Devlet erkanı

Gözlerime inanamıyorum. Ben gerçekten Türkiyede mi yaşıyorum? Hani şu bildiğimiz günümüz Türkiyesinde? Sonunda gerçek dünyaya mı dönüyoruz veya ben rüya mı görüyorum? Son zamanlarda birileri sesimize tercüman oluyor veya en azından benim sesime. Yaşasın bu harika bir şey. Geçen güngü güzel yazısından sonra Hasan Pulur ustamız yine harika yazmış. Sevinçle yerimden kalkıp bir koşu gidip boynuna sarılmak, yanaklarını, ellerini öpmek istedim.

Kaybolan değerler, yitirilen umutlar diye sürekli feryat figan yazılar yazıyorum. En güzelini, en harikasını yazmış. Ellerine, yüreğine sağlık. Benim gibi düşünenler için bu yazı güneş ışığı gibi. Ülkesinde hortumculuk, vurgunculuk, işsizlik, kapkaç, gasp, cinayet, tecavüz almış başını giderken ve yakalananlar tutuksuz olarak salıverilirken devlet adamlarının başka bir ülkede gibi yaşaması hangi gönüle sığar? Devletle ilgili olmayan bir iş yapsalar düğünlerine hangi ülkeden kim gelir acaba?

Ben sıradan sade bir vatandaşım. İşimle evimle meşgulüm. Fakat yaşadığım bir ülke var ve bu ülkenin yönetimi, geliri, gideri, yapılacak işleri var. O zaman ne yapmalıyım? Ülkemi en iyi şekilde yönetecek, benim hakkımı koruyacak, yasaları uygulayacak bir grup olmalı yani parti. Ben en iyi hizmeti verecek partiyi seçiyorum ve işime gücüme devam ediyorum. Fakat o da ne!!! Bu seçilen insanlar görevlerini düzgün yapamıyorlar. Oysaki ben işimi iyi yapmadığım zaman patrondan azar işitiyorum. Biz neden yapamadın diye soramıyoruz hükümete.

Ayrıca makamlar ve mevkiler ülkeye hizmet için veriliyor, kendine hizmet için değil değil mi?