- Kategori
- Gündelik Yaşam
Didem Madak

Didem Madak
Sayıklayıp duruyorum.Çocukluğumda kuş vururdum. Ellerimde kuş ölüleri...
Uslandım.
Sonra şiirle arkadaş oldum. İlle de kim vurduya gitmiş dizeleri, dizleri gibi kanatmış şairleri bulurdum. Acımadı ki, acımadi ki der nanik yaparlardı. Yazgıları sevgime benzerdi.
O kitaplar, rafların uzak köşelerinde dururlardı öylece tek baskıyla. El altında bulunmaz ikinci baskısı olsa satılmaz.
Kıymet bilen için bir ödüldür bu, bir daha basılmaz diye düşündüğü o şiirleri ilk ve son baskısıyla edinmek.
O şiirler, havada uçuşan bir tüy gibi hissettirmeksizin gelir ve külçe gibi iner zihninize.
O şiirler, izi kalmış yaralar üzerinde elinizi gezdirmek gibidir.Tende sızıyı değil, kalanı hatırlatır.
O şiirler, haylaz bir çocuk bilgeliğidir. Hiç de büyümemiş hep de çocuktur. Bununla övünmeli.
O şiirler, ağdalı sözlerin kıçına tekmeyi vurup anlamını yerinden uğratır. Kallavi bir tevazusu vardır o ayrı.
O şiirler, ortada olanı kaldırıp kenarda duranı koyar yerine.Onu parlatır, cesaretlendirir.
O şiirler, hüznün ortasına bağdaş kurmuşken patlatır ironisini. Hüznü gülmekle gönendirir. Alaycılığı; hayatı ağıra almasındandır. Bir tadan iflah olmaz bir daha. İroniktir. Dizesinden her iş gelir.
O şiirler, yerleşik anlamlardan nedir çektiğimiz dedirtir. Tumturaklı mısralara karnı toktur.Amenna!
O şiirler, bir bodrum katından diklenir hayata, her yer bir direniş alanıdır icabında. Yeri gelir gül de bırakır kapınıza.
O şiirler ilhamını olağan şeylerden alıp onu olağan üstü duyarlılığa çevirir. Bir evin içinde döneduran her şeyi şiire afiyetle yedirmesini bilmiş, çocukluğun aylasını başımızda estirebilmiştir.
O şiirler, tüm çocukluk anılarının, alelede yaşanan hallerden damıtılan şaireneliğin ve acıların ve ayrılıkların ve ölümün toplamından payımıza düşendir.
O şiirler, en kallavi sözleri bağırmamış, fısıldamıştır kulağımıza.
O şiirler, resmiyeti gayrı resmi bulur ve ondan ciddi meselelerle "Çatlakların Arasında", Enkaz Kaldırma Çalışmaları"na vakfeder kendini.
O şiirler, "Bizden Başkalarına Onlara Çocuklara", "Gecenin Çekmecesinde" çıkardıklarıyla "Kaza Anılar" anlatır.
"Siz Aşktan Nanlarsınız Bayım" derken " Hatalı Teşbihlerden" hata olmaz dedirtir. O şiirler, bir "Buğu"bırakıp canımıza bir "Ah" ile geçip gideceğini sanmıştır.
Yanılmıştır. Kalır, hep kalacaktır.
O şiirlerin sahiplerinden biri de Didem Madaktır.
O nedenle, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı'nın güzide hocaları güzel bir iş çıkardı ve İzmir'de iki günlük bir Didem Madak Sempozyumu düzenledi. Hani, kan şekerin düşer de gözün kararmışken yanı başında lokmacı biter ya, öyle acıkmıştı ruhumuz. Şifa gibi geldi.
Hava, yağmurlu ve soğuktu. Açıldı zihnimde bir sır gibi Grapon Kağıtları. Orada, Didem Madak,belki de sitemkârca, Andersen Masalları'ndan bir kıssaya yer vererek başlar:
-Uykuveren resimli şemsiyesini açarak ' Bu gece öykü yok' dedi. 'Şu İnsanlara Bak'
Oysa baktım, sempozyum salonunda kanımı kaynatan bir doluluk. Evet, ne güzel. "Şu İnsanlara Bak"
Ne kadar çok 'Zeyna’, 'Polyanna',' Çalıkuşu', 'Miss Marple' var. Ekranda Didem Madak, saçları omuzlarında, ısıtıyor gamzeli gülüşüyle salonu.
Hemen ön tarafımda oturan genç bir kız, içinin düğümünü sarmal sarmal önündeki kağıdın boşluğuna düşürdü. Sonra onun içini desenlerle doldurdu. Madak da tam buydu.
Felsefik, Dil ve Anlam Bilimsel, Sosyolojik, Politik, Arkeolojik ve Edebiyat gibi bir çok alanda yetkin bildirilerle Didem Madak şiirine projektör tutuldu, bir kez daha şerh düşüldü.
İşte derleyebildiklerimden bir demet:
İpek Şahbenderoğlu : Kuyunun dibinden yukarıya baktığında beliren aydınlık.
Ayşe Duygu Yavuz: Çocukluk büyümeye galip gelmiş.
Müjde Bilir: Olağanüstü hal şairi.
Osman Konuk: Onunla birlikte Ah çekerken kendimizi görüyoruz.
Erdem Çolak: Hayatın gündeliği politik olduğundan o da politiktir.
Semih SÖKMEN: Didem Madak'ta alıştığımız dili kırıp onu başka anlamlarda kullanma cesareti var.
Riitta Cankoçak: Didem Madak bir dua yazıyor .Ölümün yarası içinden sesleniyor ve Ah diyor.
Mahmut Temizyürek: Karnavalesk bir hava.Melankoli ile ironinin buluştuğu bir deniz. İronik bir bilge. Çocukluk sanatı Origami'yi dil aracılığıyla icra ediyor.
Şükran Yücel: Şiirin, içeriği boşaltılmış samimiyetsiz bir gösteri sanatı olması Didem Madak'ı sinirlendirirdi.
Pulbiber Mahallesi kitabının girişine "Bu kitap ısrar üzerine yazılmıştır" notu düşen şairin, açtığı anlamların peşine ısrarla düşüleceğini ama bir yandan da efsunlu bir "büyü" olarak kalacağını gördüm bu sempozyumda.
Katkısı olan herkesi candan kutluyor,kaçırdığım bildirilerle beraber, basılı halini görmeye can atıyorum.
Belki o zaman, biraz geçer hüznü diyeceğim ama,
Kuş ölüleri uçamaz, hep kalacak ellerimde.