- Kategori
- Deneme
Dingi san

duman tasviri dinginleşmiş insan haletini iyi bir şekilde betimde..
Farkında olma adına her sabah başka biri olarak uyanmak ve dün gülümsediğine bugün kuşkulu gözlerle, yarın tiksintiyle bakmak; demek istediğim hafıza kayıplarına uğramış gibi habire yeniden anlamak, yorumlamak, değerlendirmek; beynimizde yepyeni şemalar oluşturmak her an ve bu sürecin dahi dejavu’laşması; yani değişmeyen tek şeyin değişim olması…
Yirmi yıl ‘anne’ dediğin kadının; tam yirminde kulaklarına cami avlusuna bırakılışını haykırması ve ‘anne’ temelli yirmi yılının bir anda anlam dışı kalması ya da çocukluk arkadaşının paranı çalmasıyla tüm bir çocukluğunun siyah beyazlaşması veya marşını göğsünü gere gere söyleyip bayrağını elinden düşürmediğin devletinin çocuk katili olabildiğini ve de her anına katık ettiğin dualarınla durulduğun dininin ‘hak’ olmadığını öğrenmekle yere ve zamana, kahramanlarıyla birlikte küsmen ve hem anadilinde yoksun kalman; yoksunu olman iletişimin, ya teneffüslerine coşkun adımlar sığdırdığın her bir dersin doğruya zerre adım atmadığını, sonra okul, öğretmen diye kutsallaştırdığın sistemin seni kendinden bir parça görmediğini; bir parçanın geride kalan tamamı parçaladığını öğrenmek…
Evlat heyecanıyla sorduğun sorularda baba cevaplarının hep yanlış olduğunu bilmek devran döndüğünde; ‘baba, bana(neden) yalan söyledin’ demek… Ya da ‘öğretmenim siz yanlış biliyorsunuz’ demek veya ‘ey Allah’ım affet’, ya ‘tarih, özgü(r-n)lüğün nerede’ ve hem, ‘Sokrat, doğrun, ahlakın, devletin; ey filozof, ey düşünme yetisi insanın tanımlamaların nerede ve neden benzetmelere dayatmaktasın bildiklerini; ilimler, ya siz neden üç boyutlu çıkmaktasınız sahnelere; derinlikte görme yolunda, bilmeyi öğrenme adına çabamızda derinlerde neden boğmaktasınız bizi?
Mürekkebe buladığım her kağıdın; ardınca kapanan sayfanın ve anahtarlarıyla kapıların anlamsızlaştığı bilmek ile yazmaya yok mecalim; hem kapılara anahtarları neyleyim ve şimdi bilmekteyim neden sormakla yetinir filozof!