- Kategori
- Kent Yaşamı
Dere yatakları bina işgalinden kurtarılmalıdır

Dere yataklarını imara açıp ev ve işyeri ile doldurmanın faturasını kötü görüntü yanında yağmur suyu tahliyesi ve depreme dayanıklılık açısından ne kadar yanlış olduğunu ülkemizde zaman zaman yaşayarak öğreniyoruz.
Balıkesir il merkezinde iki dere dolayısıyla iki dere yatağı vardır: Göçmen konutları, Dinkçiler Mahallesi bölgesinden şehre giriş yapan ”Baruthane Deresi” ve Kuvayı Mİlliye Mahallesi, Başçeşme Mezarlığı bölgesinden şehre giriş yapan “Çay Deresi.”
Yaşı 60 civarında olan Balıkesirli büyüklerimize Çay deresi ve Baruthane Deresini sorduğunuzda size anlatacakları ile bu gün görünen manzara ile arasında dağlar kadar fark olduğunu göreceksiniz. Bu derelerdeki biriken suların bolluğu, bu sularda yüzen, balık tutan hemşerilerimiz halen hayattadır.
Özellikle Göletlerin yapımı ve şehirleşme sonucunda bu dereler eskisi gibi su taşımamaya başlasa da dere yataklarının yok edilerek imara açılması tehlikeye davetiyedir.. İsterse 100 yılda bir yağması muhtemel yağış ve oluşan sel baskını da olsa dere yataklarının ev ve işyerleri ile işgali çarpık şehirleşme olarak tabir edilir.
Bu gün Balıkesir merkezinin içinden geçen bu iki derenin eski özelliği kalmamıştır. Derelerin bulunduğu yerlere gittiğinizde genelde zaten hissedilen çarpık şehirleşmenin dere yataklarında çok daha yoğun olduğunu göreceksiniz.
Baruthane deresi maalesef artık yok hükmündedir. Çay deresi ise iki üç metre kenarından yükselen özellikle Başçeşme Mezarlığı’ndan başlayarak yedi sekiz katlı binalarla kuşatma altındadır. Bu binalar imar ve şehircilik ilkelerine aykırı, eski binalar olmaları sebebiyle 1.derece deprem bölgesinde olan Balıkesir’de depreme dayanağı olmayan binalardır.
Kuşbakışı baktığınızda yüksek binalarla çevrili bir dere yatağını bütün çıplaklığı ile görebilirsiniz.
Görüntü kötü, çirkin ve tehlikelidir.
Bu çirkin yapılaşmaya kimin izin verdiğinin artık bir önemi de yoktur. Önemli olan bu çirkin ve tehlikeli yapılaşmadan şehrimizi kimin kurtaracağıdır.
Geçtiğimiz Belediye döneminde derenin yol boyuna beton duvar örülerek manzaranın hiç olmazsa görülmesini önlemekle sorunun çözümü mümkün değildir.
Şimdiki beledi yönetiminin ise Otel Basri arka yanında başka partiye mensup olsa da Belediye Meclisi üyesi olan bir müteahhide uzun zamandır yeni ruhsat verilmeyen dere yatağına komşu parsellerden birine yeni ruhsat vermesi “çarpık yapılaşmaya devam” hükmünde olup vahim bir hatadır.
Mevcut Belediye dere yatağına komşu parsellerde yüksek yapılaşmaya ve yeni binalara izin vermemek suretiyle tabii süreçte derenin etrafının yeşil alan şeklinde düzenlenmesinin yolunu bu işlemi ile büyük bir engel oluşturmuşsa da biz yeni seçilecek Belediyelerden ümit varız.
Bu derelerimizde sürekli su varlığı önemli ve şart değildir.
Şehrimizde illa can kaybı ile karşılaşmadan bu iki deremizin yatağı ıslah edilmeli yakın etrafı çarpık yapılaşma işgalinden kurtulup yeşil alan düzenlemeleri ile şehir hayatına kazandırılarak hemşerilerimizin yaşam kalitesinin yükselmesine katkı yapılmalıdır.