Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '16

 
Kategori
Kitap
 

Dini Başa çıkma

Dini Başa çıkma
 

Tanrıya sığınmak


Yaşadığımız dünya yoğun rekabet koşullarını içermektedir. Herkesin aynı refah seviyesi içinde olmadığı bir gerçektir. İnsanin var olduğu günden itibaren en büyük amacı, mutluluk ve sağlık konusunda en üst düzeye erişebilmek olmuştur. Yerine getirmekte zorlandığı istek ve arzularına ek olarak, doğal felaketler, dramatik acılar ve haksızlıklar bireyi temelde iki farklı tutuma sevk edebilir: İnsan ya sahip olduğu güzellikleri hissederek, kanaatkâr bir tutum sergileyip, mutlu olmanın gerekçelerini fark ederek hayattan memnun olma yolunu seçmekte; ya da hayatın getirdiği zorlu mücadeleler karşısında şükretmek için neden bulmakta ve sahip olduğu iyilikleri algılamakta zorlanarak, bu durumdan duyduğu memnuniyetsizliğin verdiği olumsuz duygu ve tutumlarla başa çıkmaya çalışmaktadır.

Başa çıkma süreci hem bireyi hem de onun yakın çevresini derinden etkiler, bu süreçte yaşananlar kişinin kendi hayatı ile ilgili bilişsel ve duygusal değerlendirmelerini olumlu ya da olumsuz yönde belirginleştirmesine hatta değiştirmesine neden olmaktadır. Bu durum, hem bireyin hem de yakınlarının fiziksel ve ruhsal sağlıkları üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Ancak bireylerin karşılaştıkları zorluklara atfettikleri anlam ve bu zorluklarla başa çıkmada kullandıkları yollar, kişinin iyi oluşunu ve hayat memnuniyetinin yönünü ve yoğunluğunu belirleyebilmektedir.

Hayat memnuniyeti bireyin yaşamına dair yaptığı bilişsel bir değerlendirmedir. İyi olma halinin bilişsel boyutunu oluşturur. Olumlu ve olumsuz duygulanımla ilişkilidir. Ancak bireylerin yüksek hayat memnuniyeti değerlendirmeleri için olumlu çıktının yüksek, olumsuz çıktının düşük olması gerekir. Özellikle hasta yakını olmak ve birisinin bakımını ve sorumluluklarını yüklenmek hayat memnuniyetinin, zihinsel ve fiziksel sağlığın olumsuz şekilde etkilenmesine, strese ve acıya neden olabilmektedir. Çünkü sürekli dikkat ve bakım isteyen bir eşe ya da ebeveyne, üstelik bazen o sizi tanımıyorken bakım vermek oldukça güç bir durumdur. Ayrıca hasta yakınlarının yanı sıra, sürekli çevresinde acıyla baş etmek durumunda kalan insanları görmek, hastanedeki çalışma şartlarının getirdiği zorluklarla da birleşerek, hastane çalışanlarının yaşam memnuniyeti ve şükretme eğilimlerini de etkileyebilmektedir.

Sigmund Freud, Carl Gustav Jung, Erich Fromm ve Viktor Frankl gibi psikologlar, bireylerin yaşadıkları sorunların üstesinden gelme süreçlerinde dinin ne kadar belirleyici olabileceği üzerinde durmuşlardır. Bu çerçevede kimi; dinin insan hayatına zor zamanlarda “teselli sunma”, “kontrol duygusu kazandırma” işlevinden bahsetmiş, kimi de dinin bu tür zamanlardaki “anlam sunma” ve “umut aşılama” rolleri üzerinde durmuşlardır.

Kenneth Pargament’in görüşleriyle son şeklini alan dini başa çıkma teorisi de gündelik hayatta gerek ruhsal gerekse bedensel olsun yaşanan sıkıntı, zorluk ve problemlerin üstesinden gelme sürecinde dinden nasıl ve ne düzeyde destek alındığını ön plana çıkartmaktadır. Bu teoride eğer birey sorunlarıyla başa çıkarken Tanrıyla işbirliğine dayalı olumlu bir yaklaşım benimsiyorsa, bunun o kişinin bedensel ve ruhsal sağlığına olumlu katkı sağladığı ileri sürülmekte; ancak birey olumsuz bir dini başa çıkma süreci benimsemişse, bedensel ve ruhsal sağlığı olumsuz etkilenebilmektedir.

Yaşadığı olumsuz olayın kendi öz kaynaklarını aşacağını gören birey yardım aramaktadır. Böyle durumlarda, pek çok birey için ilk yardım kaynaklarından biri merhamet edici Tanrı’dır. Başka bir ifadeyle, Tanrı’ya sığınma ve ondan destek alarak zorluklar karşısında sabır ve metanet gösterme eğilimi, bireyin kendini güçlü hissetmesine ve zorluklarla baş etmesine; hayatta acıların da olduğu gerçeğiyle yüzleşerek olgunlaşmasına katkı sağlamaktadır. Bu tür bir dini başa çıkma süreci, özellikle fiziksel ve ruhsal açıdan rahatsız olan insanların zorluklarla mücadele azmini arttırmakta, bireyin iç huzuru kazanmasını sağlamakta, hastalığını kabullenip onunla mücadele etmede bireye güç kazandırmaktadır.

Hayat memnuniyeti, insanların yaşamlarını yönlendirmede ve yaşadıkları hayatın kalitesini yükseltmede doğal bir güce sahiptir ve bu güç, şükür dinî başa çıkma ile ilgili çalışmalarda çarpıcı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Erkeklere oranla kadınlar Dini Yalvarma tarzındaki başa çıkma etkinliklerini neden daha sık kullanmaktadır? Hastaların, olumlu dinî başa çıkma etkinliklerini kullanma sıklıklarının, hasta yakınları ve hastane çalışanlarına göre neden daha fazladır? Bireylerin yaşları ilerledikçe hem olumlu hem de olumsuz dini başa çıkma etkinliklerine başvurma sıklığı neden artmaktadır?

“Hayatta şükredilecek çok şeyin olduğunu düşünme, etrafındaki insanlara minnettarlık duyma, yaşadıkça insanların ve durumların değerini takdir edebilme” eğilimi arttıkça hayat memnuniyeti artmakta mıdır?

Bireylerin başlarına gelen herhangi bir sorunu, hayra yorarak, ‘Mevla neylerse güzel eyler’ diyebilmekte, yaşadıkları sıkıntıları neden sabır ve temenni ile karşılamaktadırlar?  

Tüm bu soruları merak ediyorsanız; Ali Ayten’in iz yayıncılıktan çıkan, “Tanrı’ya Sığınmak/Dini Başa Çıkma Üzerine Psiko-Sosyal Bir Araştırma” kitabını okumanızı öneriyorum!

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..