- Kategori
- İlişkiler
Devinim

Duygular, düşünceler, davranışlar birbiriyle kördüğüm dans ediyor.
Garip bir duygu hissettiğim. Nefes alıyorsun ve içerisi doluyor. Sonra verirken yürek civarında bir yerde, dışarı çıkan nefes ısınıyor. Ama titretiyor da sanki üşütmüş gibi. Nefes verirken sanki içeriden kötü bir haber çıkacak gibi iç burkarken bir yandan da heyecanlandırıyor. Alışık olmadığı bir tepkime gibi, vücut bunu başlangıçta garipsiyor. Bir yandan diğer nefesi almaya korkarken bir yandan da tadına doyamıyorsunuz gibi. Sonra o tepkimelerin etkisi diyaframı da sarıyor. İçi durmuyor insanın. Sürekli yön değiştiren bir akıntıya bırakıyor kendini. Sonra karın bölgesi iki kenarından tutulup burkuluyor gibi oluyor. Sonra aptala dönüyor her yer. Sis bombası atılmış gibi etraf. Bir kaos başlıyor.
Beyne emir götüren sinir ağları, trafik ışıkları bozulmuş bir şehrin trafik hatlarına dönüşüyor. Beyin vücudu kontrol ettiğinden emin ama sanki son aşamada mesajlar değiştiriliyor. Vücut, değişen mesajlara göre hareket ediyor. Ama garip kii: beyin kendi gönderdiği mesajların değiştirilmediğini hissediyor. Her zaman yapabildiği refleksleri veya davranışları niye yapamadığını fark edemiyor. Ama bu devinim her zaman gerçekleşmiyor. Büyük deprem çoktan olmuş da artçıları yaşatıyor gibi. Hem yıkmıyor hem de belirsiz zamanlamaları var. Tam da artçı deprem misali. İlk depremin nasıl oluştuğuna dair hiçbir fikri olmayan vücudun ana kaptanları beyin ve kalp, teslim oluyor. Oyun oynamaktan zamanın nasıl geçtiğini anlamayan bir çocuk gibi. Sadece duyguya odaklanıyor.
Bunun kalp atışlarının hızının değişmesiyle de ilgili olduğunu düşünüyorum. Bunu kontrol etmekse zor oluyor.Bu sırada kanın nereye daha çok pompalanacağını kim belirliyor bilmiyorum ama bölgesel sıcaklık artışları oluyor. Tepkimelerin yoğunlaştığı yerlerde sıcaklık artışları belirginlik gösteriyor. Mesela eller buz gibi olurken yüz sıcaklaşıyor, terleme başlayabiliyor. Bazen iyileşmeler hissedilse de inanılmaz derecede çok olan farklı etken, artçı depremlerin oluş zamanını ve ne zamana kadar süreceğini tahmin edilemez kılıyor.
Sonra akla gelen ne ise artık, bir anda subrasternal düğüm bölgesi hizasından birşey sternum boyunca eriyip aşağıya doğru iniyor. Bu sefer nefesin etkisi gibi değil. Daha maddesel. Yutkunma etkisi gibi. Yine başka bir devinim klavikula(köprücük) kemiğine kancayla bir yük asılmışçasına ağır bir etki yaratıyor. Bu da nefes alışverişlerini hızlandıran ayrı bir etki oluyor. Sindirim sisteminin bile etkilendiğini hissediyor insan. Belki de sebep metabolizmanın artışı. Ama eğer başka bir şeyse buna sebep, bana büyüleyici geliyor. Esas büyüleyici olansa, bu biyolojik değişimlerin tek sebebinin sadece bir temel duyguda birleşiyor olması.
Sonra her şey gibi bu duygu da di'li geçmiş zamana yenik düşüyor. Zaman tüm bu büyüleri silip atıyor. Vücut bir süre özlüyor da bu devinimleri.
Bazen hatrına düşüyor. Atamadığın hastalığın tekrar nüksetmesi gibi. Biraz etkiliyor. Aptala çevirmiyor. Ama kırılıyor vücut. Kısa bir süre halsiz düşüyor.O duyguyu hisseder gibi oluyor ama bu sefer ki başka. İçeride etkili ama bu sefer yorucu tepkimeler gerçekleşiyor. Acı çekmek de değil aslında.
Sonra bütün bu tepkimelerin -temelde sebep olana göre daha az önemli- minik sebepleri hatra geliyor. Hafızan duygularını yöneltiyor. Görmediğin ayrıntıları görüyorsun. Unuttuklarını anımsıyor, diyalogları tamamlıyorsun. Değiştiriyorsun. Sonra zaman hepsini unutturuyor.
Neyse ki zaman, bunların hiç birinin yaşanmadığını iddia edemiyor.