Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

29 Kasım '06

 
Kategori
Sosyoloji
 

Dinle! küçük insan!....

Dinle! küçük insan!....
 

Sende bir zamanlar bebektin. Karşılıksız gülücükler, candan sevgiler sunuyordun seni sevenlere. Ellerin yağmur kadar küçüktü kimseye bir zarar vermezdin. Bakışlarında riya, öpmende sahtelik yoktu. Melekler kadar güzel, Meryem kadar temizdin. Küçük bir insandın. İnsandın ama.

Büyüdün. Büyüdükçe çevrenden öğrendin her şeyi. Gözlerinle öğrendin bardağın, şişenin, güneşin ne olduğunu. Ama çelme nasıl takılır, tokat nasıl atılır, dost nasıl satılır? en yakınlarından öğrendin. Annenin yanağı pamuk gibiydi. Ne zaman dizin kanasa, ne zaman yüreğin acısa onunla teselli buldun. Ama ilk onu ağlattın belki hayatında; biraz düşün, hatırla.

Anan kömür taşırdı gece karanlığında, baban kahveden gelmezdi. Ya da işsizdi babanda , evde hiç yemek pişmezdi. Belki uzun yollarda direksiyon sallardı baban, beş nüfus onu beklerdiniz. Sende paranın gücü üstüne hikayeler dinledin. Yoldan gelip geçen iyi arabalara söverken mahallende. Kardeşine, komşuna, yavukluna selam vereni düşman bildin. Dişlerinle ısırdın hasmının kulağını. Ama sen de hiç güzel konuşmadın kadınlarının arkasından, bir sürü yalan dolan karıştırdın gri masallarına. Sen insan doğmuştun. Ama ilerleyemiyordun daha yukarılara.

Annene aldığın ilk hediye papatya çiçekleriydi. Dünyanın tüm servetinden daha değerliydi , daha özeldi. Dört yaşında kimseye sormadan onları toplayıp , gazeteye sarman ne büyük incelikti. Sonra hep para topladın hayatında. Zordu hayat, para biriktirmeliydi insan. Felsefe insanı öldürürdü, okuyanın kazanmaya vakti yoktu. Sanat eli boş olanlar içindi, hiç yalnız bir başı okşamadın karşılıksız. Çevrende ışığı bulamadan ölmüş yüzlerce kelebek vardı. Sen onların güneşi olabilirdin. Gerek bile duymadın ama.

Para, para, para. Her şeyi satın alabilir , bunu öğrendin. Aşksız, sevgisiz, denizler olmadan yaşanırdı ama parasız olmazdı. Sende her çeşit rengini satın aldın aşkın. Ama aşk bellediğin şey çölde bir seraptı. İçtikçe içiyordun ellerinle ama aslında eline gelen sıcak, topak kumlardı.

Dinle ! Küçük insan. Afrika’da bir gram eti olmayan çocuğu, Rusya’da fahişelik yapan Doktoru, Tayland’da etini satan kara gözlü küçük kızı sen sömürdün. Sen attın napalm bombalarını yansınlar diye çekik gözlü çocuklara. Anasının memesinde kurşunla ölen bebeler senin zaferindi aslında. Yüz binlerce Japon’u, yüz binlerce suçsuzu sen öldürdün. Savaş; senin dişlerinin arasındaki yaşama zevkiydi. Sadece kan besliyor senin pis işkembeni ; sakın bakma öyle bana!

Kendine has zaferlerin var. Toplantı odalarında gözlerinle öldürüyorsun insanları. Senin korkundan tuvalette kusan çalışanların var. Kelimelerin ok gibi buluyor yüreği. Yükseldikçe yükselmek , kazandıkça kazanmak istiyorsun. Sen güneşin doğuşunu yaşadığın kentin en güzel tepesinden izlemeyeli kaç yıl oldu bilmiyorsun!

İnsanlık hayvanlığı geçti, kendinle gurur duy. Hayvan doydu mu yemez. Toksa aç olana bırakır payını. Mevsimi değilse saldırmaz el alemin dişisine. Yaralıyken bile öldürmez hasmını önce kaçmayı düşünür. Hayvanlığı geçti insanlık. Bebekleri, hayvanları, çocukları taciz edip, film yapıp satıyorlar. Hayvanları sevmeyen insanlık. Belki kıskanıyordur onların insanlığını bilemem!...

Sen! küçük insan! Küçük değil de büyük insan olsaydın. Yetecekti Dünyanın yemişi, suyu, denizi herkese. Doymak bilmeyen aç gözün doysaydı. Şarkı söyleyip büyüyecekti bebeler. Kutuplarda anasıyla yürüyen yavru ayının derisine göz koyan insan kaç para eder? Fokların derisini yüzen Kanada’lı medenimidir ? Kedileri, köpekleri öldürüp derisinden oyuncak yapan Çinli Allah’ın yarattığı Çinli midir?

Ben seni görmek istemiyorum küçük insan. Paranı, zaferlerini, kibrini bir yerine sok. Bizi bizimle bırak biraz. Şöyle bir ikindi vakti denize bakıp, insanlığımızla vedalaşalım. Alacaklıyız senden. Yaşayamadığımız günler, yiyemediğimiz sıcak yemek, öpemediğimiz anamız hep senin yüzünden. Şimdi sen saltanatını sür, elmanı dişle, zulmünü yay dört bir yana. Elbet, hesabımız görülecek bir gün seninle Küçük İnsan! İnansan iyi olur buna!....

 
Toplam blog
: 187
: 1260
Kayıt tarihi
: 02.10.06
 
 

İyiye ve güzele götürmeliyiz Dünyayı. Sürekli daha çok kazanmak, daha yukarıdan bakmaya çalışmak,..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara