- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Dil Bayramı'nın 77. yılı

www.meb.gov.tr
Bugün Atatürk’ün, 26 Eylül 1932’de 1.Türk Dil Kurultay’ını toplamasının 77. yıl dönümü. Her yıl Dil Bayramı olarak kutladığımız 26 Eylül’de, Türkçe’nin bugün getirildiği noktaya baktığımız zaman üzülmemek mümkün değildir.
Büyük Atatürk’ün, 1928’den ölümüne kadar neredeyse tüm enerjisini verdiği dil meselesi yani “Türkçe” ne yazık ki onun istediği şekilde gelişememiş, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtulamamıştır.
Atatürk her fırsatta Türk dili ve Türklük üzerine söylediği sözlerle dil konusuna verdiği öneme dikkat çekmekteydi:
“Türk demek dil demektir. Milliyetin en bariz vasıflarından biri dildir. Türk her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır” diyerek dil konusunun bir millet için yaşamsal önem arz ettiğini her fırsatta vurgulamaktaydı. Çünkü Büyük Atatürk dil olmazsa millet olunamayacağını, Türkçe olmazsa Türkiye’nin de gideceğini, Türkçe parçalanırsa Türklüğün de kalmayacağını biliyordu ve bugün yapılmak istenenleri görmüş gibi gittiği her toplantıda, katıldığı her yemekte dil konusunda uyarılarda bulunmaktaydı. Türk Dili ve Tarihi konusunda yaptığı çalışmalar eşsiz birer devrimdir. Elbette ne Türkçe gider ne Türkiye ne de Türklük. Emanet emin ellerdedir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın…
“Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, (02.01.1930)
“Bir gecede dili ve kıyafeti değiştirilerek bu millete travma yaşatılmıştır” sözleriyle tarihin hangi sayfalarında yerlerini aldıkları bizce malûm olan kişilerin dediği gibi inkılâplar bir gecede ortaya çıkmamıştır. Uzun araştırmalar ve çalışmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca Türkçe, Türk milletince ya da Osmanlı İmparatorluğu’nda bilinmeyen bir dil değildir ki bir gecede gelsin ve hayatın içine girsin. Osmanlıca ya da Eski Türkçe denilen dil de Türkçeydi. Sadece Arap harfleriyle yazılıyordu. Aslında Türk dili hareketi, harf hareketiyle birlikte başlamıştır. Lâtin harflerine geçildikten sonra Türkçe daha da zenginleştirilmiş, okunması ve yazılması kolaylaştırılmıştır.
“Türk Milletinin dili, Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk Milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk Milletinin kalbidir, zihnidir.” Mustafa Kemal Atatürk
Bugün Türkçenin yozlaştırılması ve melezleştirilmesi, yabancı istilâsına uğratılması bir milletin yok edilmesi çalışmalarının en vurucu plânıdır. Sokak tabelâlarından, isimlere, şarkı sözlerinden, ürünlere ve turizme kadar her konuda Türkçe istilâya uğramıştır. Ve bu istilâ tıpkı bir bulaşıcı hastalık gibi her geçen gün dağılmaya ve bulaşmaya devam etmektedir. “Yabancı Dilde Eğitim” sistemi ile dayatılan ise Türkçenin tamamen yok edilmesidir.
Türkiye, Cumhuriyet döneminde hiç yaşamadığı bir ihanet tuzağı ile karşı karşıyadır. Millete ikinci bir dil, resmi dil gibi dayatılmak istenmekte “demokrasi açılımı” bahaneleriyle ihanet değirmenine su taşınmaktadır.
Türkçe, Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sının 3. Maddesi ile korunmaya alınmıştır: “Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili, Bayrağı, Milli Marşı ve Başkenti Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” Ve Cumhuriyetin temel taşları olan 1. 2.ve 3. Maddeler aynı zamanda da Anayasa’nın 4. Maddesi ile değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddeler arasında sıralanmıştır. Bugün oynanan oyunlar bu temel taşların yerinden oynatılması oyundur.
Türkçe olmadan Türk kültürü olmaz,
Türk kültürü olmadan Türk kimliği bulunmaz,
Kimliksizin öz güveni, özüne itibarı yoktur,
Özüne itibarı olmayanın haysiyeti olur mu?
Türk dediğin haysiyetsiz yaşamaz.
(Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu; Hedef Türkiye, 81)
Türkçe giderse, Türkiye de gider.
Dil Bayramımız kutlu olsun!
Tülay Hergünlü
İstanbul, 27.09.2009