Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ekim '12

 
Kategori
Psikoloji
 

Depresyonla ilgili tartışmalar

Depresyonla ilgili tartışmalar
 

Ben psikolog veya psikiyatrist değilim. Benim amatörce öğrendiklerim psiklog ve psikiyatristlerin yazdıkları kitaplardan, yaptıkları belgesel DVD’lerden ve verdikleri seminerleden geliyor. Depresyon konusunda yapılan itirazlardan biri depresyonun düşünce tarzı ile ilgisi yoktur dış olaylarla ilgilidir diyor. Doğru depresyonun sebebi birtek düşünce tarzına indirgenemez. Depresyonun türleri ve çeşitli sebepleri var klinik psikolog ve psikiyatristler daha iyi bilirler. Birçoğunda organik sebeplerden dolayı özellikle serotonin ve / veya dopamin neurotransmitterlarının beyinde düşük olmasından kaynaklanan depresyon türleri var. Yani hiçbir dış ve üzücü olay olmadığı halde bu düşüklük nedeniyle depresyona girebilenler var. Bazen bu neurotransmitterların seviyesini yükseltmek için çeşitli anti depresan ilaçlar veriliyor. Ama klinik psikolojinin ve psikiyatrinin çeşitli dalları arasında hiç bitmeyen bir tartışma var : iİaçla tedavi edilebilen bir çok depresyon türü ilaçsız olarak doğru terapi yöntemleri ile de tedavi edilebiliyor çünkü doğru düşünce ilaç gibi beynin yapısını değiştirebiliyor. Bu da demektir ki yanlış düşünce tarzı da beynin yapısını zararlı şekilde değiştirip depresyon yaratabiliyor. Düşüncenin beynin organik yapısını değiştirdiğini kanıtlayan birçok bilimsel çalışma var. Sonuçta birçok depresyon türünde ilaç ve terapinin birlikte kullanılmasının en etkili tedavi yöntemi olduğunda mutabık kalınıyor. Henüz tartışmalı olan manyetik rezonans vb gibi birçok başka yöntem de var.

İnsanların olumsuz düşünce alışkanlıklarının onlarda depresyon yaratabileceğini söylemek onların karakterini küçümsemek demek değilidir, hepimizin yaşayabileceği çok yaygın bir durum. Her üzüntü ve can sıkıntısı depresyon değildir. Bunun teşhisini iyi niyetli ve deneyimli klinik psikolog ve psikyatristler koyarlar. “Depresyonu dış olaylar yaratır düşünce tarzı ile alakası yoktur” görüşüne gelince, olumsuz dış olaylara verilen tepkidir depresyonu belirleyen dış olayların kendisi değil. Bir yakınını kaybeden,işten çıkarılan, evi yanan, çocuğu ölümcül hastalığa yakalanan kimse sevinmez, sevinirse akli dengesi yerinde değildir. Herkesin başta üzülmesi normaldir. Ama örneğin işten aynı koşullarda çıkarılan iki kişiden birisi :” Mahvoldum artık kesinlikle iş bulamam” diye kendisine sürekli tekrar edip bunalıma girip iş bulamazken diğeri “ İş bulmak çok zor, ekonominin durumu iyi değil ama sistemli ararsam iyi bir iş bulabilirim” diyerek işsizlik üzüntüsünü çabuk atlatıyor, depresyona girmiyor ve iş bulabiliyor. Çocuğu ölümcül hastalığa yakalanan her annenin üzülmesi normal, ama hepsinin aynı duruma gösterdikleri tepki farklı bazıları depresyona girip çocuğuna yardım edemiyor bazı gerçek hayat hikayelerinde olduğu gibi üzülen anne çözüm için ne yapabilirim diye düşünüyor üzülüyor ama depresyona girmiyor doktor doktor dolaşarak sonunda çocuğunu kurtarıyor. Kurtaramasaydı dahi düşünce tarzı farklı olduğu için üzülür ama depresyona girmezdi. Atatürk’ün meşhur vecizesi : “ Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim” Sözü tamamen yıkılmış ve işgal edilmiş bir ülkenin küllerinden yeniden doğmasını sağlayan düşünce tarzıdır. Atatürk deseydiki :”Mmahvolduk, durum çok umutsuz, kesinlikle yapabileceğimiz birşey yok. “ o zaman hiçbirimiz mevcut olmaz ve burda bu konuyu tartışıyor olmazdık.

Düşünce tarzının depresyonun ana sebeplerinden biri olduğu psikoloji / psikiyatride kesinlikle kanıtlanmış birşey. “Depresyon sadece dış olaylarla ilgilidir düşünce tarzıyla alakası yoktur” iddiasında olanların şu soruya cevap vermeleri gerekir : “ Neden aynı olumsuz olaya maruz kalan farklı insanlar farklı tepkiler veriyorlar ? “ Bu görüş bir ego savunmasıdır : “ Depresyondaysam suç bende değil, suç başıma gelen olaylarda” Suçlu olmak sözkonusu değil, depresyonda olmak bir kabahat değil. Psikolojide buna “ Victim thinking” yani kurban mentalitesi deniyor. Çok zor koşullar altında yaşayıp da başarılı olan insanları ayıran özellikleri bu zorluklara rağmen hayata umutla bakabilmeleri ve hayatta önemli amaçlarının olmasıdır. Bu da tamamen düşünce tarzı ile ilgili birşey. Psikoterapide son yıllarda en öne çıkan yöntem Bilişsel Davranışsal Terapi yöntemidir. Çünkü insanda oluşan ve depresyon yaratan irrasyonel temel inanç ve düşünceleri değiştirerek doğru düşünce alışkanlığı yerleştirmeyi bu sayede depresyonu tedavi etmeyi hedefler. İlaç tedavisinden daha etkili ve kalıcı olduğu kanıtlanmıştır. Son zamanlarda facebookta depresyonun bir hastalık olmadığına dair bir gönderi dolaşıyor kesinlikle doğru değil hiçbir bilimselliği yok. İlgileniyorsanız size Martin Seligman’ın Öğrenilmiş Çaresizlik ve Öğrenilmiş İyimserlik kitaplarını öneririm. Bir de Judith Beck’in Bilişsel Davranışsal Terapi. İkisi de Bilişsel Davranışsal Terapi’nin önde gelen isimleridir. Judith Beck Bilişsel Davranışsal Terapi’nin kurucusu Aaaron Beck’in kızıdır. Elbette Psikoterapi’de Bilişsel Terapi’den başka etkili terapi yöntemleri de var.

Rasih Bensan 18 Ekim 2012

 

 
Toplam blog
: 368
: 2280
Kayıt tarihi
: 05.05.12
 
 

BİLİM özellikle astronomi ve çeşitli konularda araştırmacı ve yazar Amatör fotoğrafçı, Ka..