Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Dini baskı mı?

Dini baskı mı?
 

Bu yorumladığım, liselerde kız öğrencilere baskı yapıldığını duyuran ikinci haberdir. Dün Balıkesir/Burhaniye'deydik bu gün, Amasya'ya geçtik. Haberde, Anadolu Kız Meslek Lisesi'nde okuyan öğrencilerin dini baskı gördüğü anlatılıyor. İki ayrı bölgenin iki ayrı eğitim kurumunda, baskı yaptığı iddia edilen yöneticilerin ikisi de kadın, ikisi de müdür vekili.

Burhaniye olayında veliler, müdür vekilinin sözleriyle, kızlarını aşağıladığını düşünerek, buna tepki gösteriyorlar. Kızları ise, okul müdür vekilinin amacının, "Türkiye'yi, Malezya veya İran'a benzetmek olduğunu iddia ederek" büyüklerinden ayrılıyorlar. Zaten olayı gündemde tutanların varmak istedikleri hedef te bu iki ülkeden biridir.

Amasyadaki kız lisesininin yurdundaki durum da bundan farklı değil. Pansiyonun kadın müdür vekili öğrencileri "toplu namaza" davet ediyor. Oruç tutmaları, başlarını örtmeleri için baskı yapıyor. Din ve ahlak dersi öğretmeni, öğrencilere dini kitaplar okumalarını tavsiye ediyor. Yaptığı testlerde, "Evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişkiye ne denir?" gibi müstehcen sorular soruyor. Kısacası buradan da İran ve Malezya kokusu geliyor.

Esasen yazılanların hepsi teferruattır. Durumu teferruattan soyutladığımızda ortaya çıkan özet: "Köktendincilik, şeriat veya irtica (1) kapıya dayandı. Laik cumhuriyet elden gidiyor; uyanın ey ehli vatan!" biçimindedir .

Büyüklerimizin her resmi bayramda, medyamızın her fırsatta gündeme getirdiği irtica tehlikesi, seksendört yıldır canımıza okuyor. Ne bir Afrikalı aslandan, ne bir gemi kaptanı fırtınadan, ne de bir hükümlü ölümden, bizim irticadan korktuğumuz kadar korkmamıştır. Çünkü, korkuyla yaşamak ümitsizlik getirir. İnsana mücadele azmini kaybettirir.

Amasya İl Milli Eğitim Müdürü, "Kız yurdunda, erkek öğretmenlerin nöbet tutmaması tamamen yönetmelikle ilgili." derken, aynı şehrin Eğitim Sen Başkanı'nın da, kadın müdür vekili için, "erkek öğretmenlere, 'Benim dünya görüşüme aykırı' diyerek yurtta nöbet tutturmuyor." dediği iddia edilmiştir. (2) Ertesi gün Eğitim-Sen Başkanı, "Ben öyle bir şey demedim" diyerek, kendisine isnat edilen sözü yalanlamıştır.

İlk haberlerde baskı yüzünden yurttan ve okuldan ayrılmak zorunda kalan dört kız öğrenciden bahsediliyordu. Daha sonra ise, gelen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını, kızların üç tanesinin yurda hiç kayıt yaptırmadığını, bir tanesinin de, dini baskı yaptığı iddia edilen müdür vekilinin göreve başladığı gün yurttan ayrıldığını öğreniyoruz.

Demekk ki olay, ilk ortaya çıktığı gibi değildir. Peki bu haberler niçin böyle yansıtılmaktadır. Çünkü arkasında, eline geçen her fırsatı "irticanın hortladığı" intibanını yaymak için değerlendirmek isteyen, bu nedenle olayları çarpıtmaktan çekinmeyen bir zihniyet vardır.

Haberler gerçeği yansıtmamasına rağmen, ben yine de kendi fikrinin misyoneri olan insanların varlığına inanıyorum. Bunlar kendilerince, insanları kurtarmaya çalışırlar. Yaptıkları rejim açısından günah kabul edilse bile, onlar açısından büyük sevaptır.

Artık önümde, yurt müdür vekilinin bunlardan biri olabileceğini düşündürecek delil yok. Çünkü olayın ilk anlatıldığı gibi gelişmediği anlaşıldı. Buna rağmen öğretmenlerin, öğrencilerin ahlak dışı olmayan tercihlerine karışmamaları gerekiği inancımı koruyorum. Çocukların, sıkıldıklarında yalana başvurabilecekleri, istemedeklerini bertaraf etmek için senaryolar üretebilecekleri de unutulmamalıdır, diyorum.

Peki ülkede solculuk, sağcılık, ulusalcılık, milliyetçilik, devletçilik, resmi ideolojilik, liberalcilik, kapitalistlik, meditasyonculuk, masonluk, rotaricilik, lionsculuk, mezhebi genişçilik vs gibi bir çok aidiyet ve fikir varken; neden sadece muhafazakarlık veya dindarlık hedeftedir?

Böyle bir sorunun mazereti hemen hazırdır. "Biz gerçek dindarlara karşı değiliz. Aşırı dincilere karşıyız." Madem aşırılara karşızınız; dindarların dışındaki aşırıları niye görmüyorsunuz?

Seksendört yıldır bu miletin kafasında boza pişiren, inançlarından dolayı onları aşağılayan, kızları okumadıklarında ayıplayan, okumak istediklerinde başlarını açmaya zorlayan, açmadıkları zaman ise; kapı dışarı eden aşırı ideologlara niçin karşı değilsiniz?

En basitinden; dövme yaptıran, olmadık yerlerini deldirip takı taktıran, absürt kıyafetler giyen, başında avuç dolusu jöleyle dolaşan bir kişi, ayıplanası bir habere veya soruşturmaya konu oluyor mu? Halbuki, bu tiplerin etkilediği genç kız ve erkek sayısı dincilerden çok daha fazladır.

Buradaki en büyük garabet, bu kadar eğilimin içinde, sistemin midesine oturan tek şeyin, ülke çoğunluğunun inandığı islam dini olmasıdır. İşte beni Bakırköy'lük hale getiren de budur!

(1)- Okurken bunlardan sadece birini tercih ediniz.
(2)- http://www.milliyet.com.tr/2007/11/20/son/sontur49.asp

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..