- Kategori
- Dil Eğitimi
Dil Eğitimi
Fatih Eğitim Enstitüsü yılları 1977, Ali Koç, Osman Maşeroğlu, Türkay Korkmaz
TERİMLERİN YAZIMI
Terimler, bilim, sanat, teknik gibi alanlarda belli bir kavramı bildiren sözcüklerdir.
Birden çok sözcükten oluşan terimler bileşik sözcük niteliğinde bitişik yazılma özelliği taşıyorsa bitişik yazılır.
Örneğin,
açıortay, çanakyapraklılar, dilbilim, yantümce... vb.
Terimlerde belirtici, niteleyici görev yapan ya da alt bölümleri bildiren sözcükler anaterimden ayrı yazılır.
Anaterimin, belirtici, niteliyici sözcüğü bileşik olduğunda da ayrı yazma kuralına uyulur.
Örneğin,
tam yansımalı prizma, ters orantı, ayaklı koşma, sözcük vurgusu, gelişmeli sesbilim, eşkenar dörtgen, yer altı suyu, özyaşam romanı, üç parmaklı devekuşu..vb.
DEYİMLERİN YAZIMI
***************************
Deyimler, çoğunlukla birden çok sözcükten oluşan ve sözcüklerin temel anlamları dışında benzetmeli bir anlamı yansıtmak üzere kullanılan öğelerdir.
Deyimler ayrı yazılır, bileşik sözcük durumuna girmiş kimi deyimler ise bitişik yazılır.
Örneğin,
danışıklı dövüş, elden ayaktan düşmek, dokuz doğurmak, ağzı var dili yok, eli uzun, kulağı delik, pişmiş aşa su katmak, püf noktası, iki ayağını bir pabuca sokmak, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak, ele avuca sığmamak, elaltında bulundurmak, elden çıkarmak, çalçene, yüzkarası, sıcakkanlı, başıbozuk, delidolu, çıtkırıldım, kabadayı... vb.
EKLERİN YAZIMI
************************
Türkçede ekler, büyük ve küçük ünlü uyumlarına, ünsüzlerin yumuşama, benzeşme ses olaylarına uyarak sözcüklere ulanır.
Örneğin,
çocuk-e : çocuğa,
dolap-de : dolapta,
araba-e : araba-ya,
kömür:kömürü,
kitap-i : kitabı... vb.
Türkçede,
“ -ken(-iken) , -leyin, -(i)mtırak, -(i)yor, -ki, -gil ”
******************************************************
ekleri yukarıda sıralanan kurallara uymazlar.
Örneğin,
uyumazken, sokaktayken, okumuşken, gelirken; akşamleyin,
sabahleyin; yeşilimtırak, ekşimtırak mavimtırak; geliyor, bekliyor;
okuldaki, masadaki; dayımgil, halamgil...vb.
Eylem ünsüzle biterse –(i)yor ekinin “i” ünlüsü ünlü uyumlarına uyar, fakat “-yor” değişmez.
Örneğin,
sev-i-yor,
öt-ü-yor..vb.
Eylem ünlüyle bitiyorsa eylem sonunda ünlü daralması olur.
Örneğin,
bekle-yor : bekliyor,
söyle-yor : söylüyor,
ye-yor : yiyor,
konuşma-yor : konuşmuyor,
salla-yor : sallıyor,
bekleme-yor: beklemiyor.. vb.
Kimi sözcükler ek alarak yanlış tamlamalar oluşturmaktadır.
Örneğin,
”bayi, sanayi, cami” vb.“bayi”
sözcüğünün ek alarak yanlış kullanımına
örnek,
“tekel bayii,
doğrusu
“tekel bayisi”
“sanayi” sözcüğünde de aynı yanlışa düşülüyor.
Örneğin,
“makine sanayii” yanlış,
doğrusu “makine sanayisi”
“Cami” sözcüğü
“Beyazıt Camii” tamlaması gibi örneklerde yanlış kullanılıyor;
doğrusu,
”Beyazıt Camisi”,
“Yeni Camii” değil “Yenicami”...
ÜNSÜZ YUMUŞAMASI VE BENZEŞMESİ
***************************************************
“Dolap, borç, yurt, dudak,et-, ayırt, tat-”
sözcüklerinde sonda bulunan
"p, ç, t, k"
**********
ünsüzlerinden sonra bir ünlü gelirse,
“dolabı,borcu, yurdu,dudağı, eden, tadıyor”
örneklerinde görüldüğü gibi
“p-b, ç-c, t-d, k-ğ”
********************
ünsüzlerine dönüşür;
bu ses olayına
ünsüz yumuşaması
denir.
Aynı örneklere bu kez ünsüz bir ses ulandığında
“dolap-de / dolapta, borç-de / borçta, yurt-de/ yurtta, dudak-de / dudakta”
“p,k,ç,t”
***********
sert ünsüz olduğundan
“d” yumuşak ünsüzü sert ünsüzlerle benzeşerek “t” sert ünsüzüne dönüşüyor.
Bu örnekleri geliştirelim :
kayık-cı /kayıkçı, bas-gı /baskı, tezgah-de /tezgahta, yurt-deş /yurttaş, yaş-de / yaşta “
p-t, ç-t, t-t, k-t, k-ç, s-k, h-t, ş-t”
**********************************
önceki ünsüz sert olduğundan sonra gelen ünsüz de sert ünsüze dönüşüyor;
bu ses olayına
ünsüz benzeşmesi
denir.
Ünsüz benzeşmesi kuralına uymayan “s” sert ünsüzü yumuşak ünsüzlerle birlikte bulunabilmekte.
Örneğin, “yazsa, anlamsız, kuralsız” vb.
Aşağıdaki metinde ünsüzlerin yumuşama ve benzeşme
kurallarının hangi sözcüklerde gerçekleştiğini belirleyiniz.
“Fırıncı, dokumacı, kebapçı... Alay Çemberlitaş’tan,
Sultanahmet’ten, Sirkeci’den Taksim’e yürüyor; her tarafta
sevgilerle, coşkun alkışlarla karşılanıyordu.”