Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '11

 
Kategori
Spor
 

Derbinin detayları ve rüyâsına bağlı sonucu

Derbinin detayları ve rüyâsına bağlı sonucu
 

Adındaki enerjiyi bir kenara bırakırsak bu sezonki eşleşmenin kalitesi en düşük derbi olduğunu baştan söylemek gerekiyor. Dünkü teknik adamları mercek altına alan yazımızı bu şekilde tamamlamıştık. Şimdi bu akşam Arena’da oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe eşleşmesinin önemli detaylarını konuşmaya devam edelim.

Birçok Galatasaraylı takımının genel havasından çok derbinin psikolojik tarafının kendisinden yana olduğuna inanıyor. Çünkü ortada bir favori var ve o kendileri değil; eğer kimse sizi favori görmüyorsa o zaman şansınız yüksektir!

Kuşkusuz bu durum ilk maç özelinde incelediğimizde aynen favori olmayan takımın lehine işlemişti. Neden tekrarlanmasın?

Galatasaray ile Fenerbahçe’nin futbolcu kalitesini bir teraziye koyduğumuzda aslında lig tablosundaki gibi bir puan farkı ortaya çıkmıyor. Hatta bu soruyu örneğin ligin ikinci haftasında Fenerbahçe’nin deplasmanda 3-2 yenildiği Trabzonspor maçından sonra sormuş olsaydık; kuşkusuz Galatasaray’ın avantajlı taraflarının ağır bastığını söylemek kolay olurdu.

Bu nedenle takımlar arasında futbolcu kalitesi anlamında büyük farklar olduğu yanılgısına düşmemek gerekiyor.

Ancak hayatın en küçük ilişkisinde dahi uyum çok önemlidir. Çok büyük bir piyanist olabilirsiniz ancak çaldığınız piyanonun akordu bozuksa ortaya tahammül edilmesi zor bir gürültü çıkar.

Galatasaray’ın durumu biraz da böyle bir örnekle denkleştirilebilir. Bu uyumsuzluğun nedenlerini dün konuşmuştuk, bugün bir kere daha o konuya girmeyelim.

Fenerbahçe takımı yeni bir kadro değil; içinde bu formayı 2003 yılından bu yana giyen oyuncular var. Bu nedenle de Galatasaray derbisinin ne anlama geldiği konusunda onları motive etmek için ayrıca bir çaba harcamanıza gerek yoktur.

Oysa Galatasaray için aynı şeyleri söylemek çok kolay değil; üstelik bu derbinin anlamını bilmesine karşın takımın ve kulübün içinde bulunduğu pozisyon nedeniyle o havaya giremeyecek yabancı oyunculara sahip bulunuyor. Yerlilerin büyük bölümü taraftar tarafından istenmiyor, yuhalanıyor. Barış Özbek’in dün tam da derbiden bir gün önce Galatasaray’daki misyonunun tamamlanmış olduğu yönündeki açıklamalarının bir tesadüf olmadığı ortadadır. Takımın diğer bölümünün ne durumda olduğunu ancak başlama düdüğü ile öğrenmiş olacağız.

Fenerbahçe, Trabzonspor, Kayserispor, Beşiktaş maçlarına üst düzeyde bir baskıyla başladı. Bu maçların ilk 30 dakikalık bölümlerinde sahanın mutlak hâkimiydiler ve gol buldular. Üst üste 9 maç kazanmış bir takımdan söz ediyoruz ve diğer 6 takıma karşı da benzer bir üstülük sağlamışlardı.

Fenerbahçe ligin ilk devresinde de aynı baskıyı kuruyor ancak 60. dakikadan sonra komple düşüyordu. İkinci devrenin en büyük farkı takımın oyundan düştüğü dakikaları maçın tam ortasına denk düşürmesidir. Beşiktaş ve Gençlerbirliği maçlarında bunu gördük. Ancak son 30 dakikalarda Fenerbahçe geri dönüyor yine baskıya başlıyor ve diğer takımların artık iyice yorulduğu bölümlerde farka gidiyor.

Girişte psikolojiden söz ettik.

