Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '16

 
Kategori
Kitap
 

Umberto Eco'nun en baba romanı: Foucault Sarkacı

Umberto Eco'nun en baba romanı: Foucault Sarkacı
 

Bu yıl hayatını kaybeden İtalyalı yazar Umberto Eco'nun 'en baba' romanını okudum. O, en baba roman, 'Foucault Sarkacı'dır. Umberto Eco'nun 'Gülün Adı' adlı bir dev romanı daha vardır, o da 'en ana' romanıdır.
 
'Gülün Adı' Umberto Eco'nun ilk romanıdır; 'Foucault Sarkacı' ise ikinci romanıdır. 'Gülün Adı' müthiş bir Orta Çağ polisiyesidir; 'Foucault Sarkacı' ise öyle bildiğimiz roman tarzında bir roman değildir. 'Foucault Sarkacı'nı Türkçe'ye çeviren Şadan Karadeniz'den alıntı yapalım:
 
"Foucault Sarkacı 'kılıç-pelerin romanı', 'serüven romanı', 'tarihi roman', 'ırmak roman', 'yeni roman', 'postmodern roman', 'polisiye roman', gibi roman türlerine tam olarak girmiyor. Belki de en uygunu, onu bir 'bilim romanı', ya da 'sui generis' bir roman olduğu için 'Eco-roman' diye nitelendirmek. Giderek 'Göstergebilimsel roman' diyerek de nitelenebilir Foucault Sarkacı.Çok katlı, çok değişik düzlemlerde okunabilecek bir roman oluşu Foucault Sarkacı'na değişik açılardan yaklaşmamıza olanak veriyor. Biçim ve kurgu olarak da kendine özgü bir yapısı var romanın..."
 
*
 
Evet, Foucault Sarkacı herkesin okuyacağı bir roman değil, benim bile tam olarak anlayamadığım çok yerleri oldu. Ama bir gerçeği söylemeliyim, sıkılmadan okudum. Aktı gitti. 
 
Umberto Eco romanı öyle bir zengin malzemeyle kurgulamış ki, gani gani malzeme yağdırmış romana. Edebiyatın büyüsünden de ödün vermemiş, yazdığı metinlerin içerisine serpmiş bu büyü tozlarından.
 
*
 
Umberto Eco, Foucault Sarkacı'nı 1988'de çıkarmıştır.
 
1992 yılında Can Yayınlarından çıkmış. Türkçe'ye Şadan Karadeniz çevirmiş. Türü, roman. Sayfa sayısı, 912.
 
*
 
Foucault Sarkacı nasıl özetlenir bilemiyorum ama, romanın içerisindekilerden kelime kelime olsa da bahsetmek isterim.
 
Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar... Tevrat, Kabala... Tapınakçılar, Haşhaşiler... Haçlı Seferleri, Kudüs... Simya, büyü... İtalya, Milano... Bir üniversite... Bir yayınevi, ve yayın dünyası... 68 kuşağı, sağ-sol çatışması... İkinci Dünya Savaşı, Hitler... Çarlık Rusyasının son dönemleri... daha yığınla aklıma gelmeyenler...
 
*
 
Umberto Eco'yla hayal kırıklığı içeren bir anım var, onu anlatmak isterim. Tabii kendisiyle değil anım, kitabıyla.
 
Umberto Eco'nun Prag Mezarlığı adlı romanı 2011 yılının sonlarına doğru Türkiye'de yayınlandı. Doğan Kitap'tan çıktı. Doğan Kitap'ın Facebook sayfasının Prag Mezarlığı'ndan bir alıntı yaptığını gördüm. Alıntıya bayıldım, mutlaka okumalıyım dedim. Alıntı şöyleydi:
 
"Biri yurtseverliğin alçakların son sığınağı olduğunu söylemişti: Ahlaksal ilkeleri olmayanlar genellikle bir bayrağa sarınırlar, soysuzlar da daima ırklarının saflığıyla övünürler. Ulusal kimlik, mirastan yoksun kalanların son pınarıdır." (Umberto Eco, Prag Mezarlığı, s. 383)
 
Alıntıya dayanarak romanın evrensel içerikte bir roman olduğunu düşündüm. Hemen alıp okumalıydım. Nihayet bulup aldım. Şevkle okumaya başladım. Ama sonuç tam bir hayal kırıklığıydı. Alından romanın evrensel içerikli olduğunu düşünmüştüm, ama alıntı romandaki tek evrensel şeydi.
 
Prag Mezarlığı'nda 19. yüzyıl Avrupası'ndaki Yaudi algısına o kadar gerçekçi değinilmiş ki, günümüz şartlarıyla değerlendirilmeye kalkısa, yığınla nefret suçu çıkar kitaptan. Ki, Umberto Eco'nun evrenselliği hepimizin malumudur. Bunun içinde art niyetli bakılmıyor kitaba. Bu ırkçı yaklaşımın gerçekçi olarak romana yansıtılması midemi bulandırmış, konu dağınıklığı ise fena sıkmıştı.
 
-Mustafa Yıldırım - 16.11.2016
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..