Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '08

 
Kategori
Dilbilim
 

Dil devrimi

Dil Devrimi ve dilde özleşme çalışmları


Bugün 12 Temmuz 2008.

12 Temmuz 1932'de kurlan Türk Dili Tetkik Cemiyet'nin(1936'da Türk Dil Kurumu) 76'ncı kuruluş yılıdır.


Fakat, yazılı ve görsel madyaya şöyle bir baktığımda, konu ile ilgili bir haber ya da bir etkinlik gözüme çarpmadı.

Kimi bürokratlarımız ve siyasilerimiz AKP'nin kapatma davasına, kimileri de Ergenekon davasına kilitlenmiş oldukları için ve Türk Devrimi içindeki bu önemli adım, kimsenin aklına gelmemiş.

En son olarak da, Amerikan Başkonsolosluğu önündeki polislerimize yapılan ve tüm ülke halkını büyük bir üzüntüye sevk eden haince saldırı da, bu önemli günün hatırlanamaması için geçerli bir neden olmuştur.

Ayrıca, tüm okullarımız da tatil döneminde oldukları için, bu önemli gün gütültüye gitmiştir.

Halbuki bir süre önce, bir siyasimizin, Türk Devrimi'nin getirdiklerinin halk üzerinde "travma yaratmıştır" sözü karşısında ne kadar da büyük bir karşı çıkış yapmıştık.

Görsel ve yazılı medyamız, büyük bir "reyting" getirisi olan, AKP'nin kapatma davası, Ergenekon davası, Amerikan Başkonsolosluğu'na yapılan saldırı ve "travma" konusu ile günlerce uğraşmışlar ama, "reyting" getirisi olmadığı için, Türk Devrimi'nin önemli bir adımı olan bugünü pek önemsememiştir.

Oysaki bu kurum, Türk dilini ulusal kültürümüzün eksiksiz bir anlatım aracı haline getirmek, Türkçe'yi, çağdaş uygarlığın getirdiği tüm gereksinimleri karşılayacak yetkinliğe erdirmek için kurulmuştur.

Çünkü, Cumhuriyet'in kurucuları ve yöneticileri, daha önce gerçekleştirilen "yazı değişimi"nden sonra "dilde özleşme" hareketini de, kuşkusuz, bir uygarlık değiştirme aracı olarak kullanmak istemişlerdir.

Bunun için de, hedef Batılılaşma olunca, yabancı sözcüklerden arınma işleminde, Ararpça ve Farsça sözcüklerin değiştirilmesinde gösterilen titizliğin, Avrupa kaynaklı sözcüklerin değişiminde gösterilmediği söylenebilir.

Türk Dil Kurumu, bilim dilinde kullanılmakta olan yabancı dillerden alınmış terimler yerine, öz Türkçe terimler bulma ya da yaratma ilkesini, terim çalışmaları için ana ilke kabul etmiş olmasına rağmen, çağdaş bilim ve tekniğin hızına yetişmek mümkün olmadığından, "sözcük bulma ve yaratma" ilkesi yeterince uygulanamamıştır. Bu nedenle de, Türkçe, bu kez de, Batı kaynaklı sözcüklerin çokluğu ile karşı karşıya kalmıştır.

Bu çokluk, günümüzde de endişe verici boyutlara ulaşmıştır.

Örneğin; "İnternational Boxing Federation" sözcük grubu, "Enternasyonel Boks Federasyonu" şeklinde, sanki Türkçe gibi algılanır olmuş, "geçmişe duyulan özlem" ise, ne gariptir ki, "nostalji"(İng.Nostalgia) sözcüğü ile ifade edilmiştir.

Buna rağmen, dilde özleşme çalışmalarının "en aşırı" sayıldığı dönemlerde üretilen ve türetilen sözcüklerin % 59.5'inin dile kazandırılması; kısmen değişikliğe uğrayanlarla birlikte bu oranın, % 65'e çıkması(1) dil çalışmalarının başarılı olduğunu gösterir.

O dönemde "uydurma" diye eleştirilen sözcüklerin çoğu, bugün konuşma ve yazma dilimizde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.

Falih Rıfkı Atay, "tayyare" sözcüğü yerine getirilen "uçak" sözcüğünün, Türkçülüğe karşı olanlar tarafından, herkesi Türkçe'ye güldürmek için, mizah dergilerinde konu edildiğini yazar.(2)

Oysaki bugün, "tayyare" sözcüğü, kimileri dışında(*), neredeyse unutulmak üzeredir.

Okullar açıldığında, bu konuyu daha da ayrıntılı bir biçimde, özellikle öğretmen ve Türk diline özel ilgi duyan arkadaşlarım için tekrar ele alacağım; ama şimdilik bir sonuç deyişi ile, bloğuma son vermek istiyorum.

Sonuç olarak, Atatürk'ün, "Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet teşkilatımızın dikkatli olmasını isteriz"(3) şeklindeki direktifini yeniden dikkate almakta zorunluluk vardır.

Atatürk'ün bu sözleri, Milli Eğitim Bakanlığı'na ve Kültür Bakanlığı'na müşterek görevler yüklemektedir. Ayrıca, başta dil bilimcilerinin, Türk dilini en iyi kullanması gereken gazeteci, yazar ve aydınların, toplumla en kısa yoldan ve en etkili bir şekilde iletişim kuran radyo ve televizyon kuruluşlarının da, üzerlerine düşen görevleri büyük bir özveri ile yapmaları gerekir.


cdenizkent


____________________ :

(1) Şerafettin Turan, Türk Kültür Tarihi, s.68

(2) Falih Rıfkı Atay, Çankaya, ss.471-47

(*) Bugün, bazı havacı Türk pilotlarının, özellikle asker kökenli olanlarının, ağızlarını doldura doldur "tayyare" dediklerini ve "uçak" sözcüğünü kullanmayı tercih etmediklerini biliyorum. (cdenizkent)

(3) M.Kemal Atatürk, Söylev ve Demeçler, Cilt I, s.390




 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..