Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Aralık '08

 
Kategori
İnançlar
 

Din ve ahlak

Din ve ahlak
 

Din ve Ahlak ne kadar iç içe ne kadar birbirinden bağımsızdır?


Nadir iki kez aldığım derslerden biri olan ethics dersindeyiz. :) (Bu ilk cümle yalanlarla doludur). Konu Divine Command Theory (Kutsal Emir Kuramı) ve ders içersisinde sorulan peşpeşe ve gayet ters köşe sorular. Dersi sıkkınlıkla dinlemekte iken bir anda ilgimi çeken bir hal almayı başarabildi ve istemdışı bende konuya bir yerden dahil oldum.

Konuya gelecek olur isek, aslında 2 soru ile temellenen bir şey ; Birincisi iyinin kaynağı Tanrı mıdır? bir diğeri ise iyi vardır ve Tanrı birşeyi iyi olduğu için mi ister? Tam böyle olmayabilir bu kısmı notlayamadan kaçırdım ama anlatmak gerekirse biraz şöyle ki Tüm iyilerin kaynağı Tanrı mıdır? yani bizlerce iyi olarak bilinen şeyler kaynağını Tanrıdan mı alır? Diğer sorunun açıklamasında ise iyi zaten vardır ve Tanrı da bunları bizden kendileri zaten iyi oldukları için mi ister?

Şimdi buradan İslam penceresine geçiyor ve Tanrı kelimesini Allah ile değiştiriyorum. Olaya ve sorulara İslam penceresinden baktığımızda ( ki bende derse tam bu noktada dahil oldum ) üstteki sorulardan ikincisi Allah’ın her şeye Kadir olması gücü yetmesi herşeyi bilen olması, ezeli ebedi olması sıfatları ile çatışmakta. İyi zaten vardır ve Allah bunları bizden ister dediğimizde Allah’tan daha önce veya onla birlikte olan bir kavram ortaya çıkar ki bu tümü ile başı olmayan Allah sıfatının hiç bir kısmı ile uyuşmaz. Bu noktada ilk soru yani iyinin kaynağı Allah mıdır? kısmına gelmek gerekirse , buna kendi cevabım şu şekilde olmuştur. İyiyi ve kötüyü yaratan Allah’tır ve biz İnsanlar irade sahibi bireyler olarak bunlar arasında tercih yaparız. Hemen ivedi bir soru Allah kötüyü de yarattı ise o halde Allah kötü müdür?

Bir şeye iyi diyebilmek için, bir de kötü tarifi olması gerekir mi? Eğer öyle ise kötü olan bize iyiyi gösterdiği için aslında iyi bir şey midir? Bu son soru bence fazlası ile önemli. Musibetten ders çıkarmak gibi birşey. Kötüyü gör ki iyiyi bilesin durumları.

Buraya kadar ki kısmı kısa bir özet geçmem gerekirse yazdığım bölümden çıkarılacak özet, Ahlakın temelinin dine dayandığıdır. Buna inananlar olmakla birlikte tamamen inanmayanlar karşı çıkanlar da olabilir. Ve bir an inanmayanlar tarafına geçip şu soruyu soruyorum. Bir ateist dine inanmıyor ise Ahlaki değerlerden yoksun mudur? Yalan söyler hırsızlık yapar kötülük yapar çalar öyle mi? Kuşkusuz Hayır. Bir ateist de kendince ahlaki değerler oluşturabilir. Öyle ise madem Din Ahlakın temeli , temeli olmayan bir şeyi nasıl sonradan oluşturabiliriz? Bu soru cevaplanması gerekenlerden.

Bir başka pencereden, din eğer Ahlaki değerler için bir temel oluşturmuyorsa yani Kur’an da yazılanlar (hırsızlık yapma, zina yapma, içki içme, faiz yeme, vs vs) bizlere rehberlik etmiyor ise, dünya üzerinde bir genel ahlak ve ilkeler bütününü oluşturmuyor ise, burada yazılanlar yanlış mıdır? Eğer Allah’ın dedikleri tümü ile doğruysa ki Allah’a inanan (iman eden) bunu kabul etmiş demektir, öyle ise hem iman edip hem iyinin (temel ahlaki iyi kavramlarının) kaynağı Allah değildir diyebilir miyiz?

Yine ders içinde geçen bir başka problem, Allah her şeye gücü yeten ise , bizlere her zaman iyiyi yaptıramaz mı? Ya da iyiyi değiştirme gücü yok mudur? Varsa, iyi, genel kabul görmüş bir iyi olmaktan çıkar mı? Bir önceki dinde iyi olan bir sonraki dinde kötü olabilir mi? Bu sorulara da “Tevhid’e” gidebilmek için yanıtlar vermek gerekli.

Hocanın sorduğu bir güzel soru Allah Hz İbrahim’e bana oğlunu kurban et dedi, ve Hz İbrahim’de oğlunu kurban etmek için bıçağı boğazına çekti, eğer şimdi bize Allah böyle bir mesaj iletse (buna benzer) ve dese ki şu insanları kulluğunun gereği olarak hemen şimdi öldür. Benim kulum olduğunu bana göster dese bunu yapar mıyız? Ya da Allah bizden böyle bir şey ister mi? Bu noktada aklımızı mı kullanırız ? Yoksa ilahi emri sorgulamadan dinler miyiz? Peygamberler nasıl yapmışlardır? Aklımızı kullanıyoruz desek dahi, bu, Allah’ın dediğini yapmamak anlamına mı gelir?Aklımız bize bu insanları öldürmelisin mi der?

Bu konu üzerinde gerçekten türetilebilecek bir çok soru var. Ben çıkışı şu şekilde buldum. Bir noktada aklımıza bir yerde dur demez isek sonu gelmeyen sorularla Haşa inkara kadar gidebiliriz. Bir yerde (aklımızın ötesini kesmediği yerde) durmalı , Her şeye gücü yeteni, Zamanın ötesinde olanı, Zamanı yaratanı düşünmeli.Tıpkı ruhlar hakkında peygamberimize sorduklarında gelen ayet gibi (”Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”) İsra /85

Toparlamak gerekirse Din ve Ahlak arasında birebir bağlantı olduğunu ilişki olduğunu düşünenlerle birlikte bunların birbirinden bağımsız olduğunu düşünenlerde mevcut. Tercih sizin.

Hiç zamanı yaratan bir Tanrı düşündük mü? Bunu aklımıza sığdırabildik mi? Zamanı yaratmak? Nasıl bir şey ?

Tavsiye ederim Ara ara düşünün.. Dehşete düşmemek mümkün değil.

Kenan Ekşi / http://www.kenaneksi.com/blog/?p=711

 
Toplam blog
: 21
: 1531
Kayıt tarihi
: 12.12.08
 
 

1986 İstanbul İtü inş. müh. öğrencisi.Fotoğraf, şiir, kitap, doğa, bisiklet, kamp, yayla, İkizdere ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara