Dershaneler açılsın,"para"leller devletin içine saçılsın, darbeciler geri gelsin, Türkiye kurtulsun!

AYM'nin dershanelerle ilgisi son kararı, eski Türkiye'nin sivil vesayetçilerini yeniden umutlandırmışa benziyor... Acaba, bu karar bir geri dönüşün başlangıcı olur mu, acaba yeniden dershane sistemine geçilir, bol paralar kazanılır ve hatta tüm vesayet odakları yeniden devletin başına çöreklenir mi?

Son seçimlerde AK Parti muhaliflerinin tam anlamıyla "birleşik cephe" oluştunması, yerli yabancı bütün eski Türkiye meraklılarının AK Parti iktidarını devirmek için omuz omuza işe girişmesi aslında bugünleri görmek içindi.

Yeniden yargı vesayeti, yeniden STK(sivil toplum kurumu) vesayeti, yeniden TSK(türk silahlı kuvvetleri) vesayet kurulsun, TBMM sadece bunların şamar oğlanı olsun, bunlar istedikleri gibi çalsın oynasın!

İstenen buydu ve bunu gerçekleştirmek için AK Parti'nin güç kaybetmesi gerekiyordu... Hesaplar bunun üzerine kuruldu... Bu yüzden CHP gibi bir anamuhalefet partisinin "güçlendirilmesi" yerine AK Partinin "zayıflatılması" taktiği güdüldü.

Bunun yolu da, AK Parti'nin oylarını bölecek ve milletvekili kaybına sebep olacak HDP'nin desteklenmesiydi... Defalarca yazdığımız gibi HDP eş başkanı Demirtaş sırf bu nedenle parlatıldı; sırf bu nedenle HDP'nin aslında PKK'nın siyasi uzantısı olduğu unutturuldu...

İstedikleri tam olmasa da kısmen gerçekleşti... Millet, medya merkezli bu operasyona bir ölçüde cevap verdi ve AK Parti'nin oyları yüzde olarak çok cüzi olsa da milletvekili sayısı olarak onu iktidardan edecek kadar düştü.

Böyle bir durumda muhalefetten beklenen ne olurdu?... Elbette, yeni bir iktidar oluşturmak için hep birlikte gayret içine girmeleri olurdu... Nasıl ki, AKP'yi düşürmek için görülmemiş bir ittifak içine girdiniz, şimdi Hükumet oluşturmak için de böyle bir ittifak kurmanız gerekmez mi?

Ama öyle olmuyor; çünkü bu eperasyonu hazırlayanlar, sadece AK Partinin düşmesini değil, aslında Türkiyenen düşmesini hesapladılar... Türkiyenin düşmesi de ancak ıstikrarsız bir siyasi ortam oluşmasıyla olacaktır... Şu anda muhalefet partileri, bilerek veya bilmeyerek tam da bu global hesaba hizmet ediyorlar.

Şurası kesin ki, Türkiyede sivil siyaset zayıflarsa, tıpkı insan bünyesinin zayıflamasında çeşitli mikropların faaliyet geçmesi gibi, siyaset dışı vesayet odakları faaliyete geçer...

AYM'nin dershane kararı bunun işaret fişeğidir... Eğer Türkiye yeni ve ciddi bir Hükumet kuramazsa, bunun arkası gelecektir... İstenen zayıf ve uydu Türkiye ancak böyle inşa edilecektir.

Dershanelerin ne olduğunu, neye hizmet ettiğini defalarca yazdık... Bu süreçte, soruların belli dershaneler tarafından kendi öğrencilerine verilidiğini de öğrendik... Yani, dershanelerin sistemin ihtiyacı olarak ortaya çıkmadığı, aksine sistemi dershanelere mahkum hale getirdiği gerçeği bir kere daha ortaya çıkmış oldu...

Bunun eğitimle, öğretimle ilgisi yok... Dershaneler öğrenciye bilgi, görgü ve eğitim anlamında bir şey kazandırmaz... Dershane sadece üniversiteye girişte "sıralama" oluşturur.. Bunun da çoğu zaman hile ve hırsızlıkla yapıldığı ortaya çıktı...

Dershaneler kapanmıştır ve asla açılmamalıdır... Eğitim sistemimizi kanserli hale getiren bu "paralel yapılanma" ya asla geri dönüş imkanı verilmemelidir... Kanserli parça kesilip atılmalıdır...

AYM'nin bu kararı neden aldığını, gerekçesini açıkladığında göreceğiz; ancak, hangi mağduriyet bahane edilerek bu karar alınmış olursa olsun, bunların hiç biri tüm bir milletin geleceğini karartmanın yanında hiç kalır... Eğer, dershane patronları mağdur olmuşsa olsun, derdimiz onların para kaybetmesi değil, biz nesillerimizi kaybetmeme derdindeyiz.

Çağdaş bir köle gibi çalıştırılan dershane öğretmenleri de devlet okullarına geçmeye başladıklarına göre, dershane endüstrisinde gerçek mağdur kalmamıştır... Mağduriyet edebiyatı yapanlar ya işin iç yüzünü bilmeyenlerdir ya da bu sektörden bir şekilde nemalananlardır.

Türkiye, yeniden güçlü iktidarlar kurup bu türlü vesayat girişimlerini bertaraf etmelidir... Ve inşallah edecektir!