- Kategori
- Siyaset
Dersanelerin kapatılması ülkenin temelini dinamitlemektir
Özel dersanelerin konusu ve amacı, talebelere yardımcı olarak telafi eğitimi vermesi ve talebeler arasındaki kalite farklılıklarının mümkün olduğunca eşitlenmesi sağlıyan anayasal bir eşitlik faktörü olmasının da dışında, toplumun eğitim değerlerinin yükseltilmesine sağladığı inanılmaz faydayı ve katkıyı sergiler. Bütün bu nedenlerle özel dersanelerde tıpkı tüm eğitim kurumlarımız gibi kutsaldır.
Toplam özel dersaneler arasında yaklaşık % 30’unun Fethullah Gülen cemaati ile inorganik bağları mevcut olduğu iddia edilmekte olup, bunların da özel kolej ve okulların dahi beceremediği kadar iddialı bir talebe yetiştirebilen sistem kurarak tüm Türkiye toplumunun eğitim açısından tevüccühünü kazanmıştır. Başbakanımız ise cemaat’in özel dersane konusuna göstermiş olduğu ilgiyi işaret ederek sadece onların % 30 gibi görünen payını değil; tüm diğer özel dersane yatırımcılırının paylarının tamamını biçerek tüm özel dersaneleri kapatmayı kendisine ilke edindiği görülmektedir.
Konuyu genel olarak özel dersaneler yönünden irdelemek gerekirse, herşeyden önce Cumhuriyet öncesi çoğunlukla medrese ve kuran kurslarının eğitim sayıldığı bir süreç sonrasında Cumhuriyetin ilanı ve Milli egemenliğimzin sağlanması sonucunda çağdaş eğitim zihniyetine geçilerek, okur yazar olmıyan nufüsun kalmaması, eğitimin çağdaşlaştırılması ve yaygınlaştılması amaçlı çalışmalarla Türkiye çapında ülkemizde devletin okul yapma seferberliği başlatılıp, kesintisiz olarak 90 yıldır devam ettirilirken bunlara ilişkin büyük finansal yatırımlar hep Türkiye bütçesini zorlamıştır. Hatta pek çok bölgelere parası durumu iyi olan hayırseverlerde bu eğitim seferberliğine katkıda bulunarak okullar yaptırıp, Milli Eğitime hediye etmişlerdir. Yine de yapılan ve eğitim verilen eğitim kurumlarının işletilmesi ve masraflarının karşılanması dahi çok çok büyük finansal sorunları beraberinde getirmiştir.
İşte bu aşırı finansal sorunlarla başa çıkmakta zorlanan Türk Eğitim Sistemi çözümü lise ve yüksek eğitimi büyük oranda özelleştirmekte bulunca devletin normal okullarından mezun talebelerle özel kolejlerden mezun talebeler arasında haklı olarak bir kalite farkı oluşunca, bunun giderilmesinin yönteminin çok aşırı pahalı özel ders alma yöntemi yerine özel dersaneler vasıtası ile talebelerin kolejlerde okuyanların kalitesine yükseltilmesi daha ekonomik olarak görülüp, sistem kendi çözümünü kendisi vererek Özel Dersaneler Türk eğitim sisteminin vazgeçilmez parçası haline gelmişlerdir.
Türk Eğitim sisteminin ana verilerine göz attığımızda ise her yıl Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 200 bin civarında bir öğretmen ihtiyacı oluşmakta ve fakat bunların ancak 40 bin’i atanabilmektedir. Her yıl devam eden bu tablo sayesinde bir milyon üzerinde öğretmenin atanamadığı ve sadece bu yıl resmi atama başvurusuna bulunan 374 bin öğretmen bulunduğunu ve bunların ancak 38 bini civarında bir sayının atanabildiğini de söylersek Devlet kendi eğitim kurumlarında iş bulma garantisi ile evlet üniversitelerinde eğitip mezun ettiği öğretmenlerin ancak yarısını iş verebilmekte olduğu görülecektir. Dersaneler bu konuda da öğretmenlerin istihdamı açısından da önemli bir görevi üstlenerek öğretmen ve yöneticiler olarak resmi rakamlarla, yılda 80 bin civarında öğretmene iş vermektedirler. Kısa devreli ve geçiciler ile sözleşmeli benzeri geçici çalıştırılan öğretmenleri de yılda 200 bin öğretmen olarak bu sayıya eklersek ülke ekonomisinde eğitimin ve özel dersanelerin yeri daha da bir anlaşılabilir.
Devletin tüm eğitim kurumlarında 870 bin öğretmene istihdam sağlanırken, özel dersanelerde ise 80 bini resmi ve 200 bini ise geçici, kısa devre ve sözleşmeli öğretmeni ilave ettiğimizde yaklaşık 280 bin’den az olmıyacak bir öğretmen ordusunun da özel dersanelerde istihdam edilmiş olduğunu görürüz. Bu rakamlar ise ülke eğitim sistemimizde her 4 öğretmenden birisinin özel dersanelerde iş bulduğunu belirtir. Özel dersanelerin kapatılması zaten ülkede devamlı olarak bir 374 bin öğretmen atama beklentisinde ve işsiz durumda iken; evi barkı ailesi çoluğeu çocuğu kurulmuş bir düzeni olan 300 bin öğretmen ve ailesi işsiz ve aç kalacak demektir. Bu da Türk sosyo ekonomik yapısında deprem etkisi yapacaktır.
Diğer taraftan bahsedildiği üzere, özel dersanelerin özel okullara dönüştürülebilmesi sadece bir rüyadır. Daha önceki senelerde pek çok defalar denenip, tüm dersanelere yapılan teklifler arasında kabül edenlerin tamamının finansal batağa sürüklenip kapanmış olması bu yöntemin yanlışlığını tarihsel olarak gösterecek yeterli kanıttır. Devlet her ne kadar özel okula dönüşmeleri için yeterli yardım fonu oluşturduğunu iddia etsede; Devlet kimseye hibe yapmamakta olup, sadece kredilendirip özel okulu borçlandırmaktadır. Bunun sonu da daha önceleri defaaten tecrübe edildiği gibi, hüsran, iflas ve kapanıştır….
Hükümet, Özel okullara ABD gibi kredi ve borçlanmalar dışında, hibe ve benzeri yardımlarla ve yakın izleme ile özel okul standartlarında da destek ve kaliteye önem verirken, Türk devlet eğitim sisteminin finansman kaynaklarını da bir misli daha fazlalaştırıp, tek gün boyu tedrisat ve ders saatlerinin çoğaltılarak daha çok öğretmene iş ve görev yaratan eşit ağırlıklı üst seviyeli bir ilk ve orta öğretim sistemi yaratıp, okullar arasındaki kalite farknın da giderilmesini sağlıyarak, üniversitelere istedikleri kalitede talebe sunabilmleri mümkün olduğunda aynı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi özel dersanelere gereksinim kalmamış demektir.
Ama bugünün eğitim şartlarında, Özel dersanelerin asıl konusu ve amacı, talebelere yardımcı olarak telafi eğitimi vermesi ve talebeler arasındaki kalite farklılıklarının mümkün olduğunca eşitlenmesi sağlıyan anayasal bir eşitlik faktörü olmasının da dışında, toplumun eğitim değerlerinin yükseltilmesine sağladığı inanılmaz faydayı ve katkıyı sergiler. Bütün bu nedenlerle özel dersanelerde tıpkı tüm eğitim kurumlarımız gibi kutsaldır. Bunun içinde Özel Dersaneler bugün için diğer Türk devlet eğitim tesisleri kadar muteber olup, Türkiye komple eğitim sistemi içinde azımsanamıyacak fayda ve öneme sahip kurumlardır. Bu nedenlerden dolayıda kaldırılmaları gerek eğitimsel, gerek ekonomik ve gerekse toplumsal olarak temel anlamlarda yapısal olarak mümkün görünmemektedir.
Diğer taraftan, birincil ağızlardan ifade edilen bazı dedikodulara ve söylentilere göre önceki genel seçimler öncesinde, Deniz Baykal ve MHP ağır toplarının kasetlerini ortaya çıkarıp istifalarına neden olan, Emniyet İstihbarat Müdürlüğü ile parelel çalışan ve bir zamanlar Tayyip Erdoğan’ın da uygun gördüğü “F tipi paralel örgüt” denilen bir derin devlet tipi örgütün, Başbakanlık ve Mecliste geçen yıl dinleme aygıtları olan böceklerin tesbit edilmesi ile, talimat verildiği halde dağıtılmayıp, cemaat kontrolünde olarak, Başbakanlık ile AK partiyi de dinlediği iddia edilmişti. Hükümet üyeleri ile AK partililerin dinlenilmesi ile oluşturulmuş bir arşivin varlığından şüphelenilmesi sonucunda bunun cemaat’ten talep edildiği iddia edilmektedir. Cematten talep edilen işbu arşiv için müsbet cevap alamayan AK partinin de cemaatin pekçok konusu ve değerine olduğu gibi Özel dersaneler değerini de pazarlık konusu yaparak arayı açtıkları söylenilmektedir.
Her ne olursa olsun, eğitim sistemleri ve eğitim kurumları bir toplumun en kutsal ve yapısal temel taşlarıdır. Bunları pazarlık konusu yapmadan, bilgi ve mantık ile inceliyerek Tayyip Erdoğan ile AK partinin hatalarının önüne geçmeleri gereklidir. Aksi takdirde güneşin batışını takiben doğuşundaki manzara aynı manzara olmıyacak, AK partinin iktidardan kopması zaruri hale gelecektir.
(* NOT: Öğretmen sayılarına ilişkin değerler Milli Eğitim Bakanlığı ile ilgili kurum ve kuruluşların verileri esas alınrak oluşturulmuştur.)