Galatasaray-Fenerbahçe eşleşmelerinde Fenerbahçe ilk golü attığında Galatasaray’ın geri dönüşünü görmede çok zorlanıyoruz. Fenerbahçe’nin herhangi bir derbi maçının ilk 30 dakika içinde attığı bir gol onu farka götürüyor.

Şimdi, Fenerbahçe’nin oyuna nasıl başlayacağını biliyoruz; bu durumda Galatasaray’ın ilk 30 dakikalık periyodu gol yemeden bitirmesi gerekiyor.

Tersi bir başlangıcı sürpriz görüyorum; ancak Arena’nın o atmosferi ile Galatasaray havaya girip, Fenerbahçe’nin üzerine baskı kurar mı? Göreceğiz. Böylesi bir başlangıcın aslında Galatasaray’a galibiyet kapısını aralayacağı bir gerçektir. Galatasaray bu maçı kazanmak için maçın tamamında Fenerbahçe’ye karşı üstünlük kurmalıdır.

Beşiktaş karşılaşması Fenerbahçe’nin nasıl geri dönüşler yapabileceğinin göstergesiydi. Ferrari’nin o saçma hareketinin öncesinde de Fenerbahçe rakip kaleye sağlı sollu ataklar geliştiriyor, duran top kazanıyordu.

Zaten böyle geri dönüşleri yapabiliyorsanız; örneğin geçen sene Bursaspor’un Fenerbahçe ve Beşiktaş karşısında yaptığı gibi, o zaman şampiyon oluyorsunuz. Bunu hak ediyorsunuz.

Galatasaray’ın bir maçın tamamını baskılı oynayacak gücü var mı? Bu sezon hiç görmedik. Olmayan bir şeyi derbi psikolojisinin ortaya çıkarması ilginç bir fenomenoloji olacaktır.

Oysa Fenerbahçe’nin son 7-8 maçı bu şekilde tamamladığını biliyoruz.

Fenerbahçe tıpkı 2008’de yaptığı gibi işin ciddiyetinden uzaklaşırsa ki bu futbolcuların Samandıra’da otobüse binerkenki tavırlarından bile anlaşılır; o zaman Galatasaray bu maçın mutlak favorisi olur henüz başlamadan.

Ancak bu tecrübeyi yaşamış futbolcular da var bugün Fenerbahçe takımının içinde; tekrarlayacaklarını hiç sanmıyorum.

Galatasaray’ın teknik adamından yöneticisine, futbolcusuna ve hatta taraftarına varıncaya kadar bu karşılaşmayı sezonun en önemli maçı olarak algılamalarını, değerlendirmelerini anlamakta güçlük çekiyorum. Bu onlar üzerinde çok büyük bir baskı yaratacaktır. Bu maçı kaybettiklerini düşünün; nasıl bir travmaya dönüşeceğini tahmin etmek hiç de zor değildir.

Buraya kadar hep Galatasaray’ın maçı kazanamayacağını ifade eden cümleler kurduk. Açıkçası “derbilerin havası belli olmaz” tarzından şeyler yazmayı sevmiyorum.

Fakat Galatasaraylı arkadaşlarımızı mutlu edecek özel bir notla derbi yazıma son vermek istiyorum.

Dün sabah işyerinde aynı grubun içinde beraber çalıştığım bir arkadaşım yanıma geldi. Bugüne kadar kendisiyle ilgili hiç bilmediğim bir detayı anlattı.

Futbolu çok seven sıkı Beşiktaş taraftarıdır. Futbol, hayatının içine öylesine yerleşmiş ki belki de gerçek yaşantısı futbol olmuş ve kalan zaman onun için bir hobi, boş zaman. Bu nedenle de kendisini çok heyecanlandıran maçların öncesinde rüya gördüğünü ve rüyalarının genellikle çıktığını örneklendirdi. 1989’da Fenerbahçe’nin Beşiktaş’ı 2-1 yendiği maçın sonucunu görmüştü. Bir iki örnek daha verdi, özelinden.

Lafın nereye gideceğini anlamıştım.

Maçın sonucunu 3-0 gördüğünü, söyledi. Kim kazanıyordu, dedim. Galatasaray cevabını verdi.

Artık bu skor gönlünden mi geçiyordu yoksa gerçekten malum mu olmuştu, bu akşam 22.45’te öğreneceğiz.

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..