemesi açısından oldukça önemli.

Velhasıl Beşiktaş yönetimi başta teknik adam olmak üzere takımın iskeletini bozmayarak bir anlamda kendilerinden memnun olduğunu göstermiş oldu. Peki ama taraftar yönetimin bu kararından, hatta yönetimin kendisinden memnun mu?

Ve Tanrı Messi'yi Yarattı

Aslında bu bölümü Messi'nin son Zaragoza maçındaki olağan üstü performansı sonrasında yazmıştım ama Arjantinli'yi bu gece Arsenal karşısında göz kamaştırırken görünce bir kez daha aynı şeyleri söyleme gereği hissettim.

Yaşım itibariyle Pele’yi hiç canlı yayında izleme fırsatım olmadı, Maradona’nın da son dönemlerine yetiştim. Bu futbol virtüözlerini izleyememiş olmak beni her seferinde oldukça üzüyordu ki bizim neslin idmanına o yetişti: Lionel Messi.

Arjantinli oyuncunun dünyaya futbolcu olmak için geldiğine hiç kuşku yok; zira kendisine futbolcu olmasa ne olmak istediğini soran gazetecilere verdiği “yine futbolcu olurdum” yanıtı onun hayal ve gerçeği buluşturabilmiş nadir insanlardan biri olduğunu açıkça kanıtlıyor. Bir insan hayali ve gerçeği buluşturabildiğinde o an duyguları ve duyuları ortadan kalkar, içinde bulunduğu ortam ve yaptığı iş ile bütünleşir ve adeta boyut değiştirir. Bu sırada onu seyredenlere düşen de açık bir ağız, şaşkın gözler ve çaresizce birbirine vuran bir çift el olur; işte Messi ve onu seyredenler.

Meşin yuvarlağın peşine daha beş yaşındayken düşen bu kadife ayakların sahibi, sekiz yaşında ilk transferini gerekleştirerek New’s Old Boys’a transfer olurken bundan dört sene sonra ortaya çıkan sağlık problemi nedeniyle adeta yıkılmış, kendini bildiğinden beri ayağında olan futbol topundan ayrılmak düşüncesi sadece onu değil tüm ailesini derin bir üzüntüye boğmuştu. Vücudu yeterince büyüme hormonu üretemeyen Messi’nin bir tedavi şansı vardı ancak bunun için gerekli olan aylık 900 Dolarlık tedavi masrafı, kendi geçimlerini zor sağlan bir fabrika işçisi baba ile gündelikçi bir anne için karşılanamayacak kadar çoktu.

İşte tam da bu sıralarda ortaya çıkan ve Messi’nin sahip olduğu yeteneğin farkına varan Barcelona sportif direktörü Carles Rexach, Messi’nin tedavi masraflarını üstleneceklerini ve bu oyuncuları takımlarında görmek istediklerini söylediğinde 17 yaşında olan Lionel, kelimenin tam anlamıyla yeniden doğuyordu. O andan itibaren adeta kendine gösterilen güveni boşa çıkarmamak için yaparmışçasına devamlı gelişme kaydeden ve bugüne kadar geçen süre zarfında

  • La Liga’da forma giyen en genç futbolcu,
  • La Liga’da gol atan en genç futbolcu,
  • Birçok turnuvada en iyi oyuncu,
  • 2009 altın top sahibi,
  • Şampiyonlar Ligi gol kralı

ve benzeri birçok unvana sahip olma başarısını gösteren Arjantinli yıldız, görünen o ki sağlıklı olduğu sürece yeryüzünde alınmadık kupa, ulaşılmadık başarı bırakmayacak.

Bugün boyu 1.70cm’den kısa olan bu futbol devini izlemek sadece Barcelonalılar değil aynı zamanda Real Madridliler; sadece Arjantinliler değil aynı zamanda İngilizler ve sadece İspanyollar değil aynı zamanda bu gezegende yaşayan tüm futbol severler için sahip olunan en büyük futbol zevklerinden biri.

Evet, Pele’ye yetişememiş veya Maradona’nın son demlerine şahitlik etmiş olabilirim ama son iki sezondur izlediğim Messi’nin en az izleyemediklerim kadar büyük bir futbol makinesi olduğuna hiç şüphem yok.

  • Dünya futboluna Messi’yi kazandırdığı için Carles Rexach’a,
  • Messi’ye çocuk yaşta güvendiği için Frank Rijkaard’a ve
  • hiç üşenmeden her maç sergilediği resitaller için Lionel Messi’ye sonsuz teşekkürler.

Dilerin Allah Messi’yi korur ve bize onu uzun yıllar izleme fırsatı verir.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara