- Kategori
- İzmir
DİKKAT: Her An, " Superonline ", Karşınıza Çıkabilir!
N'apıyor bu Superonline ve Türkcel? İlki Türkiye'deki “bilgisayar kullanıcılarına telefon yağdırıp, " ilk 6 ay onar liradan, sonra da münasip fiyatlarla PC'nizi kullandırırız " diyorlar. “Sonradan detay görüşürüz. Modeminizi görelim” dediğiniz an, getirip kapınıza bırakıp, çekip gidiyorlar. Bir daha aramıyorlar. Otomatikman onların malı oluyorsunuz.
Sonra siz telefon ediyorsunuz. "Gelin malınızı alın. Bağlantı istemiyoruz. Üyeliğinizi de istemiyorum" diyorsunuz. İşte o zaman "vodvil" başlıyor. Ondan sonrası, "Acılı Adana" gibi koyuyor. Üstelik, şalgam suyu ile beraber.
Siz telefon edip, alın kullanmadığım modeminizi, "alın atımı, verin tımarımı" diye istediğiniz kadar yırtının. Onların prosedürü, işliyor.24 saat içinde biz size bildiririz diyorlar. Ve bekliyorsunuz mesajlarını. Beher gün için beşer lira artı, cayma ücreti 35 lirayı kabul ediyorsunuz sözle. Ve süreç devam ediyor. Onlar ne zaman seni boşadık derse, temiz kağıdınızla gidip TTNET'le nikah masasına bir daha oturuyorsunuz.
Tabi bu arada internetiniz askıya alınıyor. Bu geçecek on gün içinde internetten düşüyorsunuz. Dünya ile irtibatınız kayboluyor. Eşekten düşmüşe dönüyorsunuz. Superonline’nin ortağı Turkcell’in kapısında yığılmış insanları gördüm. Yanılıp da üye olanlar, şimdi buradan çıkma savaşı veriyorlardı.
Demek ki, bir takım insanlar, ellerinde birer modem kutusu dolaşıp, evlere bırakabilme savaşı veriyorlar. Sonra da "Pırrr" ses seda yok. Daha başka “sözde firmalar” da en iyisini biz yaparız " diye de telefon ediyorlar. " Seçeneklerini sunuyorlar. Anlıyorsunuz ki, başka korsan asalaklar bunlar. Turkcell ve Superonline' ile ilgileri yok. Başınızdan savmak için " Kaderinize küsün. Daha evvele elinizi çabuk tutsaydınız" diyerek elin korsanlarını teselli etmek de size düşüyor.
Ört ki, ölem! Trajik komedi.
Geçenlerde Facebook'ta TRT'ci ve Blog arkadaşımız Gülname uyarıyordu: " Superonline'a abone olurken dikkatli olun. Elinizi verirsiniz, kolunuzu kaptırırsınız. Ayrılmak isteseniz de kolay değil. Bir borç çıkarıyorlar ki, evlada kadar intikal ediyor." demişti.
Şimdi bu Superonlin’ın prosedürü böyleymiş. Bu uğurda siz de internetten düşmüş oluyorsunuz. Ta ki, Superonline’den üyeliğiniz düşünceye kadar. Bir malı beğenmediniz mi, makul süreler içinde iade hakkına, Tüketici Kanununa göre vatandaş hak sahibi değil mi? O halde Superonline nereye koşuyor? Ne demek istiyor. Kanunların üzerinde mi? Bir mağdura bu kadar dayatma olur mu? İnsanoğlu, evine kadar kovalanır mı?
“Aman aman, alın atımı, verin tımarımı” deyip de kopamıyorsunuz. açma ücreti de 35 lira cabası. Her geçen gün de 5’er lira sizden alınmak üzere. “Lanet olsun. Alın paranızı, iptal edin bütün işlemleri” deseniz de boş. Bu sefer “bizde bir teknik arıza oldu. Düzelteceğiz inşallah” diyorlar Oturtmuşlar sıra sıra insanlar. Müşteriye hizmet için telefonlarla sözüm ona yardımcı oluyorlar. İsim soyadı istersiniz yasak. Genel Müdürün telkefonu? “Yasak” Kısım amiri? Öyle bir birim yok! deniliyor. O robot memurlarla karşı karşıyasınız.
Her müracaatınızda bu memurlar nüfus bilgilerinizi alıyorlar. Otomatik robot bunlar. Her gün telefon etseniz de hep aynı şey: “ Nüfus bilgileriniz?” İyi de dosya niçin tutulur? Yapılan muamelelerden, bir sonrakinin bilgi sahibi olması için değil mi? Bütün müracaatlar, şahsımızın nüfus bilgi numarasında toplanmıyor mu? İşte sakatlık burada Bir müessese, bu sakatlığa bu çelişkiye nasıl düşer?
Her telefonunuza, müşteri hizmetleri nazik cevap veriyor. İsteğinizi not ediyor. Bir başka saatte veya günde bir diğer başka memur da aynı şeyleri yapıyor. Bunların birbirinden haberi yok. Böyle laçkalık olur mu? Sonunda her biri “ İptal isteğiniz inceleniyor. Veya “size 24 saat içinde haber verilecektir”, gibi enstrümanın tellerinden çıkan ayrı ayrı seslerle cevap verilerek savsaklanıyorsunuz.
Hani Anadolu’da birisi lokantaya oturmuş. Uzun uzun ısmarladığı yemeğini beklermiş. Adam her seferinde garsona “ N’oldu bizim yemek” dedikçe, garson her seferinde değişik tonlarla : “Varıyor ağabey, geliyor ağabey, şimdi ağabey, hemen ağabey” diye diye adamı oyalıyor. Ve müşteri hışımla “Lanet olsun!” diyerek kapıya yöneldiğinde, kasiyer durduruyor: Ne yediniz? O da cevaplıyor bir solukta: “ 2 varıyor yedim, birbuçuk geliyor ağabey yedim, 3 de hemen ağabey yedim” diyerek ayrılıyor. İşte! O hesap!
Onu bunu bırakın, memlekette ticaret serbest ama, orta yerde " ben yaptım, oldu'" mantığı mı güdülüyor yoksa? Emri vakilerle insanları zarara sormak niçin ? " Modemi, on gün içinde teslim etmeyi istemek, despotluk değil mi? Tüketicinin aklına gelmez mi oyalayıp oyalayıp, bu on günü geçirtiyorlar, “zaman kazanıyorlar, para kazanıyorlar" diye... Hı?!
Her seferinde “modemi teslim edin imzalı olarak” deniliyor. Mesajı gösteriyorsunuz ortakları Türkcell’e. Onlar da ekranlarına bakıyorlar: “ Vize verilmedi, ekranda gözükmüyor” diyerek elinizde modemiz denen kutu ile kalakalıyorsunuz. " Kargoyla yollayın" diye akıl verenleri de var. Bu ne laubaliliktir? Yahu, zorla güzellik olur mu? Böyle esnaf ahlakı olur mu? Anlayacağınız, bir türlü boşanamıyorsunuz.
Bütün bu olan bitenleri BTK (Bilgi Teknojileri Kurumu) Devlete ait denetleme Kurulu. Bu gibi halleri de denetliyor mu? Hiç kulağına kar suyu kaçıp da " Hey arkadaş, ayağını denk al" diyebiliyor mu? İnsanların gözü içine baka baka bu Superonline denen teşkilat, bu cesareti ve vurdumduymazlığı nereden alıyor. İşte biz, BTK’nın kulağına, bu yazımızla kar suyu kaçırtıyoruz. Göreve davet ediyoruz.
Bu Superonline denen teşkilat, doğmamış çocuğa nasıl don biçebiliyor? "On gün içinde, modeminizi ben söylediğim zaman teslim ederseniz, sizi üyelikten affedebilirim" diyen bir zihniyetin nasıl sahibi odu? Kanuni boşluklardan mı yararlanıyor? Geçecek günlerden beşer lira alınması doğru mu? Doğruysa, Superonline bu beşer liralara muhtaç mı? Duruma, BTK’nın tezelden el koymasını bekliyoruz.
Olay, numunelik olarak incelenmeye aday., Pasaporttaki BTK Şubesi Denetleme kuruluna gitmedim. Git-gel takadım kalmadı. Aynı yazıyı, İzmirdeki Ege Telgraf'taki köşemde de yayınlayacağım. Herkes aydınlansın diye. Olay, İzmir K.Yaka'da geçmiştir. Detayları Türkcel Bayii bilmektedir. Olay şahsi değildir. Tam da dört dörtlük "Basın" konusudur.. Amme meselesidir.
Kuyruğunda acı hissedeceklere duyurulur.
Ört ki, ölem!
TÜRKSELL K.Yaka Şubesi bile olan bitenlerden şaşkın. " Orta yerde bir mağduriyet var" deniyor.