Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Haziran '10

 
Kategori
Kitap
 

Dilek SOYSAL'ın Soluklanmalar kitabı üzerine

Dilek SOYSAL'ın Soluklanmalar kitabı üzerine
 

Ahmet SEVEN Samsun Yazarlar Derneği Başkanı

SOLUKLANMALAR Ressam Yazar Şair Dilek SOYSAL' ın ilk kitabı. Ancak okuduktan sonra bunun devamı olmalı diye düşündüm. Zaten okurken de bu kanıya varıyor insan. Akıcı üslup yalın anlatım hayatın gerçekleriyle buluşunca ortaya güçlü bir eser çıkıyor. Soluklanmalar isimli kitabını elinizden düşürmeden bir solukta okumak mümkün fakat kitabın bıraktığı etkiyi bir solukta atmak mümkün değil. Bu hayatın bütününe yansıyor.
Yaşanmışlıklara isyan ederken ümidini kesmiyor yazar. Okuyucusunu hayatın çeşitli katmanlarında seyahat ettirdikten sonra tekrar aldığı yere getirerek yarınlara ışık ta tutuyor. Hayatın tüm acımasızlıklarına usta kalemiyle neşter vurarak, güçlü bir tahlil yeteneğiyle edebi gücünü de sergiliyor. Soluklanmalar bu anlamda daha bir değer kazanıyor... Bu acımasızlıklar karşısında pes etmiyor üstelik kafa tutuyor. Okuru bu yönde cesaretlendiriyor. Uçsuz bucaksız okyanuslarda fırtınaya tutulan bir gemi kendine ıssızlık limanını buluyor. Fırtınaların gemiyi kayalara çarpmasına izin vermiyor. Kuşkusuz okyanus hayat karşılaşılanlar fırtınalar, gemide insanın ta kendisidir. Fakat fırtına yine insanlardan kaynaklanmaktadır. İnsan insanların limanına değil de yine kendi ıssızlık, yani bir anlamda da yalnızlık limanına sığınıyor. Hayal kırıklıkları, haksızlıklara uğranmışlıklar bu sessizlik limanında adeta yeniden tamir edilmektedir. Çünkü gemiler limanda yapılır, fakat limanda kalmak için değildir. Yeniden okyanuslara açılacaktır. Buna mecburdur. Yazar işte burada ıssızlığın elinden tutar. O daha güvenlidir de ondan.
Kitabın 39. sayfasındaki serzeniş insanların her geçen gün birlikte yaşadıklarına karşı duyarsızlaşmalarını canlı bir şekilde dile getiriyor.
“Kilitliyiz,
Kilitli kaldık kendimize, anahtarımız derinlerde yosun tutmuş deniz dibinde. Sorumluluk damarlarımızı aldırmış olmanın bencilliğini yaşıyoruz” Yazar böyle bir gidişin doğru olmadığını, tehlike sinyallerinin yerine artık sirenlerin çaldığını bu sesin duyulması gerektiğini yineliyor. Soluklanmaları bir an kaleme alınmış bir sessiz çığlık diye düşünüyor insan. Ve çığları yerinden kopartacak sessiz çığlık bu. Kitabı okuyup bitirdiğinizde içinizdeki çığlığı daha bir duymaya başlıyorsunuz. Bundan sonra ne neden sorusu sorulmuyor. Çünkü artık biliyorsunuz.
“Pastellerimle boyadım dağı, ormanı, çatıların rengi kanım oldu kalemimde, tek tek damlarıma damladı. Körfezler, yarımada, şelale,
Güvenemedim, boyasaydım onları istediği renge
Diktim göğü,
Yamadım, iğnem başkaldırdı, ipim ben.
Kör kırlangıçların açtım perdesini
Sustu sema, göverdi,
Bulutların nazı karartı uykuya,
Nergisler, zambaklar ağlamasın.
Usta dünyaya acemi uşağım,
Sancı esti, nasırları aklımda,
Anımsatıyorsa kemanı sesi yalnızlığımı,
Ben sustum sazlar ağlamasın.”
Yazar şiirlerinde de sanat gücünü yine insanlık lehine kullanır. Ne pahasına olursa olsun ağlamaların kesilmesini ister. Bunun için kendi adına her şeyin göze alınmasını ister. Ağırlığına bakmaksızın bir başına alır omzuna insanlık yükünü. Satır satır hayatın tahlilidir Soluklanmalar. Umudu bitmiş geriye bakmadan, daima ileri, çitlerine martılar konmayan yarınları yaktım diyerek.
Sahilde seyretmek denizi güzel fakat kasırgaların arasında bir kırık tekneyle bir başına kalmak ve o denizi orda tanımlamak… Yılmadan limana varma çabasıyla mücadele vermek… Dünden bugüne mücadele hep devam ediyor. Durup dinlenmelerimiz sadece soluklanmalardan ibaret.
Ressam/Yazar/Şair Dilek SOYSAL keşke hep yazsa diyorum. Okuru onunla geç buluşmasa. Yeni eserlerle daha uzun soluklu yazılarla çıksa okurunun karşısına… Umarım bir gün bu da olur. 

www.anadolubulten.com 

Olay Gazetesi 

 
Toplam blog
: 18
: 477
Kayıt tarihi
: 26.04.10
 
 

Ankara doğumluyum... Hayatın ağır yaşam koşuşturmasında bir nebze de olsa nefes almaya ve aldırmaya ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara